YEMİN

65 30 1
                                    

Gölgeni doldurdum kadehime,
Sirius kutsadı bedenimi.
Ve boğa kanatan Mithra,
Geri ver mevsimlerimi!

Sapo Dorian,kapının önüne geldiğinde içerden bu şiirin mırıltılarını duyuyordu.Bir an için durduktan sonra eliyle poşetten perdeleri sağa sola ittirerek girdiği geniş odanın önüne gelmişti. Oda loş bir ışıkla aydınlatılmıştı. Klinik gibi bölümlere ayrılmış oda da yedi yatak vardı. Mardin yolunda saldırıya uğramış inanç üyeleri her bir yatakta tedavi görüyordu. Durumları çok ciddi olmamasına rağmen ilerleyen yaşları onların hemen ayaklanmalarına engeldi.
Mithras inancının en yüksek rütbeli inisiyasyon üyeleri Zerzevan Kalesinde ki Mithraeum da yaptıkları son tekris sonrası Mardin Havalimanına giderken saldırıya uğramış ve her bir üye çeşitli yerlerinden yaralanmışlardı. Yaralarının hayati bölgelerde olmamasının şansla alakası varsa da en büyük etken onları taşıyan araçların zırhlı olmasıydı.
Dorian, hainlerin cezasını vermiş olsa da esas failin kim olduğuna dair en ufak bir ipucu elde edememişti. Zira kendisi de bir inanç üyesiydi ve yakın bir tarihte gerçek faili bulamaz ise saldırıya uğramamış üye olarak tüm okların ona doğru döneceğinden hiç şüphesi yoktu. Gerçek adlarını bilmediği inanç üyelerine doğru yavaşça yürüdü. İlk yatan Kuzgun iyi diye geçirdi içinden. Damat ve Asker de iyiydi. Persli' nin sol omzu çıkmıştı yerinden. Kolu sarılı adama başıyla selam verdi. Ulak ve Baba da da çok büyük bir hasar yok gibi görünüyordu. Yavaşça odanın sonundaki yatakta yatan yüce rahip Pontifex Maximus' a doğru yürüdü.
İnançlarının en büyük üstadının kaburgaları kırılmıştı. Adamın gözleri kapalıydı. Ama baş ucunda birinin durduğunu hissettiğinde açmıştı gözlerini. Çatallaşmış bir ses tonuyla,
- Hoş geldin Aslan,dedi.
- Hoş bulmayı umut ederdim efendim.
- Ah! Kagir ömrümde bundan daha kötülerini gördüm evlat.
Doğruydu. Eski bir Spethnaz olan bu adam seksenlerin sonundan itibaren bir çok orduda paralı asker olarak onlarca savaşa katılmış veya komuta etmişti. Bu durumlara alışıktı.
- Özür dilerim efendim.
- Ne için? Bizim gibi hastanelik olmadığın için mi?
- Efendim... Güvenliğinizden ben sorumluydum. Bunun olabileceğini öngörebilmeliydim.
- Tanrı bile öngöremezken, sen, bunu nasıl iddia edebilirsin ki ?
- Ama efendim...
Rahip, sağ elini kaldırabildiği kadar kaldırarak sözünü kesmişti Dorian' ın.
- İhmalin olduğunu göz ardı etmeyeceğim ama kasıt veya dahlin olduğunu düşünmüyorum, dedi adam. Yavaşça doğruldu.
- Şimdi.. Bir adım geriden takip etmek gerek. İntikam peşine düşmek çok da akıllıca olmaz. Önceliğin mevcut durumu korumak olmalı. Daha düşmanımızın kim olduğunu dahi bilmiyoruz. Onlarda bizim yaşayıp yaşamadığımızı.
Adam zorlamıştı kendisini. Yüzü acıyla buruştu. Derin nefesler sonrası konuşmaya devam etti.
- Bu belirsizliği kendi lehimize kullanmalıyız. Biz çok yakında buradan ayrılıyoruz. Ama sen kalıyorsun. Şehirde dolaş, kulaklarını ve gözlerini açık tut. Gerekli yerlere sana yardımcı olmaları konusunda tüm emirler ulaştırıldı.Onlar seni bulacaklar.
- Ama efendim hainleri..
- Duydum..ama yanlış yapmışsın..Beklemeli ve onları kendine daha yakın tutmalıydın. Ama olanları Tanrı bile görmezden gelmişse ben de seni yargılamayacağım.
Dedi ve bir süre tavanı izledikten sonra konuşmaya devam etti.
- Ulak' a da uğra gitmeden. Onun da dediklerini dinle ve kulak ver. Hesapsız adımlar tanrı Mithrası gücendirir. Ve tabi beni de. Şimdi git.
Dedi ve başını yastığa geri koydu. Gözleri yine kapanmıştı.
Dorian, damarlarında dolaşan barutun etkisini yutkunarak absorbe etti ve arkasını dönerek rahipin yattığı bölümden çıktı.
Ulak'ın yattığı bölüme doğru yürürken aklında tek bir şey vardı. İntikam !

KARAHİLAL : Bir Mezopotamya PolisiyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin