"Jay, niye böyle yapıyorsun?"İki gün. En son öpüştüğümüz günün üstünden iki gün geçmişti yalnızca. O kadar kısa bir süreydi ki birinin iki gecede bu kadar hızlı değişmesi için gerçekten kendi aklını kaybetmesi gerekiyordu.
Jongseong sabah ona baktığımda yoktu, normalde sabahları erken gelirdi, üçüncü derste sınıfa geldiğinde ve ders zamanı yüzüme bile bakmamıştı, teneffüste çay ocağına giderken peşine takılmıştım fakat arkasını bile dönmeden bana "sınıfına git" demişti.
Öğretmenlerin içinde sorunun ne olduğunu soramazdım bu yüzden sınıfa girmiştim, ikinci dersi için geldiğinde gene aynısını yapmıştı. Bu sefer çay ocağına girmeden yakalasam da, neden böyle yaptığını sorsam da "bir süre uzak duralım" cevabının benim için hiç bir mantıklı açıklaması yoktu.
Bu kadar kısa sürede sahiden ne olmuş olabilirdi? Dün dersi olmadığı için okulda olmaması normaldi, yalnızca yapılan dönem başı toplantısında arabasını dışarıda görmüştüm ama sonra yeniden çıkıp gitmişti ben onu göremeden.
Ne yapacağımı bilmiyordum bu yüzden ağlamamı bastırarak Jake'in sınıfına giderek onu aradım, sırasında uyuyordu. Elimle kolunu birkaç kere sarstığımda hemen uyandı ve suratımı gördüğünde şaşkınlıkla ayağa kalktı.
Ona anlatmam lazımdı, tek başıma bunun üstesinden gelemezdim.
Pencerelerin oraya baktığımda çok dolu olduğunu görmemle beraber kolundan tuttum ve soru sormasına zaman vermeyerek hemen merdivenlere çekerek terasa çıkardım.Terasa geçtiğimizde kimse bize bakmıyordu ve sesimizi duyamazdı.
"Ne oldu Jungwon? Artık anlatacak mısın bu halini?"
Sesim titriyordu.
"Anlatacağım şeyi kimse duymamalı, gerçekten önemli bir şey. Kimseye bu konu hakkında bir şey anlatmayacağına yemin et"
Ağlamama ramak kalmışken, Jaeyun da yanıma gömeldi ve yemin etti. Yüzü gerçekten çok endişeliydi; tüm dikkatini bana vermişti ve beni dinliyordu.
"Jongseong ile okulun başından bu yana konuşuyoruz ve yakınlaştık, ona farklı duygular beslediğimi farkettiğimde bunu söyledim ve beni kabul etti. O da beni seviyor, uzun süredir beraber çok yakınız fakat bugün; en son pazar günü tüm endişelerini dinledikten ve hepsinin güvencesini vermemden sonra bana olan tüm yumuşak ve sevgi dolu tavrını değiştirdi. Sabah gelmedi ve iki kere yanına gittiğimde beni iki kere kovdu. Jake açıklama bile yapmadı, bana yalnızca bir süre uzak duralım dedi. Gerçekten anlamıyorum, ne yapacağımı o kadar çok bilmiyorum ki kafayı yiyeceğim şu anda!"
Kendimi daha ikinci kelimeden salmıştım ve şuan hüngür hüngür ağlıyordum ellerimi yüzüme kapatıp.
"Ne? Ah Jungwon tavsiye vermede berbatımdır... Şşşh, ağlama. Sakinleşmen lazım önce. Ağlamanın sana hiçbir faydası dokunmayacak"
Jake elini sırtıma koyup bana daha da yaklaştığında, sesi bana nedense normaldekinden daha yumuşak gelmişti. Sanırım onu endişelendirmiş olmalıydım.. Hıçkırıklarımı dindirip gözlerimi sildim.
"En son davranışlarında olan bir değişiklik hissettin mi yoksa yalnızca bugün mü sana böyle davrandı?"
"Normaldi. Sürekli bana karşı mesafeli duruyordu ama pazar günü bu mesafeyi kapatmıştık. Cidden anlamıyorum, Jake biz pazar günü öpüştük bile."
Gözleri ve ağzı kocaman açılmıştı, normalde olsa gülerdim ama şuan gülemeyeceğim bir durumdaydık.
"Oha ciddi misin olum? Olamaz! Tanrım. Siz bayağı yakın olmalısınız o zaman. Okulda bu kadar beraber olmanızdan anlamalıydım."
"Evet çok yakındık. Ne yapacağım şimdi?"
Kafası karışmış bir şekilde bir süre düşündü.
"Oh.. En kötü senaryoyu düşünürsek, belki de okulda bunu farkeden öğretmenler oldu? Karne günü bile ortada yoktunuz. O yüzden okulda sana mesafeli davranıyor olabilir"
İmkansızdı. Gerçekten bir de bunla uğraşmak istemiyordum. Jay ile beraber okulda vakit geçirmemin neresi kötü olabilirdi? Tanrım, öpüşmemiştik veya sarılmamıştık bile okulda. Ama Jake haklı olabilirdi.
"Dün hatırlıyor musun, dönem başı toplantıları yapıldı. Orada konuşmuş olmalılar."
Tamam, şimdi en kötü senaryoyu düşünmeliyim. Tüm öğretmenler bizi fark etti, müdür karne günü ortada olmadığımız için sonradan ne yaptığımızı kameradan gördü, Jay'i bu yüzden toplantıda sorguladılar ve başı belaya girdi.
"Bekle, ya okuldan atılırsa?"
Hayır, bu olabilecek EN KÖTÜ senaryoydu.
"Okuldan atılması imkansız, kanıt lazım. Jongseong hoca çok akıllı bir insan, bence onu sorguya çektiklerinde herkese çok inandırıcı bir konuşma yaptı ve herkese sizi yanlış anladıklarını söyledi. Karne gününde nasıl davrandığını hatırlasana? Bizi gerçekten müdüre şikayet edecek sanmıştım."
Jake'in anlattıkları bana gerçekten inandırıcı gelmeye başlıyordu, haklı olabilirdi. Ders zillinin çalması ile ağzımdan bir küfür saydırırken ayağa kalktık.
Dersten kaçamazdık ikimiz de. Bir sonraki teneffüs gene buluşmak üzere ayrıldığımızda ders boyunca aklımda dönen şey bu sabah olanlardı.
*****
UFAK BİR YAZAR NOTU:
NORMALDE BUGUN İKİ BÖLÜM YAZIP ÖYLE ATACAKTIM, ama finale yalnızca iki veya üç bölüm kaldı. Bunu farkettiğimde oturdum düşündüm, acaba nasıl bitirsem diye. Ve tam belli olmamakla beraber kafamda ufak tefek şeyleri oluşturdum. YOLUN UCU YAKINDIR!ve kitap 1k okuma 200 oy olmuş gördüğümde çok şaşırdım 😭 teşekkür ederim, umarım severek okuyorsunuzdur 💓💞 atılan yorumlara cevap veriyorum o konuda rahat olabilirsiniz sohbet bile edebiliriz😭🤏🏻
attığım gece okuyan var ise iyi geceler, yoksa iyi günler kendinize iyi bakın💝💋💋💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2 (Jaywon)/Tamamlandı
Fanfictionhayat bazen size hiçbir şey mana etmeyebilir, ona da etmiyordu zaten. ama basit bir edebiyat öğretmenini gözünde çok büyütmüştü. (angst)