sarı uçurtma

132 23 3
                                    

Demek ki ben gitmeseydim benim yanıma gelecekti, selam falan verecekti ve kaçmasaydım o akşam Jaeyun ile de dolaylı olarak tanışmış olacaktım.

AH! Olasılıklar beni çok sinirlendiriyordu, o zaman kaçmamam gerektiğini bilseydim kaçmazdım, nereden bilecektim ki? Bir olay karşısında seçmemiz için onlarca seçenek vardır istediğimizi seçebiliriz, seçimimiz sonucunda iyi ve kötü şeyler başımıza gelebilir, hiçbir zaman ne olacağını bilemeyiz; sadece tahmin edebiliriz. Benim bu durumum da öyleydi. Aslında iyi tahmin ederim, mantıklı akıl yürütürüm fakat o an iç güdüsel olarak düşünmeden vücudum kaçmaya meğillenmişti ve bende kendimi durdurmamıştım. Bir dahakine biraz daha düşünmeliyim, Jaeyun ile de tanışırken düşünmeden atlamıştım; biraz çekingen bir insanımdır ama dediğim gibi o zaman da içgüdüsel olarak hareket etmiştim. Yani, Jaeyun konusunda yanlış hareket ettiğimi düşünmüyorum iyi ki de konuşmuşum. Kafamı dağıtmakta bayağı yardımı dokundu.

Yüzüme bastırdığım yastığı yerine koydum ve yatağımda oturur konuma geldim. Telefonumdan birkaç bildirim sesi gelmişti ama şuan hiç havamda değildim, büyük ihtimalle arkadaşlarım falan yazmıştı. O yüzden telefonumu cebimden çıkarıp yatağa bıraktım ve masama geçtim.

Edebiyat çözmek istiyordum, birkaç test çözüp yanlışlarımı Bay Park'a soracaktım ve bir kere daha konuşmuş olacaktık!

Benle ilgilenmemesi biraz üzülmeme neden olmuştu, yani tüm ders boyunca benle konuşsun demiyorum - istiyorsa konuşabilir ben dinlerim - ama benle de konuşsun benim de başımda dursun istiyorum. Çok mu şey istiyorum?

Şu ana kadarki en çok dersini dinlemek istediğim öğretmen oldu, ses tonu ve bakışları beni huzur ile dolduruyor, yani görüntüsü bile o kadar etkileyici ki. Özellikle yüzüne gözlük çok yakışıyor.

Yani demem o ki kimin öğretmeni böyle olsa biraz daha fazla ilgi isterdi bence, bu stresli senede beni mutlu edecek tek kişi o gibi.

"Jungwon gelir misin?"

Annem sesleniyordu.

Kalemimi test kitabının arasında bırakıp odamdan annemin sesinin geldiği yöne doğru yürüdüm.

Annem kapının önünde Jaeyun ile beraber duruyordu, Jaeyun'un yüzünde kocaman bir gülümseme vardı.

"Selam Jungwon"

Annem bana gülümseyerek - elinde bir kap bulunuyordu - baktı ve arkadaşımı içeri davet etti.

"Arkadaşından bana daha önce bahsetmemiştin Jungwon, sana brownie getirmiş"

Jaeyun yanıma gelirken annemin elindeki kaptaki kekleri gördüm.

"Merhaba Jaeyun, anne Jaeyun yurt dışında yaşamış bu sene buraya gelmiş biz de yeni tanıştık"

"Ahh bunu duyduğuma çok sevindim, annen de zahmet etmeseydi çocuğum. Nereden gelmiştin?"

"Teyze ben Avustralya'da yaşadım altı sene. Jungwon ile okul çıkışı yürüyorduk annem bizi görmüş eve çıktığımda yeni yaptığı brownielerden verdi beraber yememiz için umarım sizi rahatsız etmiyorumdur"

"Ne demek çocuğum? Ben size yanında meyve suyu ile katar getiririm şimdi kendi evinde gibi hisset. Eviniz nerede?"

"xxxz marketi varya, onun hemen sağındaki sarı bina, taşınalı çok olmadı ama inanın Jungwon ve bir iki arkadaş dışında tanıdığım kimse yok buraya çok yabancıyız"

Annem ile Jaeyun bayağı sohbete dalmışlardı ayak üstü. Bu yüzden annemin elindeki kabı alıp mutfağa bıraktım.

"Annen ne iş yapıyor canım?"

2 (Jaywon)/TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin