Khair
Sabah yataginda zorla uyanarak kalktım. Dersler için hazırlandım. Tam derse girerken alt sınıflardan bir öğrenci yanıma geldi.
"Merhaba, Khair Mia Evans sensin değil mi?" Dedi emin olamayarak
"Evet benim bir sorun mu var?" Dedim ders basliycakti hızlı olmam gerekiyordu ve bu çocuk beni oyalıyordu.
"Mcgonagall seni ofisine çağırıyor."
Dedi ve gitti.Yine ne olmuştu acaba yakalanmış mıydık? Ama üstünden 1 hafta geçmişti bu kadar beklemezdi ki. Umarım başım belada değildir.
Ofisten girdiğimde beni fark etmemişti. Önünde durup öksürür gibi yaptım. Bana baktığında
"beni çağırmışsınız profesör"
"Aa evet Khair üzgünüm tamamen aklımdan gitmiş, seni st mungo dan çağırdılar senin haberin vardır tabi ama hatırlatmam söylendi. Saat 12 de trende ol, o zamana kadar derslere girmene gerek yok hazırlan."
Dedi ve hafifçe gülümsedi.
Neyden bahsettiğine dair en ufak bir fikrim bile yoktu. Niye gidiyordum ki bir yaralanma gecirmemistim ve haberim mi olmasi gerekiyordu???
Yinede bozuntuya vermeden "peki" diyip çıktım."meraktan delirmek uzereydim. En azından derslere girmiyordum. Ama bu da çok saçmaydı. Neden?? Mcgonagall derslerden geri kalmamızı hiç istemezdi 12 e kadar hazirlanabilirdim saat daha 7
Meraktan ölmek üzereyimdim ama gidip uyumayı seçtim.
10 da kalkıp hazırlandım ve Dean' in boş dersi olduğu için yanına gittim.
"Çok garip st mungoda senin bilmem gereken bir işin var ama sen bilmiyorsun." Dedi şaşkınca
"Aynen öyle" diye onayladım.
O sırada bahçeye Black girdi. Göz göze geldik. Kafamı hızlıca yukarı kaldırıp selam verdim. O da sırıtarak aynı şeyi yaptı. O günden sonra doğru düzgün iletişim kurmuyorduk fakat selamlasiyorduk. Kütüphanede ders yapıyorduk falan o kadar.
Dean "Pist gördün yine prensi aklın gitti" diyince daldığım yerden ona döndüm.
"He yok be dalmışım" diye savundum kendimi
"Hı hı inandım.""Gerçekten ya"
...
Tren 'e bineceğim zaman Sirius'u gördüm. Ben el sallayınca o da el sallayıp yanıma geldi.
"Naber?"
"İyi sen?" Dedim
"Nereye umarım bir problem yoktur."
"He yok ya, yani sanırım tam bilmiyorum"
aslında biraz endişeliyim hastalığım mı ilerlemişti?"Nasıl yani ya nereye gidiyorsun ki?"
Diye sordu kaşlarını kaldırarak.
Söyleyip söylememek arasında kalsam da yalan uydurmanin çok saçma olacağını fark ettim."St mungoya."
"Ne?! Neyin var??" Diye acele ve endişeyle omuzlarımdan tutarak nereme ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Sakin ol hiç bir şeyim yok o yüzden ne olduğunu bende bilmiyorum. Asıl senin burda ne işin var?" Dedim
"Aslında annemin Regulus'a attığı mektup yanlış black'e geldi ve bende merakımdan gidiyorum. Ortamı yoklarım dedim."
Güldüm"iyi yapmışsın ama dikkat et. Niye çağırıyorlar Regulus'u?"
"Aaa sanane be ? Kız arkadaşı mısın? seni ne alakadar eder?" diyip piç gülüşü yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
STARS*REGULUS BLACK
FanfictionBirbirlerini düşman olarak gördüyorlardı ama bu kendilerini kandırmaktan başka birşey değildi.