Burçak: Abim de abim
Burçak: Mahallenin en delikanlı abisi
Gediz: Ne istiyorsun yine Burçak?
***
Kapağımızın tasarımcısı dreammsolider'dir. İnstagramdan ulaşabilirsinizz.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kulaklıklarımdan kulaklarıma sızan şarkı ile Gediz'in çalıştığı şirkete doğru yürüyordum.
Kırk yıldır bu mahallede kendi halimde yaşarken, Bu kadar adam dururken yani şimdi niye ben?
Şirkete girdiğimde Gediz'e geldiğimi, sürpriz yapacağımı haber vermemelerini rica ettim. Sağolsunlar kabul ettiklerinde ben de Gediz'in katını öğrenip oraya doğru yöneldim.
Mimarların başındaki kişi olduğu için odası birazcık üst kattaydı neyseki asansör vardı.
Kapısının önüne geldiğimde elimdeki ekler dolu poşetin kulbunu sıktım heyecanla. Kapıyı çaldığımda 'gel' sesi ile kulbu indirip içeriye girdim.
"İyi günler sevgilim!" dedim güler bir yüzle.
"Burçak?" dedi şaşkın şaşkın.
"Gediz?" dedim gülümseyerek ona bakarken. Yanına doğru ilerledim. Poşeti masanın üstüne bıraktım ve masanın arkasına geçtim. Kalçamı masaya yaslarken şaşkın gözleri üstümdeydi. "Niye bu kadar şaşırdın?"
"Beklemiyordum," dedi. "Hiç gelmemiştin."
"Ben de o yüzden geldim işte," dedim ellerimi birleştirirken. "Sevgilimin çalıştığı iş ortamını bir göreyim dedim."
"İyi yapmışsın," dedi. Oturduğu yerden kalktı. Ellerini belime dolayıp beni kendine çekti. Sonra bir eli belimden ayrıldı ve masada bir şeyi düzeltti sonra tekrar belimdeki yerine geri döndü. "Bir öpeyim ben seni." deyip yanağıma eğildi. "Bir koklayayım. O kadar gelmişsin değil mi?"
"Hımm," dedim mayışmış bir sesle gülümserken.
Kendimi çoktan onun kollarına bırakmıştım. Beni bıraksa düşerdim o dereceydi.
"Kolun nasıl?" dedi alnımı öperken.
"Daha iyi," dedim koluma bakarken. "Üç güne çıkaracaklarmış."
Eli çenemi buldu ve yüzümü kendine doğru kaldırdı. "Güzel gözlerini göreyim bakayım." dedi. "Mavi mavi baksınlar bana."
"Hep sana bakacaklar," dedim. "Pusula nasıl hep kuzeyi gösteriyorsa benim de yönüm hep sensin."
Tam ağzını açıp bir şey diyeceği sıra kapı çaldı. İkimiz de birbirimizden uzaklaştığımızda bundan hiç memnun gibi durmuyordu. Yüzü sirke satmaya başlamıştı.
"Gel!" dedi gür bir sesle.
Kapı açılıp içeriye genç bir kadın girdi. 1.70 boylarında, uzun, kahve saçları olan, bakımlı, güzel bir kadındı. Ama bakışları hiç de güzel değildi. Gediz'e gülümseyerek bakıyordu. Bu, hiç de hoşuma gitmemişti benim.
"Gediz Bey," dedi. "Rüya Hanım geldi. Sizinle görüşmek istiyor."
"Yarım saat sonra toplantı," dedi saate baktıktan sonra. "Ne diye şimdi?"
"Erken geldiği için öyle talep ediyor." dedi kadın.
"Gelmeseymiş," dedi Gediz. Gayet ciddi duruyordu ve bu haliyle de oldukça yakışıklıydı. "Şuan işim var, görüşemem. Söyle lobide beklesin."
"Peki," dedi kadın ve odadan çıktı.
"Bu kim?" dedim ona dönerken.
"Beril," dedi Gediz. "Yardımcım. Ama çok da görüşmüyoruz zaten arada böyle gelenleri haber veriyor falan yani."
"İyi," dedim. "Neyse. Çok güzel bir ekler dükkanı vardı bildiğim. Geçerken gördüm başka bir şubesi bizim mahalleye açılmış. Ben de sen seversin diye tiramisuludan aldım, tiramisu en sevdiğin tatlı ya. Çok güzel ben denemiştim. Sen de beğenirsin umarım."
"İşim var şimdi dedin ya az önce," dedim sonra. "İstersen ben çıkayım, sen görüş o kadınla."
"Yavrum erken gelmeseymiş, sen olmasan da görüşmeyecektim ben zaten. Vaktinde gelinmemesinden hoşlanmadığımı biliyorsun."
"Ne yani?" dedim. "Ben bir buluşmaya geç kalsam-" derken elini belime atıp beni kendine çekti.
"Sen başka yavrum," dedi. "Sana her zaman verilecek tavizlerim var. Senin için benim sınırlarım istediğin kadar genişler."
Başını boynuma sokup bir öpücük bıraktı oraya. Huylanarak boynumu oraya doğru kıvırdım. "Huylanıyorum boynumdan," dedim gülerek.
"Biliyorum," dedi boğuk bir sesle. Elleri belimi daha da sıktı. "Ve bu benim çok hoşuma gidiyor."
"Ya," dedim gülerek. "Bak yapma şimdi kahkaha atacağım."
"Odanın duvarları yalıtımlı," dedi. "İstediğin kadar gül. Yeter ki benden esirgeme."
"Senden esirgeyemem ki ben." dedim hemen. "Sana hep var bu gülüşler."
"Hep olsun bu gülüşler," dedi. "Yüzün hep gülsün. Hep çiçek açsın birtanem."
Kolumu boynuna dolayıp onu kendime çektim. Boynuna bir öpücük bıraktım ben de. O da saçlarımı öptü. "Seni çok sevdiğimi söylemeye hiç doyamayacağım sanırım." dedim.
"Ben de sana," dedi derin bir sesle. "Ben de sana bebeğim, ben de sana."
***
sizi yerim benn
hiç mutsuz olduğumuz bir an olmadı farkında mısınız şuana kadar? bu bir ilk oluyor