0.5

1.4K 56 10
                                    


   Medya; Taylor Swift - All Too Well

   İyi okumalar.


"Benim sana söylemek istediğim bir şey var."

   Dinlemeye devam ettim.
"Eric ve sen yakın gibisiniz. Ama bilmeni isterim ki iki yıl önce buraya geldiğimden beri Eric'in hayatındayım. Onu daha ilk gördüğümde benim için özel olduğunu biliyordum. Eric özel hayatının gizliliğine önem verir bu yüzden kimseye söylemesek de Eric ve ben... arkadaştan öteyiz. Anlıyorsun değil mi?"
   Mia, karşımda Eric'e olan aşkından onunla ilişkisinden bahsederken kalbimin parçalara ayrıldığını hissettim. Yumruklarımı sıkarken dişlerimiz arasından konuştum.
"Bunları bana neden anlatıyorsun?"
   Gülümsemesi birden kayboldu. Duygusuz bir ifade takındı.
"June, Eric'e karşı umutlanmış gibisin. Bil diye söylüyorum, eğer onun da seninle ilgileneceğini sanıyorsan yanılıyorsun."
   Dişlerimi sıkıyordum. İması öfkemi kabartıyordu. Dişlerimin arasından konuştum.
"Saçmalıyorsun Mia."
"Sadece senin iyiliğini düşünüyorum, June. Kalbinin kırılmaması için küçük bir uyarı sadece. Arkadaşın olarak."
   Ardından yanımdan geçip gitti. Giderken çok kısa bir an onun sırıttığını gördüm. Çok kısa olsa da gördüm. Öfkeyle yanıp tutuşuyordum. Bana nasıl böyle imalarda bulunabilirdi? Nasıl böyle konuşabilirdi?
   Onunla kavga çıkartabilirdim. Ama kim olarak? Neden? Neye öfkeliydim? Bana kısaca 'Eric benim' demişti. Ya Eric'te ona karşı boş değilse? Neden bu kadar keskin geçişler olmak zorundaydı? Dün yakınlaşmamış olsaydık belki de kafamdan atması daha kolay olurdu ama şimdi Eric'i Mia'yla düşünmek daha çok canımı yakıyordu. Dünden sonra fazla ümit bağlamış olmalıydım. Eric yalancı bir pislik miydi yoksa Mia'nın takıntısının kurbanı mı? Cevabı bilmiyordum.



                                                                            -




   Öğleden sonra okulu astım. Son anda bana yetişen Deavon da bana katıldı. Birlikte tüm günü Northwille Parkı'nda geçirdik. Ona öğle arası olanlardan bahsetmedim. Yine de konuşmak iyi gelmişti.
   Sonunda Sams'teki mesaisi başlamadan beni eve bırakmayı teklif etti. Normalde Sams'e gidebilirdim ama bugün evden çıkmak istemiyordum. Sonunda evimin önüne geldiğimizde durdum.
"Teşekkür ederim, Dev. Bana yardım ettiğin için, beni dinlediğin için, benimle konuştuğun için, yanımda olduğun içi-"

"Senden hoşlanıyorum June."

   Yaşadığım şoktan çıkamadan bir şey daha oldu.
   Deavon, evimin önünde aniden iki eliyle yüzümü tutup beni kendine çekip öptü. Ne olduğunu bile anlayamazken Deavon'ın dudakları dudaklarımın üzerinde dans ediyordu.
   Başta yaşadığım ani şokla karşılık vermedim. Ayrıca Eric'le olan gibi hissettirmemişti. Ondaki duygular ve hisler yoktu. Eric'in öpücüğü çok daha- Birden karnıma yumruk yemiş gibi oldum. 

   Siktir et onu.

   Beni öpen Deavon'ken neden Eric'i veya onun öpücüğünü düşünüyordum? İlk günden beri ona kapılmıştım ama o, Mia ve ben bir aşk üçgeniydik. Tüm bu karmaşık duyguların içinde belki de Deavon, Eric'ten daha iyi bir seçenekti.
   Deavon geri çekileceği sırada bu sefer onu öpen bendim. Dili ağzımın içini talan ederken evimin önünde olduğumuzu unuttum. Dışarda olduğumuzu da.
   Deavon'ın yumuşakça başlattığı öpücük ateşli bir hale geliyordu. Eve doğru gitmek için arkama doğru bir adım attım. Tam bu sırada bir öksürük sesi geldi.
   Birbirimizden ayrılıp nefes nefese yan tarafa baktığımda Madison'ı gördüm. Bizi görmesi utancımı arttırsa da yanına gittim. Bu sırada Deavon ve ben birbirimize bakamasak da bir iki kelimeyle vedalaşmıştık.


                                                                                        -

Dolunay'ın LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin