6.

778 35 7
                                    

Gediz: Burçak?

Görüldü.

Gediz: Kapının önündeyim, seni bekliyorum

Görüldü.

Gediz: Burçak bir şey mi oldu, neden görüldü yiyorum ben şuan?

Görüldü.

Gediz: Burçak okula geç kalıyorsun

Görüldü.

Burçak: Ben bugün gitmeyeceğim okula

Burçak: Sen gidebilirsin işine Gediz Abi

Burçak: Bu sahte sevgililik oyununa da son veriyorum, saçmalıktan başka bir şey değildi

Burçak: Artık özgürsün

Gediz: Ne demek son veriyorum Burçak

Gediz: Hani adımız çıkmasın istiyordun?

Burçak: Umrumda değil artık

Burçak: Uyuyacağım ben, rahatsız etmezsen sevinirim

***

Yatağımda dönüp dururken tek istediğim uyumaktı.

Fakat bu isteğim çok da gerçekleşmiyor gibiydi.

Birden aşağıdan bir uğultu duyuldu, kapı açıldı, birinin adımları üst kata çıktı ve kapım açıldı.

Karşımda Gediz'i bulduğumda oldukça şaşkındım.

Yattığım yerden doğruldum. "Senin ne işin var burada?" dediğimde üstümdeki yorganı çekti üzerimden.

"Hemen üstünü değiştir, gidiyoruz," dediğinde kaşlarımı çattım.

"Gelmiyorum demiştim sana," dedim sinirle soluyarak.

"Peki madem böyle gideceğim diyorsun," dedi ve beni kucağına aldı. "Bana uyar."

Odamdan çıkarken yüzüne baktım. Oldukça ciddi görünüyordu. Önünden geçtiğimiz anneme, "Sonra görüşürüz Nuray Teyze," bile dedi.

"Ya sen ne yaptığını sanıyorsun?!" dedim sinirle. "Saçmalıyorsun şuan!"

"Gayet mantıklı hareket ediyorum," dedi.

"Bırak!" dedim. "İndir beni!"

"Bırakmıyorum." dedi. Üstüne bir de zorla arabaya bindirdi.

Yola çıktığımızda hâlâ söyleniyordum.

"Ya sen gerçekten manyaksın! Bırak beni, dedim! Bitti, dedim! Bitirdim, dedim! Sen ne yaptığını sanıyorsun ya?! Kalırsam kalırım devamsızlıktan seni ilgilendiren bir kısmı yok bunun, tamamıyla benim sorumluluğumda bu, sanane!"

"Tahminen ne zaman biter söylenmen?" dedi. "Ona göre bir şey söyleyeceğim."

"Söyle!" dedim yükselerek.

"Okula böyle mi gitmek istersin yoksa düzgün bir şeyler için şurada durayım mı?" dediğinde başıyla gösterdiği yere baktım.

"Tabii ki böyle gitmeyeceğim!" dedim. "Dur şurada!"

Arabayı sağa çektiğinde mağazanın önünde durduk. İçeriye koşar adım girdim. Arkamdan da Gediz.

Üstüme başıma bir şeyler aldığımda ücreti ödemeye kalktı ama ona da yükseldim sinirle bu yüzden vazgeçti.

Mağazadan çıktığımızda tekrar arabaya bindik. Kollarımı göğsümde bağladım. Dışarıyı izlerken, "Sakinleştin mi?" diyen sesini duydum.

"Hayır!" dedim sinirle.

"Geçecek gibi mi?" dedi sakince.

"Hayır!" dedim yine. "Seni ne ilgilendiriyor ki zaten?" derken ona baktım. "Gediz Abi."

Birden fren yaptı. Öne doğru savrulduğumda kolunu önüme uzattı ve beni durdurdu.

Gözlerimi kırpıştırırken, "Ne demek ne ilgilendiriyor Burçak?" dedi. "Sen kendini ne sanıyorsun benim gözümde?"

"Arkadaşının kardeşi?" dedim.

"Evet ama sadece arkadaşımın kardeşi değilsin benim gözümde," dedi. "Değerlisin sen benim için."

"Neden acaba bir düşünelim." dedim. "Çocukluğumuz birlikte geçtiği için bence. Haksız mıyım?"

"Haklısın." dedi. "Sen benim çocukluğumsun."

"Okula gitmem gerekiyor," dedim üstünde durmamaya çalışarak. Bunu sonra tek başımayken düşünürdüm. Şimdi kendimi salamazdım.

Tekrar harekete geçirdi arabayı. Bu sefer vardığımız yer okul olduğunda arabayı kapıyı sertçe açıp kapatarak terk ettim. Okula doğru yürürken aklımda yine tek bir cümlesi vardı.

Sen benim çocukluğumsun...

***

trip devam asker şimdilik üsse dönebilirsin

SENCİLEYİN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin