Yıldırım, İdil ile olan araba yolculuğunun aralarındaki gerginliği bir nebze de olsun dağıtabileceğini düşünerek konuşmaya başlamıştı, böylece uzun yol ikisi içinde daha çekilebilir hale gelmiş olacaktı.
"Kaç yaşındasın?" diye sordu birden aklına gelen bir soruydu bu.
İdil yola odakladığı bakışlarını ilk başta anlamamış gibi Yıldırım'a çevirdi. Onunla ya da herhangi birisi ile konuşacak hali olmasa bile güçlükle yutkundu. Yola çıktıklarından beri hesap kitap işleri ile uğraştığından aklı ve enerjisi iyice tükenmişti.
"24 yaşındayım," dedi ve sustu bu konuşmayı bir diyaloğa çevirme isteği yoktu içinde. Üstelik onu kaçıran adam ile ilgili hiçbir şey de umurunda değildi.
"Bende 30 yaşındayım," dedi Yıldırım da, aslında çok gereksiz bir cümle kurduğunun farkındaydı, İdil'in onunla konuşmak değil varlığına bile tahammülü olmadığını çok iyi biliyordu.
Kısa diyologlarının ardından araba tekrar sessizliğe bürünmek üzereyken Yıldırım pes etmedi ve İdil'e göz ucuyla bakarak derin bir nefes aldı.
"Kitap okumayı seviyorsun." Dedi soru olmayan bir ses tonuyla. Uzun zamandır onu gözlemlediğinden ilgi alanının çok büyük bir kısmının edebiyat olduğunu biliyordu. Kızı kaçırdıkları gün bile kız kitapçıda kitap seçiyordu.
"Evet," dedi İdil de. Bunu nereden biliyorsun diye sormasına gerek yoktu.
"Tabi sen beni takip ettiğinden bunu bilmen kadar doğal bir şey de yok," dedi onu iğnelemek için hazır bir fırsat geçmişken bunu kaçırmak istememişti.
"Evet," dedi Yıldıırm da sesinde hafif bir tebessüm vardı.
Kızın her şeye rağmen bu dik ve inatçı tavrı hoşuna gidiyordu. Kız gerçekten çok güçlü bir karaktere sahipti ve bunu takdir ediyordu.
"En son aldığın kitaplar çok güzeldi, okumuştum," dedi ve kızdan bir tepki bekledi. Biliyordu ki ne kadar kızgın olursa olsun kitaplarla ilgili bir konuda tepkisiz kalmayacaktı.
"Evet, bende okudum onları," dedi İdil de. Kitaplar aklına geldiğinde sakinleşmiş, dinlenebileceği bir durak bulmuş gibi sevinmişti. Bu durum sesine de yansımış oalcaktı ki Yıldırım aralanan kapıyı daha çok açmaya niyetlenmiş, konuşmayı derinleştirmek için bir hamle daha yapmıştı.
"Genelde ne tür kitaplar okursun?" diye sormuştu. Kız ile ortak noktası kitaplar olduğundan aklına konuşacak başka bir konu gelmiyordu.
"Dünya klasikleri genelde," diye mırıldandı İdil, bir yandan da olabildiğince çabuk evine gitmek, bundan sonrasında nasıl bir yol izleyeceğine karar vermek istiyordu.
İşsizdi ve parası yoktu. Zorlukla sahip olduğu birkaç parça şey de elinden giderse ne yapacağını bilmiyordu.
Yetimhanede büyümüştü, üniversiteyi bile ne zorluklarla kazanmış devletin verdiği burs sayesinde zar zor bile olsa okulunu bitirmiş biriktirdiği üç kuruş parayla da kendine yetecek bir düzen kurmuştu. Fakat tüm planı yeni başlayacağı iş üzerine kuruluydu. Başka birikmiş parası yoktu ve çalışmadığı sürece geçinmesi mümkün değildi.
Düşüncelerini Yıldırım'ın sesi böldüğünde ağlamaklı gözlerle bakışlarını ona çevirdi.
Belli etmek istemese de tükenmişti.
Yıldırım ise kızın içinde bulunduğu durumu o belli etmemeye çalışsa da anlıyordu. Bu nedenle de vicdanına çöreklenen suçluluk hissi bir türlü dağılmıyordu. Bir kelime söylemek ve tüm olanları geri almak, kızda yarattığı tüm acıları silip atmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAVEYLA
Action24 yaşında, zorluklarla tutunduğu ve uğruna mücadeleler verdiği hayata sonunda sımsıkı tutunmuştu. Yeni başladığı bir işi, kendi zevkine göre düzenlediği küçük ama sıcak bir yuvası olmuştu... Şimdi derin bir nefes alıp hayatın tadını çıkarmalıydı...