THE VİRGİN BULL'S ROCK BAR

62 28 1
                                    

Siyah Maybach, barın önüne yaklaştığında, kapının önünü bekleyen korumalar da telaşlı bir hareketlilik oldu. Gecenin karanlığına inat parlayan aracın kapıları açıldında aracın içinden çıkan adam, ahlaksız ruhunu yansıtan bir tavırla, ünlü barın içine doğru yürümeye başladı. Tıknaz, orta boylu, ellili yaşlarda boksör burunlu bu adam bir kaç gün önce öldürülen Ekber Kutlu'nun kardeşi Kabil Kutluydu ve bodyguardların ölçülü yaklaşımlarını sonuna kadar hak eden bir gaddarlığa sahipti.
Çevik adımlarla,beklendiği yöne doğru yürüdü.
Abisini öldüren adam onu çağırdığında intikam alacağına dair ettiği tüm yeminler bir anda buhar olup uçmuştu.

Hemde kendi mekanıma çağırıyor beni.

Ama Sapo Dorian ismi oldukça büyük kalibreli bir tufandı ve yıkıcı bir rüzgarla savaşmak akıl karı değildi.

Bağlı bulunduğu organizasyonun çamaşır makinelerinden olan bar, deliler gibi eğlenmeye gelmiş gençlerle dolup taşmıştı yine. Havada, kulakları sağır edebilecek desibelde bir müzik ve seks kokusu vardı. Başka zaman olsa bu seks cangılında kendisini tatmin edecek kombinasyonu bulmakta zorlanmazdı.
Ama buraya eğlenmeye gelmemişti ve ölçülü davranmak zorunda olduğunu biliyordu.

Korumaları Musa'nın Kızıldeniz'i yardığı gibi insanları sağa sola itiyor, onun geçmesi için yol açıyorlardı. Normalde mutfak kapısından da giriş yapabilirdi. Ama böylesi daha iyiydi. Ter ve parfüm kokusunu kızartma kokusuna tercih etmişti.
Sonunda Dorian'ın olduğu odanın önüne geldiğinde bir an durdu, eliyle saçlarını geriye taradı ve tüm bedenine çeki düzen verdi. Kapının önünde duran iki korumadan biri kapıyı tıklattı. İçeriden olumlama gelince üstü arandı ve içeri alındı.
Sapo Dorian, büyükçe bir masanın arkasında, bir elini sümenin üzerine koymuş oturuyordu. Diğer eliyle Kabil'e oturmasını işaret etti. Kabil neredeyse ilk defa bu kadar yakından gördüğü adamın gösterdiği yere, korkuyla karışık bir saygı ile oturdu. Dorian, yuvarlak camlı gözlüklerinin ardından gözlerini kardeş Kutlu'ya dikmişti. Uzanıp sümenin üzerinde duran kalemi aldı.
- Arkamda duran yazıyı görebiliyor musun ?
Adam gösterilen yazıyı sessizce okudu.
"Ve asker de olan Mithra,
Bize ölmeyi öğret."
Yutkunduktan sonra,
- Kutsal kitabımızdan bir pasaj efendim, diyebildi tereddütle.
- Doğru. Ama bizim kutsal kitabımızdan. Seninki oku diye başlıyor.
Pot kırdığını gören Kabil konuyu değiştirmenin iyi bir fikir olabileceğini düşündü.
- Abimin cenazesini yarın defnedeceğiz efendim.
- Son yolculuğunda abini uğurlamaya geleceğimden emin olabilirsin.
- Minnettar.. oluruz, ama ben hala neler olduğunu anlayabilmiş değilim, bir sorun mu oldu?
- Aksine..Her şey beklenildiği gibi oldu.
Dorian'ın gözlerinden hiçbir şey okunmuyordu. Zira karşısında, bakışları sadece anlık temaslarla değen, sesinin tonu ne alçalıp ne de yükselen bir adam vardı.
- Ölüm oyununda duracağın yer, senin hayatta kalma planındır. Bunu bilmek zorundasın. Yoksa Macarların dediği gibi: " On dakika içinde masadaki hedefin kim olduğunu anlamamışsan, hedef sensindir."
Dedi ve söylediklerinin etkisi daha da artsın diye keskin bir sessizliğe büründü.
Kabil Kutlu, yüzünde soğuk bir gülümseme ile kendisine doğru yürüyen Dorian'ın elini omzunda değil kalbinin üzerindeymiş gibi hissediyordu.
- Zihninden geçenleri biliyorum ve hiçbiri sikimde değil. Hatta bence elinden geleni de ardına koyma. Bu benim için çok daha eğlenceli olurdu. Ama...sen, şeref yoksunu bir sürüngen olduğun için yarın cenaze de elimi öpecek ve böylelikle ailenin başına geçmene izin verdiğimi tescilleyeceksin.
Kabil, üzerinde oturduğu koltukta ağır ağır pişirildiğini hissediyordu. Başını avından korkan bir yılan gibi kaldırmış , korkuyla Dorian'ın yüzüne odaklanmıştı. Karşısındakinin gardını kırdığını gören Dorian,
- Aferin, dedi ve masanın arkasında ki yerine geri döndü.
- Şimdi...cenazeden hemen sonra Mardin'e gitmeni ve Dengir'i alıp buraya getirmeni istiyorum. Ve dahi Sultan Bey'i, Şah İsmaili, Mir Kuddüs Fırat'ı ve Ali İmran'ı... ve sen. Toplantı yerini bildirecekler sana.
Dedi ve çekmeceden bir kitap çıkartıp sayfalarına bakınmaya başladı. Bu görüşmenin tamamlandığı anlamına geliyordu. Gıcırdayan deri koltuktan kalkıp saygı ile eğildi ve sırtını Dorian'a dönmeden kapının önüne kadar geldi.
Dorian'ın naibi mi olmuştu şimdi ?
Bu paye daha önce bu topraklardan hiç kimseye verilmemişti.
Gözlerini kapattı ve soluğunu sessizce burnundan saldıktan sonra odadan dışarı çıktı.

KARAHİLAL : Bir Mezopotamya PolisiyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin