"11"

3.1K 135 1
                                    

2 ay sonra

Bilinmeyen ile 2 aydır konuşuyorduk. Ve ben hala Ömer abi mi yoksa Fırat abi mi çözememiştim. Ona  çok alışmıştım. Her sabah onun mesajları ile uyanıp tekrar onun mesajları ile günü bitiriyordum. Üstelik bir kaç defa yine kendini bana göstermeden yanıma da gelmişti. Artık onu bulmak istiyordum. İlk defa hissettiğim bu duygu hoşlantı mıydı bilmiyorum ama kim olduğunu bilmediğim birinden hoşlanıyordum. Hele o kokusu... 4 kez gelmişti yanıma ve her defasında kokusunu zihnime kazımıştım.

Bugün çok yoğundum. Önce rutin olarak bütün evi temizledim ardından duşa girdim ve Ömer abinin dükkanının yolunu tuttum. Akşama köyde düğün vardı. Bizim yaylada topluca orada olucaktı.

Bunları giyip evden çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bunları giyip evden çıktım. Hava çok soğuktu. Titriyordum resmen. Keşke bir bere alsaydım diye geçirdim aklımdan ama ne fayda yolu yarılamıştım. Otobüse binip 10 dakikalık mesafede olan Ömer abinin kuyumcu dükkanının önüne geldim. Ömer abinin dışında 3 müşteri vardı. İçeri girdim ve kapıyı kapattım. Dönüp kimin geldiğine bile bakmadı. Ciddi bir işi vardı anlaşılan. Sonra dönüp müşterilere baktım. 2 kadın hararetle kavga ederken ortada kalan adam Ömer abiye yardım et dercesine bakıyordu. "Duğun benum duğunum. Ben seçeçeĝum dedum ula" dedi diğerine göre daha genç olan kadın "Pafulim anlamaymisun senin isteduğun çok incedur olmaaaz" dedi yaşı daha büyük olan kadın. Yine tutamadım o çenemi "Peki 2 takımı da alsanız. Yani bir ince takım günlük takmak için birde hanımefendinin daha abartı olan takımını özel günler için" O an tüm gözler bana döndü ama benim dikkatimi çeken şey Ömer abinin bana "Hayırdır" dercesine göz kırması olmuştu. Başımı salladım ve 2 kadının arasına girdim "Kiz doğri dedu. Ikisinide alayruk" dedi kadın. Ömer abi fiyatı söyleyip 2 takımı paketledi ve müşteriler dükkandan çıktı.

Sonunda bakışları bana döndü "Ne yapsak seni kuyumcu olarak mı transfer etsek?" Eğlendiği her hareketinden belli oluyordu. Ta ki vücüdumu detaylıca süzene kadar "Aralık ayında" dedi üstüne basa basa "Karadenizde" kaşlarını çattı "Ne kafada bi bere ne ayakta çizme. Ula bi yağmur bastırsa zatürre olursun bu kılıkla" Ne atarlandı arkadaş "Ne varimiş ula kılığımda" dedim anlamamazlıktan gelerek "Hasta olacasun ula sen zaten narinsin." Tezgahın arkasından çıktı ve elimi tuttu beni kaloriferin olduğu duvara doğru çekiştirdi ve kalorifer peteklerine yasladı "Bekle burada geliyorum" şivesi kaybolduğuna göre sakinleşmişti. Saman aleviydi onun siniri bilirdim.

Kısa bir süre sonra elinde 2 sıcak çay ile geldi. "Buruşturma yüzünü hemen çayı görünce" Ben yüzümü mü buruşturdum? "Hı" diye bir ses çıktı ağzımdan "Çayı görür görmez yüzünü buruşturdun Nazlı onu diyorum" "Haa" Ben nece konuşuyordum Allah aşkına?  Elime çayı tutuşturup karşıma oturdu. Hava soğuk olduğu için dükkana gelen giden yoktu anlaşılan "Ee hangi rüzgar attı seni burâya" Gülümsedim "Düğün rüzgarı" kaşlarını çattı "Necmiyeyle İsmailin düğünü bugün müydü ya?" Başımı salladım "Anne işte biliyorsun. Bir yarım altın al gel dedi" O da benim gibi başını salladı. Be kadar akıcı bir sohbet. Gözlerim yaşardı. "Sizde geleceksiniz değil mi?" geleceklerini biliyordum tabiki ama konuşacak laf bulamıyorum. Oysa bilinmeyen ile her gece konuşacak bir şeyler buluyorduk.

Kısa bir süre sonra dükkandan cebimde bir tam altın ile çıktım ve eve döndüm. Sade mint yeşili bir elbise giyecektim. Fazla süslenemiyordum da. Abim izin vermiyordu. O yüzden kendimi yatağa atıp uykuya daldım. 2 saat sonra kalkıp hazırlanacaktım.

Sen beni hiç görmedin/Ara VerildiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin