Karşımızdaki doktorun dediklerini diğerlerinin aksine dinlemiyordum. Ilk önceliğim karşımda oturan kızdı benim için. Uzun siyah saçlarını atkuyruğu yapmış, yüzünün bazı yerlerinde fondoten varlığını belli etmese de dikkatli bakınca fark edilebiliyordu. Altına siyah dar pantolon, üstüne de buz mavisi bol swith giymişti. Sade, güzeldi fakat bu duruluğun aksine bakışları çok yorgun ve bitikti.Sonrasında kendime baktım, açık kahve saçlarımı dağınık topuz yapmıştım. Uykusuzluktan moraran gözaltlarımı kapatıcıyla kapatmış, yanaklarıma hafif allık ve yüzümü daha ince göstermesi için bronzer kullanmıştım. Likit açık pembe ruj sürüp çok parlak kalmaması için peçeteyle birazsını almış, rimel ve hafif far sürmüştüm. Üzerimdeki bol boğazlı beyaz kazağı ekoseli kahve eteğimin içine tıkıp daha hoş görünmesini sağlamıştım. En azından bana göre.
"... Anlayacağanız DNA testi yaptırmamız gerekiyor. Önce Aksoy ailesini alalım lütfen." Geniş odanın sağ tarafında gerekli olan malzemelerin hazırlandığını fark ettim. Koltuğa oturup sağ kolumu sıyırdım. Babam da aynı şekilde yanımdaki diğer koltuğa oturmuş, kanının alınmasını bekliyordu.💫
İki ailenin de kan örnekleri alındıktan sonra tanıdık olduğumuz için vesaire iki saate çıkacağını söyledi doktor beyciğimiz.
Ulan madem iki saate çıkıyor ben neden bir hafta bekledim zamanında?!
Ayağa kalkıp isminin yıldız olduğunu öğrendiğim kızın yanına gitmeye karar verdim. İşi bitince doğrudan kapıdan çıkıp gitmişti. Bahçede olduğunu düşünerek adımlarımı uzun koridora yönlendirdim. Dümdüz ilerleyince karşıma çıkan merdivenlerden zemin kata indikten sonra tam karşımda bahçeys çıkan kapı vardı.
Otomatik kapıdan geçip bahçeye göz attım. Yoktu, arkamı dönüp içeri girecekken bir ağlama sesi duydum. Sola, sesin geldiği yere baktığımda onca bank varken gidip yere oturarak ağlamaya karar veren Yıldız'ı gördüm.
Cidden mi?
Dizlerini karnına doğru çekmiş, kollariyla bacaklarını sarıp kafasını eğmiş ağlıyordu. Kısa süre kıza baktıktan sonra ne diyeceğimi bile bilmeden yanına gittim ve dizlerimin üstüne oturdum.
Bu etekle anca bu kadar olurdu.
Sol kolumu omzuna değdirip hafif kendime doğru çektim. Belki dayanacak bir omuz iyi gelirdi?
Dokunduğum anda yerinde zıplayarak kafasıni kaldırıp kızarmış gözlerle bana baktı, kafası karışmış gibiydi. "O kadar boş bank varken ağlamak için burayı seçmen..." derin nefes verdim. Hâlâ aynı şekilde bakıyordu. Sağ eliyle göz yaşlarını silip kendini toparladı ve eliyle yerden destek alınca gideceğini anladım. "Ağlamakta utanılacak bir şey yok. Aksine bunu istediğin zaman yapabilmen ve duygularını dışa vurarak biraz da olsa kendini rahatlatmak iyi bir şey, inan bana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Arzum
AcciónHemen hemem bütün gerçek ailem kitaplarında esas kızımız yokluk, psikolojik vehahut fiziksel şiddet gördüğü ailesinin (daha çok babasının) yanında yaşayıp bir yandan güç bela okumaya çalışıp aynı zamanda okul sonrası para kazanmak için işe gider ve...