Bölüm 3:
eski bir bahar şarkısı
-
Aradan geçen 3 haftada hayatım tamamen aynı çizgide ilerliyor. Stabil bir noktada, olması gerekenden daha kötü değil, tam manasıyla ortalama.
Günlerden bir gün, perşembeyi cumaya bağlayan gece, acilde kırmızı alan nöbetinde yemek molası veriyoruz ve beni stabil noktadan birkaç milim aşağı çeken o konuşma gerçekleşiyor.
Sonrası ise yokuş aşağı.
-
Her şeyden bihaber Birkan'ın uzattığı yarım ekmeği alıyorum. Odayı çoktan saran güzel kokular midemdeki açlık hissini derinleştiriyor, biraz aceleci hareketlerle ekmeğin etrafına sarılı kağıdı açıyorum.
O esnada bir hasta anonsu duyuluyor, Cerrahi 2 servisine beklenen hastayı ben pek sallamıyorum ama Birkan, "Heh bak!" diyor. Güzeller güzeli döner ekmeğimden kafamı kaldırıp ona bakıyorum, devam ediyor. "Benim hasta bu, amcaya dedim ki bir şey yemek içmek yok ameliyata alınma riskin var. Hocam bir sigara içsem diye yalvardıydı, kesin sigara içmeye kaçtı."
"Bayılıyorum yaramaz amcalara, bayılıyorum." Son derece tekdüze ve bıkkın sesimden tam tersini düşündüğüm anlaşılıyor, Birkan bunu anladığı için sırıtıyor.
"Neyse çıkalım ben hesabını sorarım yaramaz amcaya." derken ayranını çalkalıyor.
Kağıdını sıyırdığım ekmeği hafif aralıyorum, içini kontrol ediyorum. Siparişe büyük harflerle 2 kere yazdığım "Domates, soğan, turşu ve patates istemiyorum." notuna dikkat edilip edilmediğine bakıyorum. Dikkat edilmiş. Sıklıkla sipariş verdiğimiz Erzurumlu usta artık beni tanıdığı için en azından ağız tadıyla karnımı doyurabiliyorum. Ne mutlu bana.
"Yok bir şey yok, ye." diye homurdanıyor Birkan. Ekmeği kapatıyorum, ilk büyük ısırığı alıyorum böylece. Fena değil, gece 2'de hastanede yenebilecek en iyi öğünlerden biri.
Birkan benim ayranımı da çalkalayıp önüme koyuyor. "Eyvallah." diyorum ağzımdaki lokmayı hızlı hızlı çiğnerken.
"Afiyet olsun aslanım!" diye yersiz bir coşkuyla karşılık veriyor.
Yemek yerken lokmalarımızın arasına sıkıştırdığımız birkaç kısır diyalog dışında pek konuşmuyoruz.
Bir ara Birkan bir şey söyleyecek gibi oluyor, dudaklarını aralıyor ama sonra aniden vazgeçip yemeğine dönüyor. Ben de pek sallamıyorum. Sonradan anlayacaktım ki iştahım kapanmasın diye söylemekten vazgeçmiş.