Selamlar. Nasılsınız?
Finale doğru gidiyoruz... Güzel bir bölüm sizi bekler.
İyi okumalar.
-
Hande:
''Bu nasıl?'' Elimde bir parça mini beyaz bir elbiseyle soyunma kabininin önünde dikiliyordum. ''Güzel mi?''
''Bunu mu giyeceksin mezuniyette Hande?''
''Ne var Zehra? Cübbenin içine çok yakışıyor.'' Kaşlarının çatıldığını görünce bıkkınlıkla iç çektim. İnanılmazdı ya. ''Pes. Bunun da kıskançlığı olmaz.''
''Ne kıskançlığı Hande?'' Yanıma yaklaşıp elimden aldı elbiseyi. Üzerime doğru tuttu. ''Bu sana gitmez ki.''
''Üzerime yakıştırmadığın bir elbiseye göre fazla sinirlisin.''
''Sinirli değilim.'' Gülümsedi birden. Pis bir gülümsemeydi bu. Alt dudağını ısırdığını görünce şaşkınlıkla havalandı kaşlarım. Derdi neydi? ''Bunun bir küçüğü olur sana.''
''Hayır bu bedeni giydiğimi biliyorsun.'' Elinden çekip aldım elbiseyi. Kabinin perdesini açıp içeriye girdim. ''İçinde nefes alamayayım mı istiyorsun?'' Kapattım perdeyi. ''Kabini tut Zehra.''
''Bu aralar biraz zayıfladın daha küçüğü olur diye düşünmüştüm.'' Gülümsüyordu. ''Gardiyanın olurum merak etme.''
''Diyorum ki biz tercih yaptıktan sonra üniversitelerimiz açıklanana kadar bizim yazlığa mı gitsek?'' Üzerimi çıkartıyordum o sırada. ''Bizimkiler şimdiden çok güzel bir dağ evi kiraladılar önümüzdeki yaz için. Fotoğraflarını gördüm efsane bir yere benziyordu...''
''Tek başımıza mı?'' Kıkırdamaya başladı birden. Göz devirdim bu tepkisine karşı. ''İnandın mı bizi tek yollayacaklarına? Hele Cansu ikimizi öğrenmişken...'' Gülüyordu hala..
''Ablandan korkmuyorum.'' Sırıttım kendi kendime. ''Ayrıca o sıralar ikimiz de 18 yaşımıza girmiş olacağız çoktan. Kimseyi dinlemem ben haberin olsun. Basar gideriz.''
''Aynen sonra da annem bassın bana. Hande bizim evde o işler öyle yürümüyor.''
''Yürütürüm ben. Baldızımla aram iyi çok şükür. Ben onu ikna ederim hem bilmiyor mu beni çok sevdiğini... sana kıyamaz o bırakır sevgilisine. Annen de gelinci gelinini kırmaz...'' Cevap vermedi. Ses kesilmişti cevap vermesini bekledim. Bir süre daha bekledikten sonra aklıma gelenle aynadaki görüntüme kilitlendim. ''Zehra yoksa annen bilmiyor mu?''
''Hayır.''
''İnanamıyorum sana.''
''Fırsat olmadı.''
''Koskoca 4 ay boyunca fırsatın olmadı yani.''
''Sen giyinmedin mi hala?''
''Cevap verecek misin bana?''
''Kavga mı edeceğiz?''
''Gerekirse evet!'' Sesimin bir tık yükselmesiyle hızla açılmıştı perde. Anlık panikle üstüme yarım yamalak geçirdiğim elbiseyi siper ederken aynadan Zehra'nın girdiğini görüp derin bir iç çektim. Hızla perdeyi kapatıp yanıma geldi, sarıldı bana arkadan. ''İşim bitse seslenirdim Zehra!''
''Bir beden küçük istedim çünkü kalçalarını göstersin istedim...'' Dudaklarını gömmüştü açık omzuma. Elleri göbeğimi okşuyordu. Dudaklarını kaldırmadan konuşuyordu. ''Kalçaların çok güzel.''
''Konuyu saptırma.'' Öpmeye başladı omzumu. Sık sık ve ıslak ıslak öpüyordu. ''Saptırma öpme...''
''Fermuarını çekeyim.'' Elbisemin kalan kısmını hızla geçirmişti. Ani hareketiyle irkildim yerimde. Ellerini kalçama götürdü ve fermuarımı tuttu, yavaşça yukarıya çekmeye başladı. O sırada aynadan gözlerime bakıyordu. ''Çok güzel oluyor sana...'' Keskindi bakışları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI #HanZeh gxg
Teen FictionHande Baladın kendine güvenen, karizmatik ve kendini beğenmiş biri. Başkalarının sürekli yanlarında olmayı arzuladığı bir kız. Zehra Güneş sakin, sevgi dolu, her zaman etrafındakileri düşünen ve ne istediğinden emin olmayan hırslı bir kız. Voleybol...