araba yolculuğu

91 16 19
                                    

Günler, haftalar çok hızlı geçmişti. Yaklaşık bir buçuk aydır Jungwon Jongseong'dan ders alıyordu ve bir düzene oturtmuşlardı dersleri. Jungwon'un matematiği gittikçe iyileşmeye başlarken aralarındaki ilişki de gün geçtikçe yoğunlaşıyordu; ancak ikisi de ilişkilerini öğretmen-öğrenci ilişkisinden bir üst basamağa taşıyamamıştı, en azından bu Jongseon için geçerliydi. Jungwon ise gün geçtikçe içindeki hislerini ona daha rahat bir şekilde anlatıyordu, Jaeyun'a bile artık okulda çok zaman ayıramamaya başlamıştı. Bu durumu Jaeyun farketse de birşey dememeye karar verdi.





"Haftaya yalnızca bu iki testi çözersen senin için yeterli olur."

Jungwon sen inanılmazsın..

Derslere başladıklarından beri gerçekten çok yol almış, büyük bir ilerleme kaydetmişti. Sürekli çözdüğü soruları ona gösteriyor, düzenli bir şekilde ders çalışıyordu.

"Sömestr tatili yaklaşıyor o zaman ders yapacak mıyız?"

Yaklaşık bir hafta sonra sömestr tatili geliyordu ve ilk dönem bitmiş olacaktı.

Sahi zaman ne kadar da hızlı geçmişti böyle?

Neredeyse biz tanışalı aylar olmuştu, su gibi akıp gitmişti günler. İlk derste Jungwon'u uyandırdığımı dün yaşamış gibiydim, bu minik çocuk bir dönem sonra mezun olacaktı. Yalnızca bir dönem. Bunu sömestr tatili yaklaştığında kendime hatırlatmak zorunda kalmıştım çünkü kendimi çok kaptırmış gibi hissediyordum.

"Haftada bir yaparız sömestrda, sende kendine bolca vakit ayırmış olursun ve ders çalışırsın."

"ugh, derslerden nefret ediyorum"

Kafasını masaya koymuştu oflayarak, perde yüzünden yarısı kapanmış pencereye baktığımda havanın tamamen karardığını gördüm. Gitme zamanım gelmişti, dışarıda da yağmur yağıyordu.

Kalkıp ceketimi aldığımda Jungwon da kafasını kaldırdı.

"Hava çok yağıyor, bu gece burda kal. Gitme."

Keşke kalbimde bu cesareti bulabilseydim, miniğim.

Jungwon çoktan burada kalamayacağımı biliyor olmalıydı ama yine de sormuştu bana.

"Pijama partisi için pijamalarımı getirmedim, özür dilerim. Bir dahakine hatırlat olur mu?"

Ayağa kalktığında beraber girişe doğru gittik ve bana kapıyı açtı.

Benim minik Jungwon'um artık matematik yapabiliyordu zorlanmadan, sene sonundaki sınavda zorlanmayacaktı ve istediği sonucu alacaktı; inanıyordum. Onu mutlu etmek istiyordum ve elimden gelen her şeyi yapıyordum. Biraz düşündüm de, ne ara ona bu kadar çok bağlanmıştım?

Kelimeleri birleştirmeye çalışsam da defterin üzerinde onu tam olarak niteleyebilecek bir tanım yapamazdım. Gördüğüm ilk anda simasından belliydi sanki, içimizdeki bir şeyler o an birbirine bağlanmıştı.

"Hava çok karanlık ve yağmur yağıyor, dikkatli git. İyi akşamlar!"

Ayakkabılarımı giydiğimde şemsiyemi alarak kalktım.

"Dikkatli olacağım teşekkür ederim, annen evde yokken telefona dalma sende bakalım. İyi akşamlar Jungwon"

Arkamdan el sallayıp kapıyı kapattığında artık atmosferine alıştığım apartmanın içinden çıktım yağan yağmura. Bu apartman da artık benim bir parçam olmuştu, bu bina benim için değerliydi.

Arabama bindiğimde kontağa anahtarı soktum ve çalıştırdım, yavaş yavaş gene yolu uzatarak evime gidecektim. Arkadan slow bir şarkı açıp yukarıdaki ışığı kapattım..

Yazdığım şiirleri görse ne derdi acaba?

İçimdeki hisleri asla bir parça kağıda sığdıramazdım, fiziksel olarak onun hayatında olabileceğim en iyi yerde olmak isterdim fakat ikimiz için de bu ulaşılamaz olurdu. Tanrım, keşke bir yolu olsaydı. Kafam karışıktı. Bunu hissetmiş olacak ki o da artık konuşurken, şaka yaparken ve benden iltifat alırken gözlerimin içine dikkatlice bakıp hareketlerimi sezmeye çalışıyordu.

Keşke hayatının bir parçası olabilme ihtimalim olsaydı.

Çalan şarkı beni daha da yoğun düşündürüyordu ve resmen ruhumu düşünceler üstünde kızartıyordu.

Ama bir karara ulaştım. Jungwon'un mutluluğu için her şeyi yapacaktım. Son günümüze kadar onunla olmalı ve onu yalnız bırakmamalıydım.

Yağmur daha sert yağmaya başlarken arabada çalan şarkıyı kapattım, sadece yağmuru dinlemek istiyordum.

Yağmur çok romantik değil miydi?

Evimin önüne geldiğimde arabamı park ettim ve şemsiyemi açmadan dışarıya çıktım, vücudumun bu soğuk yağmura ihtiyacı varmış gibi.

Belki vücudumun yoktu ama ruhumun vardı, ciğerlerime temiz havayı derin nefes alarak doldurduğumda yenilenmiş gibi; mutlu hissediyordum. Kapıyı açtım ve direkt banyonun yolunu tuttum.

Ruhumu soyduğum yağmur gerçekten de tüm üzüntümü almıştı.










2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin