Gülşen-Dillere düşeceğiz seninle
Yatağın üzerinde olan eşofmanlarımı kaldırmış ve odadan çıkmıştım.
Annemler yoktu, gece babaannem rahatsızlandığı için apar topar sabah amcamlar ile zongludağa gitmişlerdi. Yani evde tektim.
Ne yapacağımı bilmezken, kızartma yemek istedim. Telefonum çalmaya başladı. Masanın üzerinde olan telefona bakışlarım giderken annemin aradığını gördüm.
"Efendim?" Dedim yorgunlukla.
"Nasılsın kızım? Ne yaptın?" Patateslerin kabuğunu soyarken, anneme cevap veriyordum.
"Yemek yapıyorum anne."
"İyi iyi, kirletme oraları sakın." Ofladım anneme, her annenin yaptığı gibi o da bana yapıyordu.
"Hafta sonu gelemeyiz, babaannenin durumuna kalmış. Eğer durumu kötüye giderse 1 hafta daha buradayız." Dediğinde dudaklarımı büktüm.
"Keşke bende babaannemi görebilseydim. Yanına gidemiyorum zaten." Annem benim içimi rahatlatırken, yengem çağırdığı için telefonu kapatmıştı.
Bende hemen yemeğimi yiyip, tabakları kaldırdım. Bugün hiç bir şey yapasım yoktu ama ziyeche angelino ile sevgili olduğumuzu söylemiştim ve ziyech gidip çocuğu dövmüştü boş yere.
Evet, boş yere. Çünkü angelino ile sevgili değildim. Öylesine uydurduğum yalandı.
Benim uydurduğum saçma sapan bir yalan yüzünden ona vurmuştu ve bence ondan özür dilemem gerekti. Dolaptan omuzları açık uzun kollu beyaz bir pamuklu bluz ve siyah etek almış, giyinmiştim.
Hemen parfüm şişesine uzandım. Parfümsüz dışarı çıkan varmıydı ya? Parfüm her şeyimdi.
Ceketimi ve çantamı alıp çıktım. Aysunun arabası yanımda değildi, metrobüs ile gidecektim. Ve bu yüzden hemen yetişmem gerekti. Dediğim gibide olmuştu, yetişebilmiştim.
Yolculuk boyunca angelino ne ile konuşacağımı düşündüm. Sonra eğer o ikisi hayatıma girmeseydi, hayatımın ne kadar huzurlu olacağını düşündüm.
Sahi, eğer onlar olmasaydı nasıl olurdu? Ziyech mesela, hayatımın orta yerine sıçmasaydı nasıl olurdu?
Normal bir hayatı olan normal bir kızdım, geldiler tam hayatımın ortasına sıçtılar. Birazdan uğur böceğine dönüşecektim.
Dramanın ortasına espriyide kattıktan sonra, metrodan indim.
Stada girdiğimde, herkes antrenmandaydı. Angelino elinde olan telefon ile sahadan çıkarken seslendim,
"Angelino?" Kaşları çatık telefondan başını kaldırınca, bakışları bende durdu.
"Elvin? Hoş geldin." Dedi heyecanla. Gülümsedim.
"Hoş buldum, antrenmandasınız herhalde." Dedim bakışlarımı sahada tutarken.
"Yok yok... Aslında benim işim bitti. Beni görmeye mi geldin?" He amına koyayım seni görmeye geldim.
Neyse.
"Konuşmak için gelmiştim." Dediğimde, sahanın içinden ziyech, boey, torreira beraber çıkıyordu.
Bakışlarım onunla kesişsede hemen angelinoya baktım. Beni umursamadığı belliydi, fazla bakmamıştı bile.
"Burda olmaz bence, kahve içelim?" Gülümseyerek başımı salladım.
"Tamam o zaman... Seni azıcık bekleteceğim ama?" Demesi ile başımı olumsuz anlamda salladım.
"Önemli değil." Başını sallayıp hızlı adımlar ile soyunma odasına ilerlemişti. Telefonuma şirket grubundan mesaj gelmişti. Telefonum ile ilgilenirken, soyunma odasından çıkan ziyechle odağım o olmuştu.
Tam karşı koridordan geliyordu. Siyah tişörtü ve siyah pantolonu üzerindeydi. Elinde galatasaray formasını sallandırarak beni süzdü. Bakışları eteğimde toplanmıştı, koridordan dönerken gözleri keskin bakışı ile gözlerime döndü ve otoparka indi.
Neyse.
Bir kaç dakika geçtikten sonra angelino ile bizde otoparka indik ve arabaya bindik.
Yol boyunca ağzımızı bıçak açmamıştı. Sadece tek o konuşmuştu ve dediği tek şey, "Yakınlarda cafe var oraya gidelim?" Buydu ve benim baş sallamamdı.
Zaten hemen gelmiştik, cafe baya büyüktü ve yakınlarda kimse yoktu. Geniş merdivenden içeri girdiğimizde kapıda olan valeye, angelino anahtarı verdi. Camın yanında bir yere oturduktan sonra, angelinonun çarprazda olan birilerine selam verdiğini gördüm.
sacha, abdulkerim, barış, icardi ve torreira vardı, fakat angelino yüzündün o 1 kişiyi daha göremedim.
Angelino kısa bir konuşmanın ardından, yanıma ilerledikten sonra o kişiyi görmüştüm. Ziyech.
Aman ne şans??
Dümdüz bakışları ardında ezilmemek için, angelinoya baktım.
"Hadi bir şeyler sipariş verelim, aç mısın?" Dediğinde gülümseyerek başımı olumsuz anlamda salladım. Daha yeni kahvaltı yapmıştım zaten.
"Kahve alsam fena olmaz." Dediğimde o da bana başını sallamıştı.
Sipariş verdikten sonra baya sohbet etmiştik, aslında komik çocuktu ve esprileri çok iyidi. Kahkahalarım artarken, gözlerim ziyeche ilişti. Bacak bacak üstüne atmış ve bana bakıyordu.
Odağı ona doğru konuşan arkadaşlarında değil, gözlerimde ve oturuken açılmış eteğimdeydi.
Neydi bu çocuğun eteğimle derdi? Ne istiyordu hala benden bilmiyordum? Hani bir iddiadan başka bir şey değildim?
Kahveler gelmişti ve ben gelme amacım olan konuşmayı yapacaktım. Konuşmaya başlayacağım an vale geldi.
"Efendim aracınızda sıkıntı var sanırım? Yağ akıtması yapıyor." Angelino kaşlarını çattı.
"Nasıl?" Ayağa kalkan angelino ile vale ilerledi.
"Elvin bekle beni." Başımı salladım. O gittiğinde, bende lavaboya ilerledim.
Ellerimi yıkadım ve tam peçete alırken, içeri kadın garson geldi.
"Buyrun." Demiş ve kağıdı uzatmıştı. Bu ne? diyemeden çekip gitmişti.
Kaşlarım çatık kağıdı açtım.
"Eteğini indir."
*****************************
Vaka 1, Bipolar
Desteklerinize ve yorumalarınıza çok teşekkür ederim. 🩷
Sınır, 25 oy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gazeteci, hakim ziyech
FanfictionEtrafı çekerken, belimden tutulup ziyeche çekilmem ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Arkamdan kopan büyük bir ses ile garsonun bardakları düşürdüğünü gördüm. Gözlerim refleks ile kapandı. Herkes bize bakıyordu kameramanların gözü bize ilişince, ziyec...