26. bölüm

1.5K 159 52
                                    

Kamer yeni keşfettiği sahafın içinde dolaşırken okumaktan en çok zevk aldığı kitabı görmesiyle eline almış ve sayfalarını bir miktar karıştırmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kamer yeni keşfettiği sahafın içinde dolaşırken okumaktan en çok zevk aldığı kitabı görmesiyle eline almış ve sayfalarını bir miktar karıştırmıştı.

İkinci el kitap olduğu için bazı sayfalara şiir yazılmış, bazı sayfalara da tek bir papatya koyulmuştu. Altı çizili yerler onu derinlerde etkileyen sözlerden birkaçıydı ve ne yalan söylese başkasıyla aynı satırları çizdiğini bilmek onu çırıpçıplak ama yalnız olmadığını hissettirmişti.

kitabın son sayfasında güzel bir el yazısıyla yazılan cümleyi okuduğunda kasıldığını hissetti.

'her veda sarılmayı hak eder.'

Kitabın sonunu bu kitaptan sonra beş yüz kitap okusa dahi unutmayacaktı. İlk lise yıllarında okumuş ardından dayanamamış üniversitede de okumuştu. Belki de şimdi tekrar başlaması için bir işaretti bu.

Kitabın sonunda adamın acısını, yaşadığı buhranı ve terk edilmişliğin sancısını hissetmişti. Hatta lise yıllarında okuduğunda çok fazla etkilenmişti.

Kitabı eline alıp kendisine bir kahve söyledi ve dışarıdaki tahta masalardan birisine oturdu. Bacak bacak üzerine atıp kitabı açtığında dikkatle okumaya başlamıştı.

Gelen kahvesiyle iyice kitaba odaklanırken arkasındaki bedeni dibine girene kadar fark etmedi. Sıcak nefesini ensesinde hissettiğinde irkilerek hızla arkasını dönmüş, sinirle ve kocaman açtığı gözleriyle delicesine adama bakmıştı.

Gözleri kapalı bir şekilde kendisine doğru eğilmiş duruyordu. Gözlerini yavaşça araladığında Kamer simsiyah gözler yüzünden afalladı.

"Senin ne işin var lan burada?" Şaşkınlıkla Rus'a bakarken yerinde doğrulup adamın hiçbir şey demeden geçip karşısına oturmasını izledi.

Kendisine bakmadan başını geriye atıp sahafın tek garsonuna elini kaldırınca kaşları çatılmıştı. "Sana bir soru sordum çakma rus?"

"Bir kahve rica edebilir miyim?" Yanına gelen garsona söylediklerine Kamer şaşırmıştı. Gerçekten onun kadar sert bakışlı ve duruşlu bir adamın bu kadar nazik olmasına imkân veremiyordu.

"Geçerken seni gördüm," diyerek ellerini önünde birleştirip rahatça yüzüne baktı Kamer'in. "Türkler hep bu kadar sinirli midir?"

"Evet," dedi Kamer dişleri arasından. "Seni çiğ çiğ yerler dikkat et. Rus mus tanımayız biz."

Roberts "Hmm," diye mırıldanarak gamzesini çıkaracak şekilde gülümsedi. "Yiyenin kim olduğuna bağlı."

Kamer tek kaşını kaldırıp açık ağzını kapattıktan sonra dikkatle onu süzdü. Evdeki halinden eser yoktu. Üzerinde jilet gibi ütülenmiş siyah takım elbisesiyle tamamen buraya aykırıydı.

Masaya doğru biraz eğilerek sarışın yüze dikkatle baktı. "Kimsin lan sen," dedi delici bakışlarını karşısındaki adama yollarken. "Necisin?"

"Necisin?" Adam kaşlarını çattığında bu kelimenin anlamını bilmediğini fark etmişti. Yine de temel soruya odaklanıp dudağının kenarını kıvırdı.

"Babam büyük kumarbazlardan. Rusların namını bilirsin, küçükken beni sattığında tetikçi olarak yetiştim. Annem de öldü." Diyerek dudağını ısırdı. "Bir seri katilim ve sıradaki listemde sen varsın."

Kamer karşısındaki adamın tüyleri diken diken eden sesiyle içinde oluşan o saçma şeyi anında yok etti. Adamın ciddi yüzüne bakarken birden gülmeye başladığında başını iki yana sallayarak arkasına yaslandı ve rahatça yayıldı.

"Beni tahminen ne zaman öldürürsün? Hep boğularak ölmeyi merak etmişimdir."

"Çaresizlik," diyerek tek kaşını kaldırdı adam. "Merak mı ediyorsun gerçekten?"

"Ölümden korksaydık yaşamaya başlamazdık aslanım." Yaşam Kamer için sürükleyici olmasa da boku bokuna ölmek istemezdi. Sadece latife ediyordu.

"Şaka yapıyordum sadece, ölmeye bu kadar hevesli olduğunu bilemedim." Diyen adamı tekrar ve tekrar süzdü.

"Adın neydi senin?"

"Samuil Roberts."

"Bana bak Samu," diyerek tekrar adama yaklaştı Kamer. "Seni bir daha etrafımda görürsem yapacaklarımla mecburen beni öldürmek zorunda kalırsın zaten. O yüzden tabana kuvvet yallah."

"Çok korktum," diyerek yerinde titredi Roberts. Ama Roberts, Kamer ile konuşmaktan büyük bir zevk duyuyordu. Amacını şu an için kendisi de anlayamasa da dışarı çıktığı her an bu adamın merkezinde buluyordu kendini.

"Korkmalısın."

"Kitap okuyan erkekler.." diyerek kitap kapağına baktı. "Aslını okumuştum acıklı bir kitap."

Kamer aksanlı sese karşı gıcık bir şekilde gülümsedi. "Ee ne yapayım yani?"

Roberts baştan aşağı Kamer'i süzdüğünde üzerindeki gömleğin ve pantolonun ona ne kadar yakıştığını düşündü. Uzun bacaklarını saran kumaşı ayağa kalktığında da görmek istiyordu.

"Fazla sinirli birisin."

"Normalde pamuk gibi adamımdır. Bilinmeyeni sevmem sadece."

"Tanışmak istemiştim, kabul etmedin."

"Hatırlamadığım bir gece evinde uyandığım içindir belki. Ve her bokumu sana anlattığım için." Kamer kendisine hâlâ bunu yediremiyordu.

"Bir süre konuşup sonra uyudun. Ayrıca horluyorsun." Adamın yüzüne bakarak dedikleriyle kaşlarını çattı Kamer.

"Keşke daha sesli horlasaymışım."

"Yeterliydi bence," diyerek gülen Roberts karşısındaki adamın sinirle kızaran yanaklarına bakarken dudağını ısırdı. Kendisine göre oldukça küçük olsa bile bedeni de kalbi de onu deli gibi istiyordu.

"Pekâlâ tanışalım bakalım. Anlat."

"Türkler gerçekten garip.. Ne bilmek istiyorsun?"

"Hayatını." diyen adamla güldü Roberts. Terslenmek ilk defa hoşuna gidiyordu.

"Tekstil alanında şirket yönetiyorum, tek yaşıyorum. Sevgilim yok." Kendisini başka nasıl tanıtacağını bilemedi. Şaşkınlıkla ona bakan Kamer karşısındaki adamın niyetini anlayarak kollarını göğsünde birleştirmişti.

"Ve bana ilgi duyuyorsun."

"Sayılabilir." dedi Roberts. Karşısındaki adamın bu kadar açık sözlü olmasını beklemiyordu fakat bu onun arzusunu daha da artırmıştı.

"Numaranı verir misin," diyen Kamer ile Roberts şaşırmıştı. Bu kadar çabuk olacağını asla tahmin etmiyordu. Muhtemelen sürünmeyi düşünüyordu.

"Ya da verme. Ben sana uçkurun için gitmen gereken yerleri bir liste yapıp verebilirim." Kamer'in sert sesiyle Roberts kaşlarını çattı. "Ama.."

"Aması yok Samu, her gördüğün iki günlük adama ilgi duyuyorsan onlara da duyarsın merak etme."

Kamer cebinden bir miktar para çıkartıp kahve fincanının altına sıkıştırdı. Eline kitabını alıp ayaklandığında gözleri kendisine sinirli bakan adama takıldı.

"Görüşmemek üzere." diyerek orta parmak çekip arkasına bakmadan yavaşça uzaklaştı.

Roberts yanından geçip giden adamla arkasına yaslanarak bir süre dediklerini tarttı. Daha sonra ise gülmeye başladı.

Sanırım yeni alanlara atılması gerekiyordu. Onu daha fazla görmesi için inşaat sektörüne girmesi gerekiyorsa girecekti.

arslan inşaat mühendisi, kamer mimar ve abi kardeş bir şirket yönetiyorlar. samu da bundan bahsediyor..

her veda sarılmayı hak eder | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin