what is...

152 20 42
                                    

Esneyerek girdiğim ofiste Minho bacak bacak üstüne atmış bir şekilde yeni stajyerlerin cv'sini inceliyordu.

"Naber?"

"İyiyim kanka, sen?"

"Eh işte."

Masaya oturup önümdeki boşluğa şaşırarak bakmıştım.

"Minho ben mi çok uykuluyum yoksa rüya da mıyım?"

"Niye?"

"Önümde ne bir dosya, ne yeni bir şarkı hiç birşey yok?"

"Haa gelir birazdan."

Minho sözünü tamamladığı gibi çalan kapıya söve saya "Gir." diyerek yanıtlamıştım.

Elinde dağ gibi dosyalarla gelen Yeonjun önüme bıraktığı kağıt yığını ile nefes nefese "Kolay gelsin, Chris." diyerek çıkmıştı.

Oflaya oflaya yeni şarkıların girişini yaparak yaklaşık 2 saat geçirmiştim.

Kapıyı çalmadan giren Jisung direk Minho'nun kucağına oturup ona sarılmıştı.

Ah be hayat, milletin kucağında sevgilisi olur benim kucağımda dosyalar var.

"Chan hyung?"

Kafamı kaldırıp bana seslenen Jisung'a bakmıştım.

"Dün neden bir anda çıktınız ve bugün için söz verdin?"

Gözlerimi ayırıp tekrar bilgisayara döndüm ve nerdeyse 3 yıllık cb listesini düzenlemeye devam ettim.

Bir yandan da Jisung'a cevap verdim.

"Açık konuşucağım çocukla alakalı önyargılı düşünmenizi istemiyorum. Babası ile problemleri var, hatta ciddi problemler,"

İç çektim.

Minho "Açık konuşuyorsak eğer, dün neden bağırış arasında 'sürtük' tarzı absürt bir kelime geçti?" dedi kaşlarını çatarak.

Bilgisayardan ellerimi çektim ve Minho'ya ciddi bir bakış atıp konuştum.

"Çocuk babası tarafından defalarca tacize uğradı. Şiddette görüyor ve Seungmin 'sürtük' lakabını alacak son kişi bile değil."

Minho kaşlarını kaldırmış bir şekilde bir süre bana baktı ve kafasını geri indirdi. Kucağında ona sarılmış Jisung'un ise gözleri dolmuştu.

Minho, Jisung'un yanaklarını okşamış ve bana dönmüştü.

"Saat biri geçti. Altı gibi çıkalım bi kafeye geçeriz, çilliyi ve bin'i de alırız. Okay mi?"

"Okay. Çalışmaya devam."

Ve tekrardan tuş sesleri odaya hakim olmuştu.

Seungmin

"Bir americano ve bir çilekli milkshake, başka bir arzunuz var mı efendim?"

Kafasını olumsuz anlamda sallayan adamla elimdeki kağıdı hemen Yeji'nin önüne bırakıp diğer gelenlere yönelmiştim.

Saat neredeyse 5 olmuştu ve inanılmaz bir yoğunluk vardı. Giren yeni müşterilerle kapıdaki çan sesi artık insanı nefes aldırmıyordu.

Yarım saat böyle geçmişti ve toplam 30 masanın şuanlık 10'u doluydu.

Rahat bir nefes aldığımda arka tarafa geçip soğuk bir su içtim.

"Aşko ne bu hâlin ya?"

Yeji gülerek elindeki havlu ile ellerini silmişti.

Day6 / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin