Bade beni şaşırtmıştı. Polise gideceğini düşünmemiştim ama o bunu yapmıştı. Güldüm. Cidden yapmıştı. Polise gitti diye ona kızgın değildim tam aksine bu hoşuma gitmişti.
Kendine güvenmeli ve hiç bir şeyden korkmamalıydı.
Zaten o aptal polis beni bulamazdı. Sadece o değil hiç bir polis beni bulabilecek kadar zeki değildi. Gözlerinin önünde ki gerçeği göremeyecek kadar körlerdi.
Bade karakoldan çıkıp eve giderken bende onu takip ettim ama bu sefer onu takip etme amacım başkaydı. O şerefsiz mafya bozuntusu Bade’yi biliyordu. Ne kadar itiraf etmek istemesem bile korkuyordum. Bade’ye bir şey olursa bu dünyayı içindekiler ile beraber yakardım. Ona bir şey olma düşüncesi bile sanki kalbimi ateşlere atıyordu.
Mafya bozuntusunu ortadan kaldırmalıydım ama Bade’yi yalnız bırakamazdım. Bu sefer ciddi anlamda duvara toslamıştım.
Bade’yi nasıl öğrendiği ise tam bir muammaydı. Yıllardır yanında olduğum Bade bile kim olduğumu, onu ne kadar sevdiğimi bilmiyordu ama o aptal mafya hemen öğrenmişti.
Bade durağa geldiğinde otobüs kalkmak üzereydi. Son anda yetişmişti. Etrafına bakmadan çabucak otobüse bindi. Şimdi otobüse binsem beni görebilirdi ama başka şansım yoktu.
Giydiğim hırkanın kapüşonunu kafama geçirip cebimden çıkardığım maskeyi taktım. Şimdi görünen tek yer gözlerimdi ama onlarda lensti. Hızlıca otobüse binip onu görebileceğim bir yerde durdum.
En arkanın bir önünde oturuyordu. Yanında orta yaşlı bir kadın vardı. Gözleri camdaydı. Sanki kendi dünyasına çekilmiş gibiydi. Bu hali hem içimi acıtırken hem öfke ile gözlerimi kapatmama neden oldu. Neden bu kadar dalgındı? Etrafında olup biten şeylerden bi haberdi. O akıp giden yolu izlerken bende onu izlemeye devam ettim. Her şeye rağmen çok güzeldi.
Gülerken çok çok güzeldi, kızgınken çok güzeldi. Üzgün olmasından nefret etsem de o zaman bile güzeldi.
Belki benimle tanışmasa çok farklı bir hayatı olabilirdi. Etrafında olup bitenlerden haberi olmadan sürekli gülebilirdi. O güzel gülüşü ile insanları büyüleyebilirdi. Benim bu hayatta başıma gelen en güzel şeydi onunla tanışmak. Onun ise bu hayatta başına gelen en kötü şeydi benimle tanışmak.
Bu gerçek kabul etmesem de kalbimi acıttı.
Normal biri olsaydım yanında oturabilirdim. Onunla konuşur o güzel gülümsemesini doya doya izleyebilirim.
Eğer ailem bizi terk etmemiş olsaydı olduğum kişiden farklı olabilir miydim? Ya da abim olacak adam bana verdiği sözü tutsaydı insanlara güvenebilir mıydım?
Yada kaldığım yetimhanede ki o çocuklar sırf canları sıkıldığı için beni dövmeselerdi... Bunların cevabını hiç bir zaman bilemeyecektim. Bunlar kafamda hep soru işareti olarak kalacaktı çünkü bunların hepsi olmuştu ve biz geçmişi geri alamıyorduk. Yaşadıklarım beni olduğum kişiye çevirmişti veya ben öyle olmayı seçmiştim.
Dağınık saçları yüzünün iki tarafından aşağı dökülürken peri kızları gibiydi. Hatta onlardan bile güzeldi. Bakışlarını yoldan ayırmaya başladığında mecburi bir şekilde bende önüme döndüm. Yüzümde maske olsa bile yıllardır gördüğü birini tanıyabilirdi. Gerçi tanıdığı kişi arkadaşı olurdu, ben değil.
Onun ineceği durağa geldiğimizde ondan önce inip yürümeye başladım. Adımlarımı bilerek kısa tutuyordum. Onun adım sesleri ise hemen arkamdaydı. Nedensizce bu durum hoşuma gitti. İlk defa onun arkasında değil önünde yürüyordum. Belki bir gün yanında da yürüyebilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSE MASUM DEĞİL (Tamamlandı)
Romance⚡Tamamlandı⚡ Psikopat bir aşığın kanlı hikayesi