Rüzgarlar

104 17 6
                                    

Yaklaşık beş dakika sonra kendimi sakinleştirebilmiştim; göz kapaklarım kapalıydı, huzurlu ve yavaş bir ritim ile nefes alıp veriyordum. Ağlamam durmuştu.

"Şuan nasıl hissediyorsun?"

Eli hala başımı okşuyordu, elindeki kitabı yere koymuştu ve beni izliyordu anlaşılan bir süredir; gözlerimi açtım ve duruşumu bozmadan konuştum.

"Huzurlu"

Ağzımdan çıkan kelime ile biraz kıkırdadığını gördüğümde hemen kafamı kaldırdım, ne dediğimi farkederek. Ben kalkınca elini kafamdan çekmişti.

"Yani sakinleşmiş"

Park Jongseong benim hakkımda ne düşünüyordu bilmiyordum ama beni böyle gördüğüne göre artık ne kadar zayıf ve dersler konusunda sorun yaşadığımı öğrenmiş olmuştu.

"Kötü hissetmediğin için sevindim."

Yan yana parkelere oturmuş duruyorduk, sırtımızı demirlere yaslamış bir şekilde; hafif bir rüzgar çıkmıştı.

"Jungwon sınavlarından sonra özel olarak konuşmak ister misin? Kendin hakkında, kaygıların hakkında ve duyguların hakkında. Seni uzun süredir gözlemliyorum, sınıftakiler olsun diğer öğrenciler olsun onlardan çok daha fazla özel olduğunu düşünüyorum ama sen kendini sınıfın en arkasına atmışsın ve kendini soyutlamışsın."

Kalbim pır pır uçuşuyordu!

Jongseong'un ağzından çıkanlar kulağıma gerçek gelmiyordu, benle konuşmak istemesini sanırım çok büyütmüştüm. Park Jongseong çok ilgili bir öğretmendi, ders esnasında her öğrenci ile iletişim kurmaya çalışırdı.

Yüzüne utanarak bakıyordum,duygularımı hiçbir zaman gizlemeyi başaramadığım için tam bir aptal olmalıydım.

"Konuşmak isterim. Şey bu çok ani oldu, ilk geldiğiniz ders doğru düzgün konuşamamıştım"

İstemsizce elim ağzıma gitmişti, biraz yüzümü kaçırdıktan sonra yüzüne baktım yeniden.

"Bir anda uyandığından konuşamaman gayet normal Jungwonie. Hastasın sanmıştım bu yüzden seni zorlamadım ama daha sonra yanıma gelseydin çok mutlu olurdum."

Onu üzmüş müydüm yani? Aslında bende bir öğretmen olsaydım ve şefkatle dersimde uyuyan öğrenciyle tanışmaya çalışsaydım bir de üstüne gayet iyi davrandığım öğrencim sonradan gelip özür dilemeseydi kendimi fazla çabalamış hissederdim.

"Gerçekten özür dilerim. Konuşmak istemezsin sanmıştım, ama bir daha derste uyumadım farkettin değil mi??"

Gene gülmüştü.

"Özür dilemen için ortada bir sebep yok ki! Jungwon daha çok özür dilemeye devam edersen sana daha çok ödev vereceğim"

Bana daha çok ödev verseydi akşamları dizi izlemeyip ödevlerini yapardım ~~

"Yaparım"

Gene güldü, istemeden çok mu absürt şeyler söylüyordum acaba? Bu noktadan sonra Jongseongdan değil kendimden utanmaya başlamıştım, salak kafam!

Hızlanmaya başlayan rüzgar saçlarımızı dağıtmaya başlamıştı, ben gözüme gelen saçları arkaya atarken o yalnızca hafif dalgalanan saçlarının ardından beni izliyordu.

"Rüzgar çok sert esmeye başladı, okulun mutfağına gidip çay alalım ve hasta olma. Gel"

Ayağa kalkıp elini bana uzatmıştı kalkmam için, saçları gerçekten çok güzel gözüküyordu ve yüzündeki gülümseme beni mutlu etmişti. Sanki sabah tüm kafamın içini boşaltıp öyle gelmiştim okula, içimde hiçbir kaygı kalmamıştı.

2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin