Gözümün önünde sürekli aynı sahne dönerken gözümden akan yaşlar durmak bilmiyordu.
Kollarımdan tutan adam hareket etmeme izin vermezken bağırışlarım beni bile rahatsız ediyordu. Neden böyle gitmişti?
"O senin kardeşindi, neden kurtarmadın?"
Kurtulması lazımdı.
"O bir canavardı Bade. Onun için yapabileceğimiz hiç bir şey yok."
Nasıl bu kadar ketum olabiliyordu? Benim canımdan can gidiyormuş gibi acırken o nasıl bu kadar duygusuzdu?
Ağlamaya devam ettim. Binadan yükselen alevler gerçeği yüzüme vururken ne için ağladığımı, ne için acı çektiğimi bile bilmiyordum.
Ne zaman geldiklerini bilmediğim itfaiye ekibi yangını söndürmeye başladığında olduğum yere çöktüm.
°°°
Saatler sonra alevler durmuştu. İki itfaiye eri taşıdıkları sedye ile beraber yanımızdan geçip gittiklerinde bende ayağa kalktım. Beynim artık işlevini kaybetmiş gibi hissediyordum.
"İfadeni almamız lazım Bade, iyi misin?"
Kafamı aşağı yukarı salladım. İyi miydim bilmiyordum ama her şeyin bir an önce bitmesini istiyordum.
Oğuzhan'ın yönlendirmesi ile polis arabasına binip kafamı koltuğa yasladım. Sanki ruhum bedenimden ayrılmış gibi hissediyordum. Aylardır kurtulmak için dua ettiğim canavardan kurtulmuştum ama mutlu değildim. Acı çekiyordum.
Kaybettiğim Erzen'miydi yoksa canavar mıydı bilmiyordum. Tek bildiğim kardeşim gibi gördüğüm biri artık yoktu.
Karakola geldiğimizde Oğuzhan önüme bir bardak su koyup karşıma oturdu.
"İyi misin?"
O nasıl bu kadar iyiydi? Her şey o kadar anlamsız ve saçma geliyordu ki nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Sanki daha dakikalar önce bağıra çağıra ağlayan ben değilmişim gibi sakindim. Bomboş hissediyordum.
"İyiyim." Dedim. "Ne sormak istiyorsan sorabilirsin."
"Erzen Kaya hakkında ne biliyorsun?"
Pek bir şey bilmediğimi daha saatler önce öğrenmiştim ama yine de bildiğim her şeyi anlattım. Ben kelimeleri tüketene kadar öylece dinledi beni. Ne o kardeşi hakkında bir şey biliyordu ne de ben arkadaşım hakkında.
Her şey o kadar saçmaydı ki bu sinirlerimi bozuyordu.
Sonunda sustuğumda "anladım" dedi. "Bundan gerisi bizde sen artık evine gidebilirsin."
Tek kelime etmeden ayağa kalktım. Buraya bir önceki gelişimi hatırladım. Onun şikâyet etmek için gelmiştim. Şimdi ise onun hakkında son defa bildiklerimi anlatmıştım.
5 AY SONRA
Telefonumda en sevdiğim şarkı çalarken önümde yine bitiremediğim, yarım kalan kitaplarımdan biri vardı.
Hava güneşliydi. Kayalara çarpan deniz dalgaları, insanın içini bile ısıtan güneş ve çocukların mutlu kahkahaları.
Her şey yolundaydı. Hayatım eskisi gibi değildi çünkü ben eskisi gibi değildim. Yaşadığımız şeyler değişmemize neden olmuştu. Gizem yurt dışına gitmişti. En son ki konuşmamızda eskiye nazaran daha iyiydi.
Serdar o da iyi olsa da artık eşi neşesi yoktu. Hiçbirimizin yoktu ama yine de yaşıyorduk. Adnan babasının yanında işe başlamıştı. Sanki hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu.
Erzen'i hiç biri sormamıştı bende söylememiştim. Onlara göre Erzen her şeyi arkasında bırakıp kaçmıştı. Belki anlatmam gerekirdi onlara ama yapamamıştım.
Erzen içimde hep kapanmayan bir yara olarak kalacaktı.
Oğuzhan komiserle o günden sonra bir daha görüşmemiştik. O gün eve gittiğimde abimle ciddi bir konuşma yapmıştık çünkü kaçırıldığım için çok korkmuşlar ama polisler dışarı çıkmalarına izin vermediği için daha da delirmişlerdi.
"Artık yeter." Demişti abim. Onu ilk defa bu kadar sinirli görmüştüm. "Kendi başına yaşamaktan vazgeç. Bir derdin varsa gel bize anlat kaçma, tek başına savaşma. Ya sana bir şey olsaydı?"
Gözlerinde gördüğüm korku ve endişe saatlerce ağlamama neden olmuştu.
Çok acı çekmiştik ama her geçen bu acı azalmıştı. Belki ilerde daha büyük acılar çekecektik bilmiyordum ama her şeye rağmen yaşamaya devam edecektik.
Yine de bildiğim tek bir şey vardı. Kimse beni Erzen gibi sevmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSE MASUM DEĞİL (Tamamlandı)
Romance⚡Tamamlandı⚡ Psikopat bir aşığın kanlı hikayesi