Tek bir soru sormak istiyorum, hayat neden bu kadar acımasızdı?
Daha üç ay kadar önce her şey yolunda olmasa da bir şekilde idare ederken ne diye bu hale gelmiştik?
İstediğim şey, istediğim şeyler basitti. Mutlu olmak, beni seven bir aileyle mutlu olmak. Eski babam farkında olmasa bile bize sevgisini maddiyatla göstermeye çalışmıştı. Ben uzaklaşmaya çalışınca nedenini sormadan o da kendisini çekmişti.
Üzgünsem bir şey yapmazdı, yanıma gelip neyim olduğunu sormamıştı hiçbir zaman. Pahalı şeyler alarak unutturmaya çalışmıştı, elbette bu da bir çabaydı ama bana nasıl olduğumu sorsa daha iyi hissederdim.
O da haklıydı bir bakıma, kendimi zengin ve şımarık olma rolüne o kadar kaptırmıştım ki gerçek kişiliğimi yavaş yavaş soldurduğumu yeni fark ediyordum.
Şimdi ise evdeydim, öz babamın zoruyla getirildiğim evde. Reşit olmama rağmen deli raporum olduğu için ayrı eve çıkamıyordum ve işin bu raddeye geleceğini bilseydim asla böyle bir şey yapmazdım.
Sanırım bir hafta olmuştu buraya geleli ve asla dışari çıkamama müsade etmiyordu. Neydim ben, onun evcil hayvanı falan mı?
Öz kızı değil miydim?
İnsan kendi canına, kanına nasıl kıyabilirdi?
İki gündür bir şey yemiyordum, odadan dışarı bile çıkamıyordum. Telefonum bende değildi, almıştı.
Kenan ise bütün bu süreçte eve dahi uğramamıştı. Benim otelde olduğumu sanıyordu ama değildim, buradaydım.
Bir hafta önce yaşadığımız tartışmadan önce evde dolanabiliyordum en azından. Haberlerde Aksoylar'ı görmüştüm, basın açıklaması yapmışlardı. Buldukları öz kızlarını duyurmak için etkinlik düzenlemiş, gözleri parlayarak Yıldız'a bakmıştı.
Ona kızmasam da kırılmıştım fakat beni en çok üzen onların bakışlarıydı. Erkekler takım giymiş, eski annem bordo, hafif göğüs dekoltesi olan dizüstünde elbise giymişti. O ise küçük çiçek desenleri olan biraz mini, fırfır etekli ve düşük omuzlu elbise tercih etmişti.
Hepsi gülümsüyordu, mutlulardı.
Peki ben neden bir kere bile bu tabloya dahil olamamıştım?
Olabilir miydim?
İstediği gibi bir kız olursam babam beni sever miydi?
Yatağın üzerine oturmuş sırtımı demir başlığa yaslayıp bunları düşünüyordum.
Onun kızı olursam bana değer verirdi belki?
Düşüncelerimle boğuşurken kilidin açılma sesini duymamla bakışlarım açılan kapıya doğruldu.
Elindeki ahşap tepsiyle belirdi kapıda. Tek ayağıyla aralık kapıyı açıp yatağa bıraktı yiyecekleri. Ardından kendisi de karşıma oturdu.
Göz altları şişmiş ve mor halkalar oluşmuştu, yüzü daha da çökmüştü.
Bana üzüldüğü için mi böyleydi? Pişman mı olmuştu yaptıklarından?
Her ne olursa olsun bu yaptıklarını açıklar nitelikte değildi benim gözümde ama yine de içimde bir yer cız etmişti.
"Aynı okula gitmeye devam edeceksin."
Anlamadım?
"Bak kızım, ben iyilik nedir bilmem, yapamam. Yapamıyorum ama senin iyi bir geleceğin olsun istiyorum. En azından mezun olana kadar devam et, diplomanı al. İyi kötü bir üniversiteyi bitir, ne okuyacağın fark etmez. Tanıdıklardan rica ederim, işin olur ama diploman olsun istiyorum. En azından geleceğin için bir şeyler yap, ben yapamadım çünkü."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Arzum
AçãoHemen hemem bütün gerçek ailem kitaplarında esas kızımız yokluk, psikolojik vehahut fiziksel şiddet gördüğü ailesinin (daha çok babasının) yanında yaşayıp bir yandan güç bela okumaya çalışıp aynı zamanda okul sonrası para kazanmak için işe gider ve...