Çarptığım bedene bakarken onun kurduğu cümle ile sırıtıp ona baktım ve ona tam dönerek konuştum.
"Ben senin için hiç yorulur muyum ya? Ayıp ediyorsun bak, geliriz her yere her şekil."
Dediğimle gülümseyen bedeni izledim. Bugün üstünde onu en son gördüğümdeki kıyafetler vardı. Hava sabaha göre hafif soğumuş durumdaydı. Burnu hafif kızarmış halde bana bakarken kendimi ilk defa bir kızı bu kadar tatlı bulurken bulmuştum. Daha önce kızlardan hoşlanmıştım hatta sevgili de olmuştum ama bu kız gereksiz tatlıydı. Ben bunları düşünürken o sadece bana bakıyordu. Bir anda bana yaklaştığında gözlerimi hafif açıp ona baktım.
"Ne düşünüyorsun öyle koyu koyu, eğer merak ettiğin varsa böyle takip etmene gerek yok. Ben açık bir insanım gel ne diyeceksen yüzüme söyle veya sor." Bu dediği ile kaşlarımı hafif çatıp ona cevap verdim.
"İşimi yapıyorum bırak nasıl yapacağıma ben karar vereyim. Geçen sefer ki gibi işime dahil olma çocuk." Ellerini cebine bırakıp bana eğilerek konuştu.
"Sende işini laf ettirilmeyecek şekilde yap o zaman." Geri çekilip kendini arkasındaki duvara yaslayıp konuştu. "Hem ne bu tavırlar biraz sakin ol cicişim, eleştiriye açık olman lazım." Deyip göz kırpmıştı. Bu kız benimle dalga mı geçiyordu ya?
"İşimi nasıl yapıyorsam yaparım, bunu eleştirmek rastgele bir insana değil üstüme aittir." Deyip ona adımlarken konuştum. "Rahat biri olman beni alakadar etmiyor tamam mı?" Bu dediğime gamzesini belli edecek şekilde gülüp konuştu.
"Bir üstünün demedim, ayrıca rahat biri olmamla alakası olduğunu hiç demedim. Rahat biriyim diye seni eleştirmedim, sadece istediğim kişiyi eleştiriyorum." Bana beklemediğim bir anda yaklaşıp beni duvara yaslayıp konuşmasına devam etti.
"Herkes istediğini eleştirir bunu unutma, sadece sen kendini üstüm diye kandırıyorsun." Dedikten sonra üstüme eğildi ve gülerek fısıldadı.
"Dalin kokuyorsun." Bu dediği işte beni gerçekten şaşırtan şey olmuştu.
"Ne?"
"Dalin kokuyorsun buram buram." Diyerek başını yaklaştırdı yüzüme. Sanki o an konuşsana bakışları vardı yüzünde, ya da ben mi öyle düşünüyordum. Şizofren de olduğuma göre yapmadıklarım listesinden bir şey daha çıktı. Ne diyorum ya ben, karşımda beni istese ağzımı kapatıp öldürebilecek biri var ben liste diyorum. Sonunda konuşmaya başlamıştım.
"Yani? Çocuk işi mi senin için?" Bu dediğimden sonra gözlerimi hafif kısarak ona bakıyordum.
"Bazen beni çok farklı biri olarak gördüğünü düşünüyorum. Hayır çocuk işi değil sadece üstüne çok yakışmış." Dedikten sonra geri çekilmişti.
"Pşşt güzellik" Diye bana seslendiğinde bir anda şok içinde ona baktım.
"Hmm?"
"Kahve içmeye ne dersin?"
Bir anda dediği şeyle gözlerimi kolumdaki saate götürdüm. Akşam 7'ye geliyordu. Bir kahve içebilirdim gibi, hem hala çalışıyordum güya. Kafamı kaldırıp onun meraklı gözlerine bakarak cevap verdim.
"İçelim güzellik" Bu dediğime güldükten elleri ile sokağın başını göstermişti. Üstümde kahverengi bir ceket ve kumaş pantolon içinde ise ince siyah bir crop vardı. Crop hafif üşüttüğünden ceketimin önünü vurup Deniz'in gösterdiği yola krem rengi spor ayakkabılarımla yürümeye başladım. Deniz yanıma geldiğinde ona göz ucuyla baktım, göz göze gelince ise sırıtarak önüme dönmüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgür~Cinayetler/gxg-lesbian
Teen Fiction-Gözlerini karatmak kulağa çok hoş geliyor. -İşte sen bunu becerebiliyorsun.