BÖLÜM 20

1.6K 70 6
                                    






BÖLÜM 20



Daha önce de hayal kırıklığına uğramıştı. Tamam belki kolu kanadı kırılmış değildi veya kaburgaları yerinden çıkacak gibi ağrımamıştı. Yine de en derinden hüzün doluydu. Adım attıkça arkasında bıraktığını bildiği eve, siyah çelik kapıların şişleri arasından geçirdiği patileri ile hâlâ arkasından üzgün bakışlar attığını bildiği pumayı bir daha göremeyecek olduğunu bilmesi aptal Aktan'a daha da öfke duymasına neden oluyordu.

Nasıl söylemişti o sözleri ona?

Bilmiyor muydu sanki Ceylin'i ona getirenin bu aşk olduğunu. Eğer o aşk olmasaydı beyefendi avucunu yalardı haberi yoktu. Ki bugünden sonra daha çok yalayacaktı ona şüphesi yoktu Ceylin'in.

Arka cebine yamuk yumuk sıkıştırdığı telefon çalınca elinin tersiyle ıslak gözleri ve yanaklarını sildi hızlıca. Ne zaman yaşların aktığını bile bilmiyordu.

Ekranda beliren bilinmeyen çağrıyla kaşlarını çatarak telefonu kulağına yasladığında duydukları kelimeler titreyen dizlerle yolun kenarındaki soğuk parke taşların dizildiği kaldırıma oturmasını sağladı.

Sadece anne ve babasının hastanede olduğunu söylemiş kapamışlardı ama hissediyordu bir şeyler vardı.

Telefon bir kez daha çalınca bu kez arayanın Kutay olduğunu görmek başına yoğun bir baş ağrısı saplanmasına neden oldu. Bilinci yerinde yoktu o esnada. Hiçbir şey düşünmeyen cesetten farkı yoktu.

Telefon çağrısı açılır açılmaz Kutay'ın "Az önce duydum olanları sen şimdi şoktasındır buna eminim," diyen sesi doldu kulağına. "Nerede olduğunu bana söyle şimdi gelip seni alayım. Hastaneye gittin mi?"

Nereden duymuştu o?

"Ceylin cevap ver senin için korkuyorum."

Ama o Kutay'ı istemiyordu ki. Masum bakışları arkasında kalan devasa eve kayınca suç işlemiş küçük bir çocuk gibi başını önüne çevirip ayakkabılarının ucuna baktı. Ceylin istese de o istemezdi ki onu. Bırakmıştı. Buraya kadardı ikisinin masalları.

Ceylin telefona yanıt vermeden kapattı ve tek yapabildiği konum atmak olmuştu. Ondan sonrası Kutay'ın donmuş vücudunu arabasına bindirmesi ve duyacağı olası felaketlere karşı hastaneye doğru yol almasından ibaretti.

Aktan açısından işler hiç yolunda değildi. Geldiğinden beri asansör kapısının önünde dikili halde ikisine bakıyor. Ceylin'in omzuna dokunan elini kıramayışının hıncını sıkmaktan bembeyaz hale gelen elinden çıkarıyordu.

"Abi niye girmedin içeri?"

Hikmet'in sesini duyunca başını çevirdi kısaca. Oldukça katı bir sesle "İki kişi ayarla Hikmet," dedi.

"Biri içeride biri dışarıda beklesin. Hastanenin bahçesine de bir kaç kişi yığ olan bitenden bana haber versinler."

Hikmet sözlerinin bitmesini bekler beklemez sessizce yok oldu. Aktan gözlerini onların üzerinden ayırmadan beyaz taş zeminin üstünde bütün öz güveniyle yürüdü. Onu ilk önce Kutay fark etti.

Ettiğinde ise bakışlarında yalnızca Aktan'ın anlayacağı bir ifade oluştu. Meydan okuma.

Dudağının kenarı usulca kıvrılan Aktan direkt olarak Ceylin'in arkasında durunca genç kadının dönüp bakmasına gerek bile yoktu. Çünkü bu kokuyu tanıyordu. Kalbini elleri arasında un ufak eden adam yine yarası kendisi değil de bir başkasıymışcasına sırtını kendine yaslıyordu.

YERLE YEKSANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin