28. bölüm

1.8K 201 51
                                    

sınır; 150 oy, 70 yorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

sınır; 150 oy, 70 yorum.

Sandığım kadar kötü değildi kemoterapi.

Hafif bir bulantı hissetmiştim ancak doktor bunun normal olduğunu geçmezse onu bilgilendirmemizi söylemişti.

Ben daha farklı şeyler olacağını zannetsem de korktuğum bir şey olmamıştı. Neyin ne olduğunu bile anlamamıştım.

Biraz canım yanıyordu. Arslan gözlerimin içine her an taşmak için fırsat kollayan gözyaşlarıyla bakarken de canım yanıyordu.

Yakınım olan herkes buradaydı. Vural babam hiçbir şey söylememiş geldiğinden beri sessizliğini koruyordu. İçinde söyleyemediği, belki de artık hatırlamak istemediği anılarla cebelleşiyordu. Benim için olduğu kadar ailem için de zorlu anlardı.

Kamer kenarda stresle dizini sallayarak kollarını önünde bağlamış uzaktan bizi izliyordu. Hemen dibimde Ahu vardı. Bana kedi bakışları atarak burnunu çekerken bir eli elimin üzerindeydi. Bir yanımda Arslan bir yanımda Ahu dikkatle beni süzüyordu. Bu kadar abartılacak bir şey olmadığı hâlde herkes ölmüşüm gibi başımda dikiliyordu.

Annem elindeki peçeteyle burnunu silerken birkaç dakika önceki ah vahlarını iyi ki şu an duymuyordum.

"Biraz uyumak istiyorum, gidip aşağıda takılsanıza." dediğimde onları kovar gibi olsam da bunalmıştım artık. Eve geldiğimizden beri bir odada tıkılmıştık.

Arslan yerinde doğrulurken Vural babam bana hafifçe tebessüm ederek göz kırptı. Arslan'a dönüp "Bir gelsene oğlum," dediğinde Arslan kararsızlıkla bana bakmıştı. Tuttuğum elini hafifçe sıkıp bıraktım.

Herkes yavaştan odadan çıktı. "Kamer sen yanında dur, ben babamla konuşup geleceğim." dedi Arslan. Kamer sessizce başını salladığında bir süre sonra odada sadece ikimiz kalmıştık.

"Ee hayat nasıl gidiyor?" Bana bir süre bakıp cama doğru ilerledi. Bir sigara çıkartırken "Çok içiyorsun," dedim.

"Hayat şartları azına müsaade etmiyor." Sessizce söyledikleriyle dudağımın kenarı kıvrıldı. "Şu seninki yine arıza mı çıkardı?"

"Benimki?" diyerek kaşlarını çattı.

"Abin anlatmıştı, karşılıksız bir aşka tutulmuşsun." Dediğim gibi neyden bahsettiğimi anlarken "Haa," diye bir tepki vermişti. "O mu? Aklıma bile sen getirdin."

"Unutalı çok oldu yani?"

"Unutmadım," diyerek sigarasından bir nefesi içine çekti fakat gözleri dik dik bana bakıyordu. "Sadece değer bilmeyenle işim olmaz."

"İyi yaptın," diyerek güldüm. Bu huyunu seviyordum Kamer'in. Birini hayatından silerse ona dair her şeyi yakıp yıkıyordu. Ne kadar sevdiği veya ondaki yerinin ne olduğu önemli değildi.

her veda sarılmayı hak eder | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin