~10

86 9 0
                                    

"Sen" Geri çekilip dediğim sözle dudağında bıraktığım etkiye baktım. Gözlerim zevkle kısılırken onun da sırıtmaya başladığını gördüm. Ona doğru tekrar yakınlaşmaya başlıyacakken duyduğum yüksek sesli bağırış ile geri çekilip sesin geldiği yöne döndüm.

"DENİİİİİİİİİİZ! Nerdesin lan!" Gelen sese bakarken bir anda kapının açıldığını gördüm. Basılmışlık hissi ile kendimi geri çekerken Deniz'in ayağa kalktığını gördüm. 

"Noldu lan?" Esma dağınık saçları ve üstüne büyük ihtimalle içtiği içeceklerden dökülmüş lekelerle dolu elbiselerle aceleci bir tavırla Deniz'e yaşadıklarını anlatmaya başladı.

"Aşağıda bir taş gördüm, var ya böyle bakarken ağzın yerinden sökülüyor. Böyle etrafa hafif sırıtarak bakıyor şerefsizzz. Deniz, gel gidip onunla konuşalım ya." Deniz bir anda gülerek konuştu.

"Ben niye geliyorum?" Esma önüne gelen çenesinin hizasındaki perçemlerini kulağının arkasına atarken konuştu.

"Ya ben nereye sen oraya. Sen ben, ben sen, VE BİZZ" Esma'nın ani bağırmasından sonra Deniz onunla konuşacakken kolunu tutup bir anda hızlıca aşağıya sürüklemeye başladı. Deniz son anda bana dönüp konuştu.

"Sen aşağıya gel, buluruz birbirimizi." Dediğinde kafamı bıkkınlıkla salladım ve onlardan sonra bende aşağıya indim. Aşağıya inip bizim masanın önüne geldiğimde hala açık bir şekilde duran içecekleri gördüm. İçecekler arasında gözüme çarpan herhangi birini alıp üzerinde yazan yazıyı okumadan kafama diktim. Ağzıma bu kadar yoğun gelen tatla birlikte ağzımdakini püskürterek arkasına baktım. Yazan alkol oranı ile bunu nasıl satıyorlar diye düşünürken içmeye devam ettim. Ağzıma gelen yoğun tat görüşümü hafiften bulanıklaştırmaya başlarken barı incelemeye başladım.

Barda gözüme çarpan ilk kişi tabi ki siyah saçlı sevdiğim kızdı. Yanındaki Esma ile konuşuyordu ya da çalışıyordu. Orası kesin değildi. Gözlerimi etrafta gezdirmeye devam ettiğimde gözlerim birbirlerine doğru şarkı söyleyip gülümseyen favori çiftimde takıldı. Ayaz üzerine boğazlı bir siyah kazak giymiş ve üzerine de zincir kolyesini takmıştı. Ayaz tüm gözleri üzerine rahat bir şekilde alan bir çocuktu. Hem hareketleri ile hem de görünüşü ile. Beyaz teni siyah saçları ve koyu siyah büyük gözleri ile hem güzel hem de yakışıklı duruyordu.

Burak ise Ayaz'a ters bir şekilde sarı kıvırcığımsı dalgalı saçları ve hafif çilleri ile Ayaz gibi dingin durmak yerine dinamit gibi duruyordu. Ela gözleri Ayaz'ın gözlerinden küçük ve çekik duruyordu. İkisinin ortak yanları olarak sayabileceğim ilk şey ikisinin de yaşlarından küçük göstermeleriydi. Ben onları kafamda kendi kendime betimlerken Burak ani bir şekilde Ayaz'ın dudağına yapışmıştı. Ayaz'ın onun omuzuna vurduğunu görünce gülerek bakışlarımı onlardan çekip önüme dönecekken masaya vurulan eller ile bakışımı çaprazıma çevirdim. Kayra bana sinirle gözlerle bakarak konuşuyordu.

"Utanmıyor musun lan metres olmaya?!" Yüksek tonla dediği şeyle birlikte elimdeki bitmiş şişeyi masaya onun çıkardığından daha fazla ses çıkaracak şekilde vurup konuştum.

"Peki sen utanmıyor musun, aldattığın kişinin haksız olduğunu iddia etmeye?" Gözlerinden ateş çıkarcasına bana bakarken üstüme eğilip sesini sertleştirerek konuştu.

"Ne dediğinin farkına var. Güya polis olmuşsun ama kendini daha bir adamın dokunuşlarından tek başına kurtaramıyorsun." Duyduğum cümle tüm sinir hücrelerimi işleve sokarken elimdeki şişeyi büyük bir sinirle kaldırıp karşımdaki bedenin kafasına tüm gücümle geçirdim.

"Sen önce kendi dediklerinin farkına var. Sevdiğim var diye gezmeyi bilirken başkalarının altına yatmayı kendine huy edinmişsin." Kafasına geçirirken kurduğum cümle ile etraftaki sesler azalmış ve herkes fısıldaşarak başka şeyler derken elimi başka bir şişeye attım. Şişeyi kaldırıp tam kafasına indirecekken elimde hissettiğim başka bir elle bakışlarımı ona çevirdim. Deniz bana değil yerde kafasını tutan Kayra'ya bakıyordu. 

Özgür~Cinayetler/gxg-lesbianHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin