~5

139 9 1
                                    

Daha eve bugün hiç gitmemişken tekrar eve gidememenin verdiği üzüntüyle karakola gidiyordum. Karakola geldiğimde köşede gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuş yaşlı bir kadın ve onu teselli etmeye çalışan yaşına yakın bir adam birbirlerine sarılarak oturmuşlardı. Onları görünce içimde oluşan hüzünü atmaya çalışarak ekibimizin odasına yürümeye devam ettim. Deniz'in yanından ayrılırken cinayet hakkında bilgi vermemem gerektiğini yolda hatırlamıştım. Bu cinayeti anlamadığım bir şekilde takip ediyordu. Tabi haberlerde de görme ihtimali de vardı ama bunun için gelip yorum yapabilecek düzeyde bilgisi olması garipti. 

Odaya girdiğim anda Burak ve Ayaz'ın ceketlerini giyerek hararetli hararetli konuştuklarını gördüm. Onların yanına yaklaşıp ne konuştuklarını dinleyerek onlara baktım. Ayaz sinirli sinirli konuşuyordu. 

"Burak o öğretmen bozuntusunun yanından çıktığınız anda kız öldürüldü." Burak ceketini düzelterek bana baktı ve konuşmaya başladı.

"Malenda biz o adamın yanından ne zaman çıktık?" Bu dediğinden sonra bakışlarımı yere çekip düşünmeye başladım. Aklımdaki sayıyı kafamı kaldırıp söyledim.

"Akşam üzeri altı civarındaydı. İlk öğretim öğrencileri okulda kalmamıştı hatta ikinci öğretimler de gelmişlerdi." Bu dediğimle Ayaz Burak'a dönerek devam etti.

"Cinayet yedi sularında olmuş, bak Burak diyorum sana o adamla alakalı." Burak sinirle Ayaz'a döndü ve devam etti

"Ailesi evde kimse olmadığını kızın kendisi bıçakla intihar ettiğini diyor farkında mısın?" 

"O zaman bıçaktaki işareti de açıkla beyefendi?" Bunlar neyi tartışıyorlardı diye düşünmeyi bıraktım ve olaya dahil oldum.

"Nolmuş neyi tartışıyorsunuz?" Ayaz bir anda bu soruyu bekliyormuş gibi. Sağ elinin işaret parmağı ile gözlüğünü gözlerine yaklaştırdı ve devam etti.

"Şu kızın cinayetinden bahsediyoruz. Annesi kızının telefonunu almaya çıkıp kendisini öldürdüğünü söylüyor. Fakat cinayet tam adamı bıraktığınız sularda olmuş durumda. Bunun nasıl şüphe çeken bişey olduğunu tek ben mi farkındayım?" 

"Ya Ayaz oğlum salak mısın? Kızın annesi evde hiç bir ses olmadığını kızın bir anda düşme sesini duyduklarını söylüyor. Ve okul ile arasında da öyle kısa bir mesafe yok anla şunu. Ne malum o bıçağa kendisi o sembolü çizmediyse? Zor bir sembol değil amına koyim." Ayaz elindeki dosyayı kaldırıp Burak'a vuracak şekle getirip konuşmaya devam etti.

"O küfürü ağzına sokarım kes sesini" Artık araya girim diye düşünerek elindeki dosyayı çektim ve konuştum.

"Çocuklar lütfen tamam, sakin olun. Evlerine gidip bakalım pencere veya kapıda zorlama var mı diye. Hem annesi de fark etmemiş olabilir. Sadece iki ihtimale takılı kalmayalım hadi."

Ayaz elimdeki dosyayı sertçe çekip odadan çıktığında Burak ile birbirimize baktık. Sinirli halleri hiç hoş değildi cidden. Kafamla kapıyı gösterdiğimde konuşmadan o da çıkmıştı odadan. Ayaz ekip arabasının önüne gidip Burağın arabayı açmasını beklerken bende yanına geldim. Elindeki dosyalarda kızın vesikalık fotoğrafı ve ailesinin fotoğrafları vardı. Biraz daha yakından bakmak için yakınlaştım ve fotoğraflara baktığımda karakola girdiğimde gördüğüm aileyi gördüm. Kızları için çok üzülmüş duruyorlardı. 

Burak gelince arabaya binip yola çıkmıştık. Yol boyunca kimse konuşmamıştı. Ben kimse konuşmazken acaba aile kıza bir şey yapmış olabilir mi ihtimalini düşünüyordum ama ikisine de soramıyordum. Evin önüne geldiğimizde bir saat önce burada Deniz ile yürüdüğüm yer olduğunu fark ettim. Aklıma Deniz'in numarasını neden almadığım gelirken arabadan inmiş diğerlerinin de inmesini bekliyordum. Birbirlerine bakmıyorlardı bile. Çocuktan farkları yoktu, ikisi de benden büyüklerdi ama ruhları benimkinden daha çocuktu.

Özgür~Cinayetler/gxg-lesbianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin