2.4

83 4 1
                                    


   İyi okumalar...

   Medya; The Irrepressibles - In This Shirt


"Daha iyi misin?"

   Eric odasının kapısında duruyordu. Dün gece olanlardan sonra Bay Henderson onlarda kalmamın iyi olacağını söylemişti. Olanlardan sonra nerede kalacağımı düşünmek aklıma bile gelmemişti. Çünkü Sam'i o şekilde bulduktan sonra kendime gelememiştim.

   Sam.

   Buraya geldiğimden beri bana bakan kişi.

   Geriye kalan tek ailem.

   Sonunda onu da kaybetmiştim. Doğum günümde aptal bir balo için dışarıya çıktığımda neden yaptığını bile bilmediğim bir katil onu öldürmüştü.

   Polisler, olay yeri inceleme ekibi ve diğer yetkililer gelene kadar cesedinin başında öylece oturup beklemiştim. Nabzını kontrol ettikten sonra, öldüğünü anladıktan sonra ona dokunamamıştım. Korktuğum için değil, gerçek olduğuna inanmak istemediğim içindi. Hayatta kalan son ailemin de gözlerimin önünde öldüğünü görmek istemiyordum. Ancak iki adamı onun cesedini taşırken gördüğümde gerçekler yüzüme tokat gibi çarpmıştı. Sam ölmüştü. Onu bir daha göremeyecektim.

   Dün gece yaşadıklarımı pek net hatırladığımı söyleyemezdim. Sam'i bulduğum zaman, onu götürdükleri an hatırladığım en net şeylerdi. Bunların dışında Eric'in benimle konuştuğunu, evin bir sürü adamla dolduğunu, Memur Richard'ın bana bir şeyler sorduğunu ve Bay Henderson'ın beni sürü evine götürdüğünü bölük pörçük hatırlıyordum. Tüm bunlar kaç saat sürmüştü, başka bir şey olmuş muydu emin değildim çünkü tamamen sarsılmıştım. Yalnız kalana kadar ağlayamamıştım bile.

"Ne düşünüyorsun?"

   Eric'in cevap vermeyi unuttuğum sorusunu yeni fark etmiştim. Ama bunun yerine ikinci sorusunu cevapladım.

"Hiçbir şey."

   Eric yavaş ama temkinli adımlarla yatağa doğru yaklaşıp yanıma oturdu.

"Senin için zor olduğunu biliyorum."

   Eric yüzüme bakarken göz ucuyla aynadan kendi yansımama baktım. Hastalıklı biri gibi görünüyordum. Gözlerim kızarmış ve şişmişti. Ayrıca kaşıdığımda canımı acıtacak kadar tahriş olmuşlardı.

   Aynadan gözlerimi çekip tekrardan Eric'e baktım. Onun da pek iyi olmadığını anlayabiliyordum. Yorgun görünüyordu. Muhtemelen gece babasıyla olanlar hakkında konuşmuştu.

"Bir ipucu var mı? Kimin neden yaptığına dair?"

   Eric olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Polisler hala araştırıyor. Otopsi sonuçlarını bekliyorlar. Kısa sürede çıkacağını söylediler. Ama kesin olan bir şey var ki normal bir insan tarafından öldürülmemiş. Isırık ve pençe izlerine bakılırsa kurt formunda birisiydi. Ayrıca arka kapının kilidi kırıktı. Muhtemelen oradan girmiş. Şimdilik tek tahmin sana saldıran ve diğer saldırıyı planlayan kişiyle aynı kişi olması. Bizzat yapmasa da planı yapan kişi olabilir."

   Yanaklarımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımı fark ettim. Bunu fark etmemle birden sanki tüm gece yatakta ağlamamışım gibi tekrardan ağlamaya başlamıştım. Hıçkırıklarımı tutamıyordum.

   Buraya gelmeden önce hayat bana yeterince acımasız davranmıştı. Yeni bir başlangıç yapıp toparlanmaya başladığım her an neden böyle oluyordu?

Dolunay'ın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin