güzel olabilirdi

67 11 6
                                    

Sonraki günler benim için o kadar yorucu geçti ki, herşeyin bir anda bu kadar kötüye gidebileceğini düşünememiştim.

Hastalanmıştım, onun derslerinde başımı bile kaldıracak gücüm yoktu ve Jaeyun'u çok endişelendirmiştim. Öyle ki tek arkadaşım değil, annem de bende yaşanan bu büyük değişikliği ve durgunluğu farketmişti. Yüzüm asık ve ruhsuz bir şekilde eve geliyordum, yemekte kafamı kaldırmadan yiyordum ve telefonumu bile artık akşamları yatarken almıyordum. Bir hafta sonra Jay'den ders almayı bırakmak istediğimi söylediğimde annem kabul etmek zorunda kalmıştı.

Kendi başıma kaldığım o birkaç haftada düşündüm, belki ben o kadar yalnızdım ki senin iyi davranışlarına aşık olmuştum; belki de sana duyduğum sevgi ve saygıyı aşk sanmıştım.

Zaman geçtikçe Jaeyun beni hayata geri döndürdü, beraber dolaştık ve gezdik. Jay'i düşünmemeye başladıkça  kendimi iyileşmeye başlıyor gibi hissetmiştim. Fakat o bu süreçte benimle ne konuşmuştu, ne en son davranışı hakkında bir açıklama yapmıştı; ne de yüzüme bakmıştı.

Hal böyle olunca bana da düşünmeyi bırakmak kalmıştı işte. Derslerime odaklandım, yapılabilecek en iyi şey buydu benim durumumda bir insan için. İlk sınavlarımı atlatmıştım ve zaman çok hızlı geçmişti.




"Bence bu özeti bir yere geçir sen, elinde not bulundukça daha iyi çalışırsın."

Jake'in önüme uzattığı kağıdı aldım, tarihteki işlediğimiz üniteden özet çıkartmıştı. Bir deftere geçirmek daha mantıklı geldiğinden kitaplığıma uzandım, parmağımın iliştiği ilk defteri çıkardığımda; o açılan sayfanın yüzüme acımasızca gerçeği çarpması bir oldu.

Bu onun resmiydi, senenin başında çizdiğim resmi.

Duraksamamla beraber Jake o sayfayı kopardı.

"Ah... Bunu en iyisi bir yere saklayayım. Tam da sırasıydı..."

Ayağa kalkıp dolaplarımı açtı, sanırım çekmecelerimden birisinin içine koymuştu kağıdı, bana özet çıkartma fikrini verdiği için biraz suçlu hissettiğini davranışlarından anlayabiliyordum ama sorun değildi, suçu yoktu onun.

"Keşke yeniden konuşabilseydik."

Geri sandalyeye, karşıma oturdu ve kafamı ellerinin içine aldı.

"Jungwon. En son yaptığı şeyin üzerinden neredeyse üç ay geçti. Artık aranızda olan herşeyi unutmalısın. Senin için en iyisi bu tamam mı?"

"Ama unutmak kolay mı Jake? Düşünmemeye çalıştığım her zaman daha şiddetli bir şekilde anılarımız aklıma geliyor ve ne kadar kaçsam da içimdeki tamamlanılmamışlık hissi ile yanıp tutuşuyorum."

Son bir kez daha toplu sınavlara girecektik, ve ardından sene sonu sınavımız olacaktı. Lise gerçekten çok hızlı geçmişti.


















Bundan sonra okulda birkaç kere Jongseong ile göz göze gelsek de adımlarımı hızlandırdım ve uzaklaştım, derslerinde artık uyumasam da kafam sırada oluyordu. Bir kere bana soru sormaya çalışmıştı ve çok şaşırmıştım.

Tarihçiye sınav hakkında soru sormak için öğretmenler odasına gittiğimde Jay yanındaki kadın öğretmenle konuşmayı bırakmış ve selam vermişti bana. Ah.. Bu kadın yeni gelen matematikçiydi. Genç bir kadındı ve alt sınıflara giriyordu.

"Merhaba Jungwon, nasılsın? Görüşmeyeli uzun zaman oluyor."

Beklemediğim bir şekilde benle konuşması yüzünden afallamıştım ama belli etmedim.

"Merhaba, iyiyim. Siz nasılsınız?"

Elindeki kahve bardağını masaya koydu ve arkasındaki dolaba yaslandı.

"Gerçekten iyi misin? Buna çok sevindim. Dersler nasıl gidiyor?"

"Oh.. Derslerim iyi. Çalışıyorum."

"Anladım, güzelce çalış. Derste görüşürüz."

Ona kafa sallamamdan sonra yanındaki kadına geri dönmüştü ve odadan çıktım.











2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin