9.BÖLÜM-Kaçış

683 69 67
                                    


Öncelikle tekrardan hoş geldiniz.

Biraz kısa bir bölüm oldu farkındayım, elimden şuan bu kadarı geldi.

Bölüme geçmeden önce kurgunun biraz aksiyona kaydığını söylemek isterim. Durduk yere aklıma gelen fikirle bi tık gidişatı değiştirmiş olabilirim...

İyi okumalarrrr

Sinirden ve korkudan titreyen ellerimle yırttım bana bıraktığı notu. Tek dayanağım, kendimi güvence altına aldığım tek şey o kayıtlardı. Kopyasını çıkartmamıştım çünkü ulaşılmasının kolay olmasını istememiştim. Herhangi bir cihazda kopyalarsam veriarayüzünden bulabilirlerdi ve bu riski almak istememiştim. Fakat dosyayı farklı, flash belleği farklı yere koyabilirdim ve keşke öyle yapsaydım.

Başucu komidinin en alt çekmecesinden ilaçlarımı çıkartıp kimse gelmeden çantama attım. Bir haftadır kullanmıyordum ama o kız burada kalırken bırakmak sakıncalıydı. Ailede kimse bilmiyor durumumu, onlardan gizli kullanıyordum ilaçları ama son zamanlarda dikkatimi toplayamama ve uyku sorunları nedeiyle almayı bırakmıştım.

"Tekrardan hoşgeldin Gül Güzeli." Arkamdan gelen sesle eğildiğim erden kalktım, arkamı döndüm. Buradaydı, uzun zamandır görmüyodum onu ve kahretsin ki özlemiştim. Ona dönmedim, görmezden gelmem lazımdı. Gerçekte yoktu ve var olmayacaktı ama kendimi iyi hissetmiyordum.

Yavaşça döndürdüm başımı, mavi gözüne ve yüzündeki yarada oyalandı bakışlarım. "Hoş buldum." Sesim çatallı, bakışlarım yogundu. Yine siyah üst ve siyah kumaş pantolon giymişti.

"Neden bana Gül Güzeli demekte ısrarcısın? O adamın bana dediği şekilde hitap etme!" Notu yazan Samet'i ama Cumali de bana o şekilde seslendiği için kafam allak bullak olmuştu.

"Bilmem." dedi omuz silkerek. "Demek ki sen öyle istemişsin."

"Her seferinde rahatsız olduğumu belirttim ben! Neden bunu diretmeye devam esiyorsun?"

Göz kırptı bu defa "Bırak o da bana kalsın."  Burnumdan soluyordum artık. Güvende değildim. Ne kendi başımayken ne de dışarıda etrafımda birileri varken. Kendimleyken Cumali beliriveriyordu, dışarıda ise tanımadığım insanlar üstüme geliyordu. Aralarında tanık sima yoktu ama onun tuttuğu kişilerden biri de olabilirdi.

Odadan çıkıp bu defa tavanarasındaki eski sığınağıma gittim. Gitarım zaten kılıfında duruyordu. Omzuma asıp son defa tekrardan baktım etrafa, manzarasına.

Dikkatlice çıktığım merdivenleri indim. "Görüşmemek üzere, ben gidiyorum." Dümdüz çıkış kapısına gidip kimsenin yüzüme bakmadan kapıyı çektim.

Taksiye işimin en fazla yarım saat süreceğini söylediğimden hâlâ olduğu yerde bekliyordu. Arka koltuğa tekrardan yerleşip teşekkür ettim ve sahile gitmek istediğimi söyledim.

Benim kaçış yolum yanlız kalmaktan ibaretti. Hoş, istemesem de öyleydim.

Tekrardan parayı ödeyip taksiden indim. Güneş batmaya başlamış, havada pembe ve turuncu ağırlıklı renkler açığa çıkmıştı. En sevdiğim. Rüzgar hafif üşümeme neden olsa da iyi geliyordu. Kulağımda kulaklığım, aynı dinlediğim şarkılar gibi yavaş yürüyordum.

Etraftaki insanları izliyordum, balık tutan amcanın yüzünde oluşan gururlu ifadesi benim de tebessüm etmemi sağlamıştı. Parkta koşturan çocuklara dikkatli olmaları için uyaran anneleri, sıcak çayı olduğunu söyleyen seyyar satıcılar ve el ele turuşarak yürüyen çiftler.

Acaba nasıl bir hayatları vardı. Gerçekten görüldüğü gibi mutlular mıydı?

Sırtımda gitar çantasıyla dolaşmam bazı insanların dikkatini çekmiş ve bana bakmalarına sebep olmuştu, umursamadım. Artık umursamayacaktım da. İçimden ne gelirse öyle davranacaktım çünkü kaybedecek bir şeyim kalmamıştı ve istediğim gibi davranmak istiyordum, özgür gibi.

Son ArzumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin