5.BÖLÜM-Geçmiş,Gelecek,Şimdi

1.1K 87 52
                                    


3 Ay Sonra

"Baba sen ne dediğinin farkında mısın? Bu kız bizim hayatımızın özür dileyerek söylüyorum ama içine sıçtı ve şimdi öz kardeşimiz olmadığını mı söylüyorsun?" Kaan iki elini açmış babasına bağırıp hesap soruyordu. Oysa suçlu olan o değildi ki. "Kaan yeter! Sence suçlu olan baban mı burada? Hiçbirimiz böyle olduğunu bilmiyorduk babana bağırmayı bırak! Hem sen nasıl büyüğünle böyle konuşursun? Geç otur yerine, asabımı bozma benim!" Sağ eliyle tekli koltuklardan birini göstermiş, sinirden ve hüzünden dolmak üzere olan gözleriyle oğluna bakıyordu.

Bense salonun da dışında, merdivenlerin hizasında içerideki karmaşayı izliyordum. Elbet bunun bir gün olacağını tahmin etmiştim ama bu kadarını düşünmemiştim.

Birkan abimle kaza günü telefonda konuştuğumuzda kamera kayıtlarına polisin el koyması nedeniyle kıt görevlinin silemediğini ve benim ondan bunu istediğimi öğrenmişti. Kayıtlarda kendi kendime konuşur gibi görüldüğümden durumdan işkillenmiş ve evin farklı yerlerindeki kameralara da bakmış.

Durumu babamlara anlattığında ise olayın üstünden en fazla iki hafta geçmişti. Onların zoruyla psikoloğa gitmeye başlamıştım, çaktırmamaya çalışsam da Cumali her seansta yanımda duran koltukta sessizce beni izliyordu ve farkında olmadan açık vermiş olmalıydım mi şizofreni teşhisi konmuştu. Pek şaşırdığım söylenemezdi ama bana ondan kopmam gerektiği söylendiğinde kıyameti koparmıştım. En yakın dostum, ezeli düşmanım ve sırdaşımdı. Nasıl kopabilirdim ki?

Üstelik Kaan bağırarak benim deliler hastanesine kapatılmam gerektiğini söylerken. Solumda durmuş beni izlemeyi bırakıp sağ tarafıma geçti ve başını başımın üstüne dayadı.

Her şeyim olan kişi hiçbir şeyimin kalmamasını sağlamıştı.

Odasında her yalnız kaldığında aynı günü tekrar yaşayan, belli etmek istemese de her gün etkisinden çıkmak için sabah akşam kaynar suda duş alan bir kız yaratmışlardı.

Tepki vermeden içerideki kaos ortamını izliyordum. Sinan ve Çağan yan yana oturmuş benim gibi onları seyrediyorlardı. Birkan buz gibi olan bakışlarıyla bsni süzüyordu ama ben Burak abime bakıyordum. Aylar önce yaptığımız konuşma geldi aklıma.

"Eğer senin kardeşin olmasaydım, bana yine bu şekilde davranır mıydın?" Tereddüt etmeden cevaplamıştı sorumu "Elbette! Nasıl böyle bir soru sorabilirsin? Gerçek olsan da olmasan da sen benim kardeşimsin. Bunu sakın unutma. Yaptıklarını unutmadım ama bütün bu davranışlarının arkasında geçerli bir sebep olduğuna inanıyorum. Neden, nasıl diye sorma. Öyle hissediyorum. Sanki bunları sen yapmak istemedin, yapman istenmiş gibi geliyor. "

Daldığım düşüncelerin ardından odadan çıkıp kapıyı kapattım. Odama ilerleyecekken bir ses duydum.

"Ona güvenme."

O zaman Cumali'nin dediği gibi ona güvenmemeli miydim?

"...Abi sen bir şey söyle bari!" Tek eliyle üzerindeki bol beyaz tişortün yaka kısmından tutarak silkelemişti. "Önce diğer aileyle konuşmamız lazım. Belki vermek istemeyecekler kızlarını? On sekiz yıldan bahsediyoruz Kaan." Bakışları bende ama konuştuğu kişi farklıydı. "Burak haklı, onlara da haber etmemiz lazım."

Bu defa annemden şaşkın bir nida yükseldi "Hayatım sen ne dediğinin farkındasın umarım, eşya mı bu kızlar!" Oysa eminim ki diğer kızı gördüklerinde hepsi beni unutacaktı. Kimse burada olmama rağmen fikrimi sormuyordu, kimse benim ne istediğimi merak etmiyordu.

Babam arka cebinden telefonunu çıkartıp bir numarayı aradı. "Fatih, Arzum ile aynı gün doğan kız çocuklarını araştır. Hastaneyi, bilgileri mesaj olarak atarım." Aramayı kapattıktan sonra yüzüne tatlı bir tebessüm kondurdu. "Yemeğe geçelim mi? Dertlenerek bir şeyi çözemeyiz." Eliyle masayı işaret etti.

Son ArzumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin