•
Kamer gözlerini kapatmış kendisini sırılsıklam eden yağmurun tadını çıkarırken bu dünyadan komple kopmuş gibiydi.
Bir bankın tam ortasına oturmuş, daha çok yayılmış bir şekilde öylece düşünüyordu. Aydınlık geçmişinden kapkaranlık bir geleceğe doğru ilerlediğinin bilincindeydi.
Bir anda yüzüne gelen yağmur damlaları kesildiğinde kaşlarını çatarak gözlerini araladı. Görüş açısına karanlık bir gökyüzü değil de siyah bir eldivenli el ve onun akabinde şemsiye girdi.
"Kafan mı güzel çocuk?" Kulaklarına dolan hafif aksanlı ama sert, bariton sesle arkasını döndü.
Karşısında izbandut gibi bir herif bulmayı beklemiyordu.
•
Onu kol değnekleriyle yürürken görmek bile kalbimde inanılmaz sarsıntılara yol açıyor, gözlerimi dolduruyordu.
O ayakta öylece dikilirken masanın üzerinde duran mendillerden birini alıp alnında birikmiş olan terleri sildim.
Biliyordum ki ben burada olduğum için biraz fazla kasılıyordu. Kendisini yapmak için zorluyordu.
"Yetmez mi bu kadar," diye sordum endişeyle arkamdaki doktora bakarak. Zorlukla ayakta durduğunun bilincindeydim.
"Bugünlük yeter." Hafifçe tebessüm ettiğinde "Ben kapının önündeyim, bir sıkıntı olursa.." diye başlayan cümlesine başımı salladım.
Odada bizi yalnız bırakınca karşımda dikilen adama bakmıştım. Benden birkaç santim uzun olan boyuyla kirpiklerime kitlenmişti.
Uzanıp gözlerimi öptü. Biraz uzun sürünce gülümsedim. "Erdin mi muradına?"
"Erdim," diyerek hafifçe gülmüştüm. "Hm," diye mırıldanarak başını boyun girintime soktu.
"Beni böyle görmeyi özlediğini biliyorum." Böyle derken ayakta durmasını kastettiğini anlamıştım. Onu sarsmayacak şekilde belinden sardım.
"Nasıl görmeyi?"
"Ayakta, yanında." Kendimi geri çekip gözlerine baktım. "Evet seni yanımda görmeyi çok özledim, ister ayakta ister başka şekilde."
Nefeslenip zorlukla kendini sandalyeye bıraktı. Kol değneklerini toplayıp masanın kenarına sabitlediğinde komple bana dönmüştü. "Hani ben sana bir şeyler söylemiştim.."
"Ne söylemiştin?"
"Benden uzak durma sebeplerin hakkında düşündüklerimi. Onların gerçekten gerçeklik payı var mıydı?"
Aklıma dolan sözlerini hatırladığımda tüylerim diken diken oldu. Böyle bir şeyin aklına gelmesi bile kalp kırıcıydı ama hak etmiştim. Onu sırf tekerlekli sandalyeye bağlı kaldı diye terk ettiğimi düşünmesi, bu yüzden ondan soğuduğumu sanması can yakıcıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
her veda sarılmayı hak eder | bxb
Teen Fiction"ama sen veda bile etmedin, sarılmak maziye kaldı." Matematik öğretmeni Yusuf'un, kanser hastalığına yakalandığını öğrendikten sonra hayatı kökünden değişir. Çevresindekileri kendinden uzaklaştırmaya çalışırken işler daha da karmaşık bir hâl alacakt...