16

796 63 45
                                    

Tarkan-Adımı Kalbine Yaz

İyi okumalar 🩷

Destekleriniz ve yorumlarınız için teşekkür ederimm 🫧💗🥹

Sıcak kahveyi, soğuk ellerim ile tanıştırdıktan sonra cafeden çıktım. Şirkete gitmeden önce kahve almak istemiştim.

Kar, atkımı ve kabanımı beyazlar ile doldururken karşı kaldırımda kar oynayan çocuklara gülümsedim. Keşke çocukluğumuza dönebilseydik.

Şirkete adım atar atmaz, burcu ve aylin koşa koşa yanıma geldi.

"Elvin, bugün 15.50 de orda olmamız gerekiyormuş." Burcuyu kafamla onaylarken, kapının girişinde sekreterlik yapan berfu yanıma ilerledi. Fakat elinde olan çiçekler dikkatimi çekmedi değil.

"Elvin, bunlar seninmiş." Elindekileri uzatınca, şirketin dedikoducu ikilisi burcu ve aylin bana sorgulayıcı bakışlarını atıp gitti.

Kolumda ki çiçekler bana göz kırparken, ben bıkkınlık ile nefesimi verdim. Neydi bu Allah aşkına

Yukarıya çıktım ve masama çiçekleri bıraktım. Üzerinde olan yazı dikkatimi baya çekmişti.

Özlemedin mi beni? Karşına çıkacağım, yakında... 
-Bilinmeyen

Gözlerimi sıkıca kapattım ve sabır dileyerek açtım.

"Ben senin..." Kelimelerim ağzıma tıkanırken, elimde olan notu sıkıca buruşturdum.

Yoktu bu, neden gelmişti şimdi? Ya da kimdiÇiçeği notla beraber çöpe atıp, saate baktım. 

14.30 olmuştu bile, zaman çabuk geçiyordu. Kameramı ve gereken malzemeleri alırken, koridorda gözüken Aysu, elinde dosya ve kamera ile bıkkınca yanıma geldi.

"Çıkıyor musun?" Demiş, elindekileri sıkıca tutmuştu.

"Çıkıyorum da, bu halin ne?" Dudaklarını büzdü.

"Mete bey, işleri yığdı yine bana." 

"Kolay gelsin o zaman sana." Diyerek onu öpmüş ve aşağı kata burcu ile aylinin yanına ilerlemiştim.

"Hazırsak çıkalım." Dediğimde, ikiside başını sallamış ve beraber arabaya ilerlemiştik.

Yol boyunca tüm şirketin ve müdürlerin dedikodusunu dinleyip durmuştum. Sağolsun burcu ve aylin normal görünen bir çok kişinin pisliğini ortaya çıkarmıştı. Acaba benim dedikodumu yapıyorlar mıydı? Şüpheli.

1-2 saatlik yolculuğun ardından, beyaz ve büyük bir villanın önünde durunca aylin ıslık çalmıştı.

"Vay anam babam be." Aylinin sözüne güldüm.Güvenliğe kartlarımızı gösterip içeri girmiştik. Bazı gazetecilerde hazırlanıyordu. 

Salonda çalışanların ve garsonların telaşları sürerken, salona eklenen cılız bir ses, bu telaşa +1 olmuştu.

"Biraz hızlı olun, bu paraları boşuna almıyorsunuz." Gözlerim garsonların olduğu alana giderken, ahu üzerinde beyaz bir elbise ile onları azarlıyordu.

"Geldi yapmacık prensesimiz." Burcu söylenirken, ahuya bakışlarımı sürdürdüm.

"Cidden sevgilisine yazık." Aylin konuşunca ona döndüm.

"Sevgilisi futbolcuydu dimi?" Aylin, burcuya soru sorunca Burcu başını salladı.

"Sanki bir ara, Elvin ile manşet olmuştu." Ayline gözlerimi pörtlettim. Kaç ay önceki olayı hala hatırlıyor muydu?

"Boş ve önemsizdi, zaten kendisi açıklama yaptı." Dedim ufak ufak çıkan sesim ile. Onlar sadece başını sallamıştı.

Yaklaşık 3 saat geçmişti, garsonların hazırlanması, bizim işlerimiz, kameralar ve ışıklar...

Salon yavaş yavaş dolarken, bizde yorulduğumuzu anlayıp sandalyeye oturduk.

Ahu, annesi ve babası misafirleri ağırlıyordu. Sonra içeri bir anda elleri cebinde, takım elbiseli ziyech girdi. Ahu hemen ona sarıldı. Ahu seviyordu onu ama ziyech için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.

Kıza sarılırken iğreniyordu ve bunu herkes fark etmişti.

"Şaka gibi, kızı kendi sevgilisi bile sevmiyor." Burcu ayline başını salladı.

"Acaba ne diye sevgili oldu? Parası diyeceğimde, adamın serveti ondan çok." Burcunun söylenişi benim beynimin dank edişi olmuştu. Sahi ne için sevgili olmuştu? Beni kıskandırmak için mi?

Umursamamak adına yerimden kalktım.

"Kızlar bir şey ister misiniz? Yemek için bir şeyler alacağım da." İkisi de başını olumsuz anlamda sallarken, ben yemek bölümüne ilerlemiştim. 

Çeşit çeşit ikramlık vardı. Bunlar yüzümün gülümsemesine sebep olurken, hemen elime bir elma alıp, yiyeceklerden gözümü ayırmdan ilerledim.

Ne diye önüme bakmadıysam? Koca bir bedene çarpmıştım. Elimde olan elma yuvarlanarak karşımda olan kişinin, ayakkabılarının önünde durmuştu.

"Ben... Özür dilerim." Bakışlarımı elmadan alıp, gözlerimi ona doğrulttum.

Yakışıklıydı... Baya. Bunlar nasıl kastır?

Neyse.

"Önemli değil küçük hanım." Eğilip yerden elmayı aldı ve masanın üzerine koydu.

"Bence bir elma daha alabilirsin." Diyerek elmalardan 1 tane uzattı.

"Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.

"Önemli değil... Gazetecisin sanırım." Dediğinde başımı salladım. Sessizlik oluşmuştu.

"Saçların," Demiş ve elini saçıma uzatmıştı.

"Çok parlak ve güzel." Gülümsemiştim. İlk defa böyle bir iltifat duymuştum.

 Eli hala saçlarımda iken, birinin beni izliyormuş hissine kapılarak etrafıma bakışlar atmıştım.

Tam karşımda ziyech, dümdüz, elleri cebinde, öldürecekmişçesine bize bakıyordu. Onun bakışlarından dolayı geri adımladım. 

Ellerini çekmişti, geri çekilmem ile.

"Teşekkür ederim." Tam gidecekken, kolumdan tuttu.

"Adın neydi?" Dedi gülümseyerek.

"Elvin." Başını salladı.

"Senin?" Benim de sorasım tutmuştu. Niyeyse artık?

"Murat." Dediğinde, omzuna biri dokunmuştu.

Evet... Ziyech gelmişti. Dayanamamıştı tabi.

"Dostum, naber?" İkiside tokalaştıklarında. Tam geri çekileceğim an ziyech konuştu.

"İyiyim ben. Kardeşin seni çağırıyor." Kardeşi mi?

"Ahu bensiz yapamaz zaten." Ne? Murat, Ahunun abisi miydi?


*****************************

Bu murattan daha neler çıkacak...

Sınır, 25 oy









gazeteci, hakim ziyechHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin