SAKLI GEÇMİŞ

56 26 1
                                    

Bu ertelenmiş bir görüşmeydi..
Önünde uzanan makadam yolun başında duran Zegna,karşısında yükselen lüks villaya bakıyordu.
Simetrik bir bahçesi olan ev, şimdilerde psikiyatrlık yapan eski silah arkadaşı Can Berken'e aitti.
Eşi Simay Zegna intihar ettikten sonra kendisinin-birazda kurumunun zorlamasıyla-terapilerini  üstlenmiş,bu anlamda zorlu geçen o bir yılı en az zararla atlatmasına yardımcı olmuştu.
Sadece Zegna değil psikolojik travma yaşayan tüm güvenlik camiasının uğrak yeri olmasına rağmen, Zegna'nın eski arkadaşı olması nedeniyle terapilerin daha dostça geçtiği söylenebilirdi.
Zegna buraya hem seanslarını sonlandırmaya hem de yaşanan son gelişmeleri bu eski terör uzmanıyla konuşmaya gelmişti. Ondan alabileceği küçük bir bilgi kırıntısı bile ufkunu açmaya yetebilir,bazı soruların cevabına giden yolu aydınlatabilirdi.
Zegna yavaş adımlarla önündeki taş merdivenden aşağı inip,sevimli bahçenin kokusunu içine çekti. Bu bahçeyi Simay da çok sever, Can'ı her ziyaret edişlerinde saatlerce çimlerin üzerinde otururlardı.
Güzel günlerdi.
Şimdi ise yanlız kalmıştı.
Zihnine üşüşen onlarca anıyı kadrajından söküp atmaya çalışırken telefonu çaldı. Arayan Tuğraydı.
- Efendim evlat.
- Cenazeden sonra konuşamadık. Bu üniversitede ki arkadaşının adı ne demiştin ?
- Dememiştim.
- Sana yük olacağım ama söylersen uğramak istiyorum. Sormak istediklerim var.
- Serdar halledecekti o işi.
- Adamların ortada yok.
Zegna bıkkınlıkla gözlerini ovuşturdu.
- Tamam,adı Jacob. Jacob Katzenbach. Arkeoloji de.
- Tamamdır...da sende yoksun ortada.
- Can amcanı görmeye geldim.
Babasının arkadaşı olan doktoru Tuğra da tanıyordu. Ama çok olmuştu görmeyeli.
- Deli doktoru amcama selamlarımı ilet.
- Zevzek.
Dedikten sonra telefonu Tuğra'nın yüzüne kapatıp cebine attı. Hayıflanarak villanın kapısına kadar yürüdü. Çelik ve meşenin buluştuğu büyük kapının solunda duran zili çaldı. Doktor evdeydi. Zira içeriden fısıldaşmaya benzeyen sesler geliyordu. Zegna bir kez daha bastı zile. Kapı açılmıştı bu sefer. Yarı aralık kapının arkasında duran doktor telaşla karışık bir kızgınlık ile bakıyordu Zegna'ya.
- Ne vardı Baron ?
Zegna aralık kapıdan içeriyi görmeye çalışıyordu.
- Na müsait bir zaman galiba ?
- Arayıp geleceğni haber verebilirdin.
- Ne zaman yaptım ki ?
Doktor tam ağzını açmış küfürü basacaktı ki nedense bundan vazgeçti. Telaşlı bakışlarla arkasını kontrol ettikten sonra konuştu.
- Bak,alınma ama şu an terapi için uygun bir zaman olmayabilir.
- Terapi için gelmedim. Çıkar mısın şu kapının önünden !
Sinirlenen doktorun dilsel korteksinden binlerce alt yazı küfür geçiyordu şimdi. Ama bunu dile getiremeden arkasına baktı ve mahçup bir edayla çekildi kapının eşiğinden. İçeriden orta boylu,siyah kısa saçlı,üzerinde füme renk dar bir etek ve düğmeleri sütyenine kadar açılmış gömleğiyle oldukça güzel bir kadın dışarı çıkmıştı.
Genç kızın güzel yüzü garip bir şekilde Zegna'ya tanıdık geliyordu.
En fazla otuzundaydı.
Bir elinde çantasını diğer elinde de siyah stileto ayakkabısını tutuyordu. Doktora dönüp sessiz bir mahçubiyetle görüşürüz dedikten sonra arabasına doğru yürümeye başladı. Yolda ayakkabısının diğer tekini giyip açık olan düğmelerini ilikledi. Beyaz lüks aracın kapısını açıp bindi ve hızla oradan uzaklaştı.
Herşey neredeyse on saniyede olup bitmişti. Zegna nefesini tutmuş soluğunu bırakmaya korkuyordu. Ama doktor onunla aynı nokta da değildi. Elinden oyuncağı alınmış bir çocuk gibi duruyordu. İşaret parmağını tehditkar bir şekilde Zegna'nın göğsünün üzerine yerleştirmişti.
- Sakın ağzını açıp tek kelime edeyim deme.
Zegna gülmemek için kendini zor tutuyordu.
Zira tüm olanlar bir yana doktorun üzerinde I love Amida yazan tshirt'e takılmıştı gözü.
Küçük bir kıkırdama ile doktorun arkasından içeri girip ağır kapıyı kapattı. Doktor alt kattaki mutfağa yönelmişti.
- Artık terapilerini mutfak tezgahının üzerinde mi yapıyorsun ?
Dedi muzipçe,elinde tuttuğu kırmızı sütyeni bir köşeye bırakırken.
Zegna'ya kötücül bir bakış atan doktor,elinde tuttuğu kahveyi arkadaşına gösterdi.
- Zıkkımın dibi var. İçer misin?
Üzerinde kurumuş vücut sıvılarının olduğuna emin olduğu bej renkli kanepeye otururken cevap verdi Zegna.
- Kendine Müslüman değilsen eğer,olur.
- Ben protestanım salak herif.
- Ahahahhh! Doğru ya,unutmuşum. Altında ne var ? Tanga mı ?
- ?!?!?!
- Tezgahın altında..
Zegna'nın yaptığı ironiye gülmemek için zor tutuyordu kendini. Bunun yerine çekilmiş kahvenin olduğu hazneyi sertçe bulunduğu yere bıraktı.
- Kalk kendin al.
Gülümseyen Zegna yerinden doğrulup tezgahın oraya geldi. Üzerinde kalp olan kupalardan birine sıcak koyu sıvıdan doldurdu. Yükselen dumandan pahalı bir aroma kokusu geliyordu.
- Bardaklar kaçan hanımefendinin hediyesi galiba ?
- Tek kelime dahi duymak istemiyorum lafının neresini anlamadın ?
Yerine oturduktan sonra kahvesinden bir yudum aldıktan sonra gözünün ucuyla doktorun açık olan fermuarını işaret etmişti.
- Beynin diyorum,fermuarının arasına sıkışmış.
Telaşla fermuarını kapatan doktorun yüzünde komik bir gerginlik vardı.
- Seni de aynı yere sıkıştırmamı ister misin ?
Zegna ağzını fermuarla kapatıyormuş gibi bir hareket yaptı. Sonrada bardağından keyifle bir yudum daha aldı. Doktor da aynısını yaptıktan sonra konuşmaya başladı.
- Buradan koşar adım çıktığın zamanları hatırlıyorum. Neden buradasın ?
- Seni özlemiş olamaz mıyım ?
- Ya ne demezsin !
- Eğer öyleyse neden bir şey diyeyim.
- İyi denemeydi pislik herif. Şimdi, yeni aldığım çelik spatulayı götüne sokmadan dökül bakalım.
Huysuz bir ihtiyara dönüşen arkadaşının bu haline çoktan alışmış olan Zegna, elinde tuttuğu bardağı önünde duran masaya bıraktı.
- Bir sorunum var.
Zegna'nın kurduğu cümlenin ironisi ayakta dikilen doktoru güldürmeye yetmişti.
- Hadi ya! Ne şaşırtıcı,hala polis olduğun için olabilir mi acaba ?
- Bu seferki iş ciddi. Ve ben anlatmaya başladığımda bunu o kadar da komik bulmayabilirsin.
- Her gün onlarca kurumsal saçmalık dinliyorum. Lütfen beni şaşırtmaktan çekinme.
- Bana doktorluk taslama.
- Yukarıdaki ofisimde duran diplomaya göre öyleyim ama.
- Ama ben hastan değilim.
- Daha raporumu teslim etmedim. Bu da seni hala hastam yapar.
Zegna, gergin bir soluğu burnundan salıverdi. Neredeyse elleri titriyordu.
- İyi misin ? Diye sordu doktor.
- Öyle mi görünüyorum ?
- Hımmm,daha çok..bu senin kendine yaptığın rollerden biri geldi bana.
- Kendimi sana gelen duygusal aptallarla kıyaslamam.
- Ahahahhh! Yapmadan duramazsın.
- Eğer bir tercih hakkım olsaydı bunu yapmazdım.
- Ama kabul ettin ve seanslara katıldın.
- Hayır...sadece teslim oldum. Aynı şey değil.
Muzipçe gülümseyen doktor elinde tuttuğu bardağı dudaklarına götürdü ve gürültülü bir yudum aldı. Sonrada bardağını göğüs hizasında sabitledi.
- Erkeklerin gırtlağındaki çıkıntıya neden 'adem elması' dediklerini biliyor musun ?
- ?!?!?!
- Çünkü Ademin yediği elma tüm erkeklerin kursağında kaldığı gibi benimkinde de kaldı...sayende.
Zegna teslim olurcasına iki elini de havaya kaldırdı.
- Tamam,özür dilerim. Artık konuya girebilir miyim?
Zegnadan gelen geri çekilmeyi keyifle kabul eden doktor,elbette dercesine bir işaret yaptı. Zegna, şimdiye kadar olan biteni en ince ayrıntısına kadar anlattı. Büyük bir ilgiyle kadim dostunu dinleyen doktor,Zegna'nın son cümleyi kurmasıyla birlikte uzun gelebilecek bir ıslık koyverdi.
- Karahilal ha !
- Öyle.
Doktor gelip Zegna'nın karşısında duran koltuğa oturdu. Düşünceli bir hali vardı.
- İyi de sadece Karahilal mi var sahne de ?
- Nasıl yani ?
- Doksanlı yıllarda solcular her işin altında CIA, sağcılarda siyonist parmağı arardı.
- Yani ?
- Yani...karşıtı olmadan hiçbir eğilim bölgede varlık gösteremez diyorum.
- Akla muhalif değil.

KARAHİLAL : Bir Mezopotamya PolisiyesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin