umarım bu bölümün bildirimi gelmiştir yoksa kafayı sıyıracağım. 😺
başlayalım. 🤌🏼
•
Gömleğimin yakasını düzeltirken yatakta uzanarak bana bakan adama aynadan bir bakış attım. "Bugün işe gitmeyecek misin?"
Ona yakınken beynim işlevini yerine getirmese de uzaklaştıkça aklım başıma geliyordu. Dün yaşadıklarımız.. Hiçbir şey için pişman değildim.
"Gitmeyeceğim."
Kravatı yakama orantıladığımda biraz daha sıktım. "Eğer iyi hissetmiyorsan hastaneye gidelim?" Soru sorarken ona dönerek kalçamı masaya yaslamıştım.
Bana yorgunlukla bakıp başını iki yana salladı. "Dersine geç kalacaksın."
"Gireceğim dersler sağlığından daha önemli değil." Bunu söylerken hem zorlanmış hem de çekinmiştim. Uzun zaman sonra ona kendini iyi hissettirecek bir şey söylüyordum.
Bir süre donmuş gibi duraksadıktan sonra kaşları havalandı. "Derslerini kaçırmayı kabul ediyorsun yani?" Dakiklik konusunda ne kadar takıntılı olduğumu biliyordu.
Dudağımın kenarını kıvırıp "Gidelim mi gitmeyelim mi?" diye sordum. İçten içe gidelim demesini deli gibi istiyordum. Onu bu halde bıraktığımda aklım hep evde kalacaktı.
"Sadece uyumak istiyorum," dedi gözlerini kaçırıp. Bir şeyleri söylemekten çekindiğini anlayarak kaşlarımı çatmıştım. Ona doğru yaklaşıp yatağın kenarına oturdum. Mavinin en koyu tonundaki gözleri uzaktan kendini belli etmezken yakından bakınca insanın yüreğini cayır cayır yakıyordu.
"Ağrın var mı?"
"Yok," dediğinde hareketsizliğinden yalan konuştuğunu anladım. Başımı sallayıp ayaklanmıştım. "Hatice abla gelecek bugün, bir sıkıntı olursa ona seslen."
Bir şey demediğinde ona daha fazla bakmadan odadan çıktım. Bazen öyle bir duruyordu ki sanki onu bebek gibi sevmemi istiyordu. Şimdi bile her şeyi unutup ilgi beklediğini anlamıştım ama çok geçti.
Kendimi dizginleyip arabaya yöneldiğimde elimde olmadan telefondan bir arama yaptım. Aile doktorumuzu eve çağırıp Arslan'a bakması konusunda bilgilendirdikten sonra biraz daha rahat hissetmiştim.
Okula geldiğimde kapının önünde duran Merih'e selam verip yanından geçecekken benimle birlikte yürümeye başladı. "Bugün daha iyi gözüküyorsun."
Ona göz ucuyla bakıp başımı sallamıştım. "Sağ ol." Bana baktığını hissederken rahatsızlıkla nefeslendim. "Dün gelmedin, nöbetçi öğretmen olduğum için dersine ben girdim. Bütün sınıf seni merak etmiş."
"Haklılar, dünkü gibi istisnalar olmadıkça derslerime giriyorum." Bu yüzden pek sevilen bir öğretmen değildim. İstisnalar vardı tabii ki. Seven çok seviyor sevmeyen ise hiç sevmiyordu. Özellikle matematik gibi bir ders olunca çocuklar bunalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
her veda sarılmayı hak eder | bxb
Novela Juvenil"ama sen veda bile etmedin, sarılmak maziye kaldı." Matematik öğretmeni Yusuf'un, kanser hastalığına yakalandığını öğrendikten sonra hayatı kökünden değişir. Çevresindekileri kendinden uzaklaştırmaya çalışırken işler daha da karmaşık bir hâl alacakt...