bende anlayamamıştım

368 29 26
                                    

Lise sondu, 18 yaşına basmıştım. oldum olası her zaman okuldan nefret etmişimdir, canım çok sıkılıyordu. bir şekilde her zaman geçerli notlara sahip oluyordum fakat 9.sınıftan beri kendime 'okula gelecek bir neden' bulamamıştım, arkadaşım mezun olmuştu ve şimdi bu sene de ben mezun olacaktım. Okullar açılalı neredeyse bir ay oluyor.

Teneffüslerde boş boş yatıyorum, sırama uzanıyorum, hayal kuruyorum. insanlar içerisinde sakin bir kişiliğim vardır, nazik ve kibar davranırım. Tek arkadaşım mezun olduğu için, okulda sevdiğim bir insan kalmadı ve içimdeki hislerle dolup taşıyorum resmen. Annem sınav senemde kafamın boş şeylerle meşgul olmasını istemediği için bilgisayarımı aldı ve telefonuma bile ders çalışma saatlerinde el koyuyor. Evet, ben Yang Jungwon'um ve bu da benim lise anılarım~~

Bir yazar olsaydım ileride aynen böyle yazardım diye düşündü Jungwon. Her zaman yazı yazmayı sevmişti.

Fakat bu yazılar kimin ve ney içindi? Aslında tam bir konusu yoktu yazdıklarının. Bazen kendi hayatından yazardı, bazen güzel bulduğu şeyler hakkında. Ne kadar yazmayı sevse de basit şeyler hakkında asla yazamazdı, her zaman yazılarından bir şey taşırdı, kendi ruhundan bir şeyler katardı, kendi kalbini açardı yazılarında.

Belki de bu yüzdendir, kimseye göstermezdi yazdıklarını, utanma hissiydi içindeki. Aslında tam bir utanma da değil, fakat mahçup olma; ufak bir çekinme gibi.

...

Matematik dersinin bitmesine 5 dakika vardı, ardından bir teneffüs. İki ders edebiyattan sonra öğle arasına girecektik. O kadar sıkılıyordum ki. Sınıf arkadaşlarım güle oynaya sorular hakkında tartışırken ben sağ arka sırada defterime birşeyler karalıyordum.

Matematikten nefret ederim.

Sayılar beni boğuyor, ve de çok karmaşıklar. En sevdiğim ders aslında edebiyattı ama öğretmenimiz çok kabaydı, ve bu sene geçen hafta aniden emekli olmuştu ihtiyar adam. Sınıf olarak mutluyduk ondan kurtulduğumuz için.  Hiçbir zaman bizi doğru düzgün dinlemezdi, soru bile sormadan deftere yazdırıp çıkar giderdi ve sınavları da alakasız yerlerden sorardı, salak adam

Sonunda matematik dersi bittiğinde gözlerimi kapadım, beynim uyuşmuştu! Yeni edebiyat öğretmenimin nasıl biri olduğunu merak ediyordum doğrusu.

Tek isteğim biraz daha genç ve iletişim kurabilen biri olması. 

Jungwon kafasındaki düşünceleri susturduktan sonra kısa bir süre kestirmeye karar verdi, bir önceki gün akşam telefonunu aldığında uyumak yerine sabaha kadar video izlemişti ve ilk dersler de biyoloji olduğu için, biyolojici ruh hastasının tekiydi, doğru düzgün uykusunu alamamıştı. 

Bembeyaz, lezzetli ve olduğunca çekici duran bir beden, tüm vücudunu aktif hale geçirecek, boynundan ayak uçlarına kadar dökülen, tenini kırmızıya boyayan tatlı şarabın nahoş kokusu. 

Cennete miydi neydi jungwon? Çıplak bedenini sarmaya başlayan ellerin kendi derisine değmesi içini kıpır kıpır editor, beynini uyuşturuyor ve kasık bölgesinden aşağısını tamamen hissiz kılıyordu. 

"jungwon~" 

Tatlı kokular burnuna geliyordu, saçında dolaşan parmaklarını hissetti; kafa derisine değen her parmak ucu elektrikler çarpıtıyordu beyninde.

"Jungwon, uyanır mısın?" 

zihni gerçekliğe döndüğünde duyduğu kalın sesle beraber ani bir şekilde kafasını kaldırdığında karşısında daha önce görmediği birisini gördü. Tüm sınıf ona bakıyordu, aralarında kıkırdayanlar da vardı. Karşısındaki adam o uyurken yüzünü açmak için saçlarını kenara atmış olacak ki kafasını kaldırması ile beraber onun biraz geri çekilmesi bir olmuştı, şefkatli gözler önündeydi. 

2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin