33. bölüm

1.4K 143 21
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dalga sesleri kulağıma dolarken gözlerimi kapatıp oturduğum yerde biraz daha yayıldım. Zamansız gelmiştik ama iyi ki gelmiştik. Zaten Arslan ne dersem hepsini yapıyor dudaklarım arasından çıkacak tek bir kelimeye bakıyordu.

Onun böyle olmasının sebebinin de ben olduğumu biliyordum. Benim ruh halim, hastalığım, her an kargaşaya sebep olacak zihnim ve düşüncelerim.

Buradan gittiğimizde farklı bir ben olacaktım. Hem ruhen hem fiziksel olarak. Ruhum Arslan için savaşacakken bedenim çökecekti.

İyileşmeyi kendi içimde de istiyordum artık. Yani şu an şu saniye düşündüklerimle öyle hissetmiştim.

Arslan yanımda olsun, onunla bir çocuk büyütelim, birbirimize daha çok aşık olalım, tartışalım, kavga edelim hatta birbirimize girelim. Onun yürüdüğünü göreyim. Bir çocuk nasıl büyütülür birlikte başaralım. Onunla birlikte biz de büyüyelim. Yaşlanalım.

Hep bu yaşımda kalmak istemiyordum.

Arslan'ın yaşlandığı zamanları merak ediyordum. Huysuz bir ihtiyar mı olurdu acaba? İstemsizce gülerken başımı iki yana salladım.

"Neye gülüyorsun bakayım?" Onun sesini duyduğum gibi sağıma dönüp elindeki çay bardaklarıyla gelen eşime baktım. Nefeslenerek bana gelmesini izlerken "Hiç," diye mırıldanmıştım.

"Söyle söyle, keyifli gördüm seni bugün. İyi mi geldi burası? Keşke daha önce gelseydik." Kendi kendine serzenişi üzerine gülümsememi yüzümde büyüttüm.

"Güzel değil mi? Baksana yıldızlara." Başımı göğe kaldırıp karanlık gökyüzünde etrafta pek ışık bulunmaması sebebiyle daha bir farklı ışıldayan yıldızlara baktım.

Huzur vericiydi. Arslan, sessizlik ve gökyüzü. Belki bu huzura bir şarkı da güzel giderdi.

"Baktım baktım da senden daha güzelini göremedim." Başımı ona çevirdiğimde yüzümde oluşan gülümsemenin aynısı onda da vardı.

Maviş gözleri kısılmış, yüzümü tararken çene kasları gülümsemekten gerilmişti. Normalde yaptığından biraz daha kısa kestirdiği saçlarının dağınıklığıyla daha çok hoşuma gitmişti.

Elindekileri önümüzdeki sehpaya bırakıp kendini yanıma attığında nefeslenip elini başıma doğru uzattı. Başıma uyguladığı baskıyla omzuna yatmamı sağlarken yanağımı okşamıştı.

Kokusu burnuma dolduğunda tenini hissetme ihtiyacıyla arkadan bir elimi uzatıp tişörtünün altına soktum. Sıcacık teni buz gibi elimi anında ısıtırken gözlerimi kapatmıştım.

"Hiç bitmesin hep bu anda kalalım istiyorum."

"Kalalım yavrum," dedi bir an yükselerek. "Sen iste ömrümüzü burada geçirelim. Her şeyi halledelim, gelelim buraya. Olmaz mı?" Her şeyi halletmekten kastının göreceğim tedavi olduğunu biliyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

her veda sarılmayı hak eder | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin