tesadüfe bak

173 25 17
                                    

"Bu yazarları ezberlemeniz gerekiyor, sınavda çok işinize yarayacaklar"

Lanet girsin o yazarlara, ikinci ders saatinde gözlerimi zor açık tutuyordum, başka bir ders olsa uyur giderdim ama şuan uyuyamazdım, uyumamam lazımdı; onun sesini her duyduğumda beynim daha da fazla uyuşuyor ve içimdeki uykuya dalma dürtüsü yoğunlaşıyordu.

"Hangi dönemlerde eser verdiklerine ve verdikleri eserlerin özelliklerine dikkat edin lütfen."

Park Jongseong tahtanın önünde elinde kalem ile beraber söylediği önemli şeyleri yazıyordu. Jungwon ise içinde kendi kendine verdiği savaş esnasında ayık kalmaya çalışıyordu, sabah neredeyse derse geç kalacaktı; ilk derste aklı bi karış havadaydı, sarhoş gibi yalnızca Jongseong'u izlemişti ve dinlemişti, onunla tekrardan göz göze gelmek veya konuşmak istiyordu ama dün olanlar yüzünden hala üzerinde olan utanma hissi kötü hissetmesine yol açmaktan başka bir şey yapmıyordu.

Jongseong tüm sınıfa tahtaya yazdıklarını defterlerine geçirmesi için vakit vermişti ve sınıfın içinde dolaşıyordu. Adım adım, yavaş yavaş sıraların yanından geçiyordu, bakıyordu kim ne yazmış, nasıl yazıyor.

Jungwon ise yalnızca onu izliyordu. Acaba dün yüzünden mi kırılmıştı öğretmeni Jongseong?

Düşünmeden edemiyordu, ilk ders sınıfa selam vererek girdiğinde bile gözleri buluşmamıştı; sanki bilerek bakmıyordu ona.

"Bak burada büyük harf ile başlaman gerekirken küçük harf kullanmışsın, düzeltir misin?"

Ah birazdan buraya gelecekti! Jungwon eline kalemini aldı ve tahtada yazanları defterine en güzel yazısı ile geçirmeye başladı, hızlı yazıyordu, yanına gelmeden bitirmek için.
Orta sıradaydı henüz, yavaş yavaş göz gezdirdi defterlere. Sağ taraftaki sıraların başındayken Jungwon'un son iki satırı kalmıştı yazmak için.

"Hocam, şuraya bir bakabilir misiniz diğerleri yazarken?"

AH, İKİ SIRA ÖNÜNDEYDİ JUNGWON'UN, ama sol başlardaki öğrencilerden birinin seslenmesi ile beraber geri döndü.

Hadi ama! Şaka yapıyor olmalısın.

Jongseong kızın sorusunu çözerken, Jungwon'un gözleri bir an olsun ondan ayrılmadı.

Belki de yeniden konuşma şansımız vardı ama sen onu mahvettin kaltak.

Ne kadar bir daha öyle bir şans için beklese de Jungwon, dersin sonuna kadar hiç bir şekilde Bay Park yeniden sıraları dolaşmamıştı, sadece tahtaya yeni şeyler yazmıştı ve kendi yerinde oturmuştu.

Belki bir daha dolaşır diye tahtaya yazdığı her şeyi en güzel yazımla deftere geçirmiştim, sanırım gerçekten de akşam ondan kaçtığım için bana kızgın.

Ve zil çaldı.

Jungwon'un gerçekten morali bozulmuştu, çok üzülmüştü, yani bir kere bile olsa göz göze gelebilirlerdi ama gelmemişlerdi? Üstelik defterindeki notları bile çok güzel tutmuştu. Uykusunun kaçmasından bahsetmeyelim bile, bu halde asla uyuyamazdı çünkü kalbi hızlı atıyordu, yanlış bir şey yapmış olamazdı.

Biraz düşündü; nasıl gözüküyordu? davranışları nasıldı, yüz ifadeleri, ses tonu, beden dili, yürüyüş hızı. Sanki normal gibiydi, ses tonunda öfke değil huzur hissetmişti, mutlu bir ses tonu hissetmişti. Davranışları, yüz ifadeleri ve beden dili dünkü gibiydi.

Ahh, düşünmekten bayılacaktı şuracıkta. Kafasını sıraya koydu, biraz dinlenmenin kimseye zararı olmazdı.

Üçüncü derse geçtiler, ders tarihti ve öğretmenleri gözleri bozuk orta yaşlarda bir kadındı, o yüzden Jungwon ders boyunca düşünceleri içinde uyukladı.

2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin