Önünde iki elinden de vurulan adama bakarken donmuş haldeydi genç kız. Tepki veremiyor, hiçbir şey hissetmiyordu. Hissedemiyordu. Uğultulu konuşma sesleri vardı etrafında. Birkaç adam gelip vurulan kişiyi kollarından tutarak alıp dışarı çıkarmıştı gözünün önünde.
Etraf kanla dolmuştu, Varis'in ona seslenildiğini aşağı yukarı anlıyordu ama cevap vermemişti.
"Arzum..." omzuna değen el ile olduğu yerde sıçramıştı. "Dokunma!" Nefes alış verişi sıklaşmıştı. "Dokunmamalı, kimse bir şey yapmayacak, her şey yolunda, her şey yolunda, kimse bir şey yapmayacak, her şey yolunda, bir şey olmayacak..."
Bulunduğu yerde iyice küçülmüş, kafasını eğerek yüzünü saklamaya çalışıyordu. Ona göre bütün erkekler aynıydı, bir tek Sarp dışında.
Bakışlarını zeminde tek bir noktaya kitlemişti. "Her şey yolunda, kimse bir şey yapmayacak..." daha çok kendi kendine konuşuyordu, sesi fısıltıdan farksızdı. Transa girmiş gibi aynı şeyleri tekrar edip duruyordu.
Bulundukları durumu ise Varis'in beklemediği açıktı. Arzum'un iyi bir yalancı olduğunu biliyordu ve açıkçası ona inanmamıştı. İstemese de gerçeği öğrenmek için kameralardan onları kontrol etmesi gerekmişti. Dediği şey büyük bir iftira da olabilirdi.
Gözlerini daha iyi görebilmek için önünde eğilen Varis'i bile o sanmıştı genç kız. Oysa az önce gitmemiş miydi? Tekrardan dilinin tutulduğunu hissetti, sonrasında yine kendi adını duydu. Sesin sahibini tanıyordu.
Kızı bırakmanın daha iyi olacağını düşünerek cebindeki çakıyı çıkarttı ve geri ayağa kalktı. Kıza yaklaşacağı sırada Arzum'un gözünden tekrardan damlalar bir bir akmaya başlamıştı. "Merak etme, seni çözmek için kullanıcam bunu." Sesini yatıştırıcı tonda tutmaya özen gösteriyordu lakin kızın gözbebeklerinin titrediğine şahit oluyordu bir yandan. Tenine bıçağın değmemesine özen göstererek dikkatlice kesti ipleri.
"Gideceğin yere bıraksın bizim çocuklar seni." İnanamayarak karşısındaki adama çevirdi bakışlarını. Az önceki şeyler onun yüzünden yaşanmamış mıydı? Nasıl bu kadar yüzsüz olabiliyordu?
Kafasını iki yana sallayarak itiraz etti. İstemiyordu, yalnız kalması gerekiyordu. Kimseyle arkadaş olmamalı, kimseyi sevmemeli ve güvenmemeliydi. Kimi yanına aldıysa, kimi sevmeye başladıysa ya terk etmiş ya da onun yüzünden başı belaya girmişti. Bunun vicdanını kaldıramazdı daha fazla.
Kendisine verilen zararlar bu kadar artmışken bir de onları ateşe atamazdı. Daha fazla olmazdı.
Konuşamıyordu, yine. Dili tutulmuştu, az önceki gibi. Ve yaşamak istemiyordu, o geceki gibi.
Varis ise kızı evine bırakamazdı, yüzüne bile bakamıyordu nasıl "benimle gel" diyecekti. En çok güvendiği adamına verecekti görevi lakin Arzum'un itirazıyla karşı da çıkmadı.
Hâlâ kendi adamının böyle bir şey yaptığına inanmak istemiyordu. İçeri tekrardan girmeden önce bu konuyla ilgili herkangi bir tanık ya da kamera var mı diye araştırmalarını istemişti.
Ekibinde en çok güvendiği kişilerden biri Lara'ydı. Ondan Arzum'u kaldığı yere bırakmasını istemişti. Kadın olduğundan dolayı bir sorun çıkmamıştı. Onlar gittikten sonra ise adamlarının gönderdiği kamera kayıdını açtı.
Seda ve Sarp'ın çalıştığı kafenin kaydıydı bu. Kız bağırmaya çalışıyordu ama adamın onu başka yere sürüklemesinin ardından sesi kesiliyordu. Kameranın görmediği yerde olduklarından izlemese bile ne olduğunu biliyordu. Artık emin olmuştu.
***
Aksoyların konağında herkes gergindi, yine. Yıldız'ın gitmesi de feri dönmesi de evde soğuk rüzgarların esmesine sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Arzum
ActionHemen hemem bütün gerçek ailem kitaplarında esas kızımız yokluk, psikolojik vehahut fiziksel şiddet gördüğü ailesinin (daha çok babasının) yanında yaşayıp bir yandan güç bela okumaya çalışıp aynı zamanda okul sonrası para kazanmak için işe gider ve...