~11

61 9 0
                                    

"Gel gidelim. Yoruldun bak, o kızı bana bırak."

Aklımda yaklaşık 5 defa tekrar eden cümle ile yerde parçalarına ayrılmış arabaya bakarak kafamı sallıyordum. Ne alakası vardı ki? Deniz'den bahsediyorduk yani. Neden böyle bir şey yapsın ki, sadece küçük bir tartışma için.

Ya da ben mi küçük sanıyordum. 

Ellerimi soğuyan havayla birlikte cebime koyduktan sonra az önce yanımda olan görevlinin yanına geri gittim.

"Cesetleri alacak araç ne zaman gelecek?" Kafasını elindeki şeffaf poşetlerden kaldırıp bana baktı.

"Biraz sonra burada olur, araç gelince içinde görevliler de gelecek. O zaman gidebilirsiniz zaten görevli değilsiniz." Başımı onaylarcasına sallayıp olay yerine bütünüyle bakmaya başladım. 

Az önce yanında oturduğum kadın bir polise bağırıyordu. Yolun kenarında bulunan hayvanlar ışıklı arabaların olduğu yerlere doğru bağırıyorlardı kendi dillerinde. Yoğunluk olarak insanlar arabanın etrafında toplanmışlardı. Bende işte olay yerinin tam ortasında boş boş etrafa bakıyordum. Gözüme çarpan cenaze arabası ile büyük bir rahatlama ile geri motoruma geçtim. Kaskımı başıma geçirirken aklımdaki soru yaklaşık 10 dakikadır değişmemişti. 

Motorumu evime doğru sürdükten sonra evime geldim. Eve gelince tek yaptığım şey duş alıp telefonumla yatağıma uzanmak olmuştu. Telefonumda haber başlıklarına girdiğimde sıralamaları şöyleydi;

-Ankara'da korkunç kaza, İKİ ÖLÜ

-Ankara'da olan kaza sonucunda iki üniversiteli genç hayatlarını kaybettiler.

-Başkentte yaşanan felaketlere bir yenisi daha bu gece eklendi!

-Ankara Keçiören'de sarhoş bir şekilde araba kullanan iki gencin cesetlerine ulaşıldı.

Haberleri okurken içime giren sıkıntı ile telefonumu bırakıp yüzümü tavana çevirip düşünmeye başladım. Kim neden sarhoşken araba kullanırdı ki? Ya da biri küçük bir kavga sonucunda birini öldürecek kadar sinirlenir miydi?

Ya da Deniz aradığımız katil olabilir miydi?

Aklıma onu ilk gördüğüm gün gelmişti. Bu dosya ile yakından ilgilenişi, soğuk kanlı bir tavırla bana kafa tutması, karşısında kimin olduğunu umursamayışı...

Acaba masumluğuna mı güveniyordu, yoksa kendine mi...

***

Elimde beyaz gömleğimin üzerine giyeceğim kahverengi süveterim ile koştura koştura hazırlanıyordum. Dün gece uyuyakalmıştım ve alarm kurmayı unutmuştum. Süveterimi geçirdikten sonra hızla telefonumu alıp evden çıkıp motoruma binmiştim. 

Motorumla soğuk Ankara ayazı ile donarak karakola ulaşmıştım. Kaskımı çıkarıp hızla ekip odasına doğru adımladım. İçeri girdiğimde Ayaz ve Burak önlerindeki kağıt tomarı arasından kağıtları seçiyorlardı. 

"Kolay gelsin." İkisi de kafalarını kaldırıp bana bakmışlardı. İkisi de güldükten sonra Ayaz önüne geri dönmüştü. Burak hemen bana cevap vermişti.

"Hoş geldin matmazel. Nasılsın?"

 "Hoş buldum, iyidir siz?" 

"İyiyiz, iyiyiz." Biz Burak ile konuşurken Ayaz elindeki kağıtları masaya bırakıp bana döndü ve konuştu.

"Malenda, mahkemeni unutmadın değil mi?" Dediği ile şok olmuş bir şekilde ona baktım.

Özgür~Cinayetler/gxg-lesbianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin