"21"

3K 185 21
                                    

Sabah gözümü açtığımda gece  Ömer abinin yattığı koltukta ben yatıyordum ve hastamız ortalarda yoktu. Etrafıma baktığımda dün gecenin aksine daha derli topluydu. Bakışlarım mutfağa doğru kaydığında ufak çaplı bir şok yaşadım. Ömer abi yemek yapıyordu.  Daha doğrusu Ömer abi yemekler ile savaşıyordu."Ömer abi ne yapıyorsun?" Dedim hayretler içerisinde kalarak ve ayaklanıp yanına gittim "Erken uyandım. Acıkınca yemek için bir şeyler hazırlamak istedim ama... Görüyorsun işte" gülmemek için dudağımın kenarını ısırdım. "Bırak ben hazırlarım" dedim ve etraftaki çöpleri toplamaya başladım "Yok sen yapma. Yani sen göster ben yaparım." Dedi. Bu adam dün gece 40 derece ateş ile yanıyordu. Bu halleri de neyin nesiydi böyle? "Sen dün gece cayır cayır yanıyordun. Şimdi ne bu enerci?" Dedim "Doktorum sağolsun" dedi kinayeyle "1 gecede ayaklandırdı beni" ama aynı anda genizinden gelen hapşırıĝı önleyemedi ve hapşırdı. "Doktorun kim ise ona söyle. Sen daha iyileşmemişsin" dedim gülerek "İyiyim ben işe gideceğim zaten" işe mi?"Ömer abi. Olmaz. Hastasın. Böyle gidersen müşterilere ayıp olur" Bu ne saçma bir bahaneydi be? Aklım sende kalacak. Gözümün önünde dur desen olmaz mı? Olmaz "Hasta gitmek olmaz mı diyorsun?" Başımı salladım "Ama bugün gitmem lazım yabancı ülkeden mal getirecekler. Üstelik çırak ta hasta. Hay Allah." Nolur benide al yanına. "Günaydınnnn" diyen Hilalin sesini duyunca arkamı döndüm ve tüm kadronun uyandığını gördüm

Kısa bir süre sonra Hilal ile beraber kahvaltı hazırlamıştık. Melis yine yardım etmiyordu ve ben şimdi Yeşim teyzenin isyanlarını daha iyi anlıyordum. Hilal ile mutfakta iken dün gece benim nasıl Ömer abinin omuzunda uyuya kaldığımı sormuştum ve o da filmi izlemediğim için uykuya daldığımı Ömer abininde rahatımı bozmamak için hareket etmediğini söylemişti Rahatımı bozmamak için Peki niye? "Ömer sen bu halinle nasıl gidecen işe kardeşim" dedi Fırat abi. "Hayır yabancı dilimiz olsa gider biz çalışırız yerine ama" diye devam etti "Burada yabancı dil bilen sadece Nazlı ile Ömer" dedi abim "E Nazlı gitsin seninle hem iyi olucak hastanın doktor ayağına gelir derler lafını yerine getirmiş olursunuz" goolll. Gözümün önünde olucaktı. Ve bu sayede aklım onda kalmayacaktı.

Saat 9 olunca Ömer abi ile onların kuyumcusunun önüne gelmiştik. Sel su hasta olmasına rağmen dik duruşu asla bozulmuyor ve çatık kaşları adete hepinizden nefret ediyorum diyordu. Ben ise siyah bir pantolon ve haki yeşili saten bir gömlek üzerine de siyah bir trenç giyip gelmiştim. Ayağımda işe topuklu ayakkabı vardı. Ömer abinin kuyumcusu her sınıfa hitab ettiği için ciddi giyinmiştim. Sırtımda ise kombinime asla uymayan bir sırt çantası vardı ve içi Ömer abinin ilaçları ile doluydu. Lanet olsun meslek aşkıma. "Yine giymişsin o topukluları. Bagajda yedek yok haberin olsun" dedi düğün gecesine imana bulunarak "AMAN abii koca kuyumcu açmışsın. Bana bir spor ayakkabı alırsın dimii" Yüzünde tarif edemediğim bir gülümseme oluştu "Sen iste. Her zaman" dedi ve kuyumcunun kilidini açtı "Bismillahi rahmanirrahim" dedi ve içeri girdik. "Saat 10da sana söylediğim yabancı ülkeden gelecekler. Onlar gelene kadar keyfine bak." Dedi

Saat 10 olmuştu ve ben keyfine bak dediği için aşırı pis bulduğum dükkanı silip süpürmüştüm. İlaçlarını verip ateşini de kontrol ediyorrduk o ise mahçup bir ifade ile beni izlemişti hatta bazı anlarda gözüm ona kayınca tebessüm ettiğini bile görmüştüm. Ve evet ayaklarım çoktan zonklamaya başlamıştı. Ömer abi  ise ortalarda yoktu. Beni kilolara mücevherin arasında yalnız bırakmıştı.

Çok kısa bir süre sonra elinde 2 çay ve bir poşet ile geri geldi "Al" dedi gözüme bakmadan. Önce çayı sonra elindeki poşeti verdi. Poşeti açtığımda ise gördüğün bir çift spor ayakkabıdan başka bir şey değildi.


Sen beni hiç görmedin/Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin