Bölüm 8:
kalk, yatağını boz, arkana bakma
-
"Babanne tavana tutuyorsun, yüzüne çevir şu kamerayı."
Kamerayı eğiyor, burnuna düşen gözlükleriyle kafasının üst tarafını görüyorum bu kez de. "Geri çek telefonu, kendinden uzaklaştır biraz."
Uzaklaştırıyor. "Oldu mu?"
"Oldu."
"İyi, kolaymış bu."
"Beni niye görüntülü arıyorsun babanne?"
"Nur yüzünü göresim geldi, ondan arıyorum!" diye alayla karşılık veriyor. Çatılı kaşlarımla öylece durduğumda konuşmaya devam ediyor. "Aman canım, pratik yapıyorum işte seninle, deneme yanılma öğreneceğim."
"Şu an hastanedeyim ve sana görüntülü aramayı öğretmekten daha mühim işlerim var babanne. O yüzden çabuk söyleyin, ne lazım akşama."
Derken bir elimde telefon tutuyor, diğer elimle de önümdeki dosyayı dolduruyorum."Sütlü Nuriyeyi unutmasın!" diye bir ses yükseliyor arkadan, seslenen kişi annem.
"Annen Sütlü Nuriye diyor bak."
Bıkkın bıkkın başımı sallıyorum. "Tamam, aklımda Sütlü Nuriye."
Aile yemeği günündeydik. Her ayın sonuna doğru babannemin evinde yemek yerdik. Bu kutlu günlerde bana düşen genelde İzmit'e kadar gidip dedemin arkadaşının pastanesinden meşhur Sütlü Nuriye tatlısını almaktı, sanki dünyada başka hiç işim gücüm yokmuş gibi.
"Ne yemek var akşama? Menüyü say bakayım." diyorum, Sütlü Nuriye almak için şehir değiştirmeye motivasyon bulmam lazım.
Telefon anneme çevriliyor. Hamurlu elleriyle Yasemin Sultan karşımda, güzeller güzeli annem saçlarına mavi çiçekli bir bandana takmış. "Kuru dolmayı koydum ocağa pişiyor yavrum. Birazdan da babannenle böreği açmaya başlayacağız. Senin sevdiğin gibi gelirken peynir aldım börek için bak. Geç kalma, vaktinde gel çocuğum tamam mı?"
Babannem kafasını uzatıp araya giriyor. "Geç kalana börek yok!"
"Geç kalmayacağım babanne, o börek en çok benim hakkım."
Keyfim yerine geliyor. Babamın yüksek şekeri kolesterolü yüzünden annemin gündelik hayat menüleri pırasa ıspanak brokoli üçlüsü arasında paslaşmalarla geçerdi. Araya sıkıştırdığı kerevizleri lahanaları saymıyorum bile. Bu yüzden aile yemekleri babamın ve benim bayramım sayılır.