Başlangıç

78 8 0
                                    

ANNEM FITIK AMELİYATI OLACAK LÜTFEN DUALARINIZI EKSİK ETMEYİN, BEĞENİRSENİZ BEĞENİLERİNİZİDE... BU BÖLÜM ÇOK İÇİME SİNDİ YALNIZ! :D
RESİM ALLY...

Emily
Gözlerimi açtım başım ağrıyordu. İçimdeki ses etrafa bakmamı söylediğinde ona çenesini kapatmasını söyledim. Evet! Kendi kendime konuşuyorum... Ama Ateş'i gördükten sonra herşey normaldi! Biliyorum bana delirdiğimi bunun bir rüya olduğunu söyleyeceksiniz ama hayır! Değildi... Buna neredeyse eminim, yani sonuçta onu hissettim ve kokusunu içime çektim gerçek olmasaydı kokusunu almazdım rüyada koku almazsın bu bilinen bir gerçek. Ahh... İçimi çektim Tanrım onun o odunsu insanın içini yakarken canını yakmayan ama bedenini ve ruhunu ele geçiren kokusu. Aslında onun her şeyi hipnotize edici gözleri, kızdığında tek kaşını kaldırışı ki bana hep bu çok seksi gelmiş ve her seferinde hemen onun dudaklarına yapışmışımdır. Nerde kalmıştım? Aaa evet hatırladım! Neyse o dudaklar kaç kere ısırdığımı hatırlamıyorum. Aslında size işkence etmeyi bırakıcam ve şöyle diyeceğim o öyle mükemmeldiki insanı bakışlarıyla hipnotize eder, seni o sırada yaktığını kül olana kadar farketmez ardından küllerinizi yoğurur sizi kendinize ait yapardı ama onun tehlikeli bir yanı vardı siz her şey için geç olana kadar farketmezdiniz o size kendini tamamen adarken bir yandanda doğası gereği hiçbir zaman tamamen sizin olmazdı ve bu yüzden siz onun olurdunuz, çünkü sadece bir kaç saniye için bile olsa onun ateşinde kavrulmak isterdiniz ben bunları birinci elden yaşadım ama hiç kendi ateşinin onu kalıcı olarak yakıp yok edecek geriye kül bile bırakmayacak olması aklımın ucundan geçmemişti. O hep benimle olacak zannetmiştim ama olaylar buraya kadar gelmişti beni yakmış, kül etmiş, yoğurmuş ve sonunda baştan aşağı ruhumu değiştirerek adını en küçük detayına kadar kodlamıştı sonra yaptığı tek ama o çok büyük hatada kendi ateşi onu yok etmiş ve ben yoğrulmuş küllerimle ruhum ve vücudum kodlanmış bir şekilde yapayalnız kalmıştım! O yoktu! Buda yetmezmiş gibi onu tekrar görmüş(Gerçek olduğunda ısrarcıyım!) ona tam kavuşmuşken tekrar kaybetmiştim...
Tekrar iç çekip dudağımı yaladım ağzıma tuzlu ve ekşimsi bir tat geldi ve ne olduğunu anlamak için tam tekrar yalayacakken Roman'ın sesini duydum.
Sesinde şaşkınlık ve büyük ölçüde merak vardı yüzüne baktığımda kaşlarını çatmış olduğunu gördüm. "Emily gerçekten niye yalıyorsun? İnsanlar gözyaşını niye yalarki? Hem niye ağladın?" Bir dakika ben ağlamışmıydım? Hiç farkında değildim bide üstüne yalamış ve bunu Roman görmüştü! Kaşlarımı çattım Tanrı aşkına acaba ben kafamı çokmu sert vurmuştum? Roman kesin deli olduğumu düşüneceğini düşünürken hemen vazgeçtim çünkü dediği şeye yorum dahi yapamazdım! :D
"Tadını merak ettim tadabilirmiyim?"
Genişçe sırıttım kaşlarını çatıp tam ağzını açmış birşey diyecekken Alex geldi.
"Kim neyi tadıyor?" Cevap vermeyip dahada geniş bir şekilde sırıttım ardından Romanın kaşlarını daha çok çatıp "Ne var? Tadabilirmiyim yoksa tadamazmıyım?! Gerçekten merak ettim!" Artık dayanamayıp kahkaha attım Roman iki elini beline sol ayağıyla yere sabırsızca ritim tuttu. Ardında Alex ise öhö öhö diye ses çıkarıp tek kaşını havaya kaldırıp merakla beni gülme krizine daha çok sokacak o soruyu sordu. "Hey bende açım! Kim neyi tadıyor?! Emily her ne ise bende istiyorum çok açım!" Ve ben kilit artık gülmekten gözümden yaş gelmeyi bırak karnımda ağrımaya başladı ve sonunda dayanamayıp olayı Alex'e açıklamaya karar verdim. Ama Tanrı aşkına bunlar gözyaşımdan bahsediyorlardı tamam Alex bilmiyor göz yaşım olduğunu ama bu yinede çok komik. Nefesimi düzene sokup konuşmaya başladım. "Ben içimden düşünürken farkında olmadan ağladım sonra farkında olmadan dudağımı yaladım ne olduğunu anlamadığımdan tam tekrar yalayacaktımki-" tekrar nefesimi düzene soktum çünkü hala gülüyordum ve parmağımla Roman'ı gösterip devam ettim. "Roman niye ağladığımı, niye yaladığımı ve son olarak benim göz yaşımı tatmak istediğini söyledi. Benim gözyaşımı! Üstüne birde sen(Bu seferde parmağımla Alex'i gösterdim.) tatmak istedin! Tanrım çok komiksiniz!"
Alex'te benimle birlikte gülüyorken Roman iki elini pes edercesine kaldırdı.
"Siz gülmeye devam edin ben gidiyorum. Dünyaya ilk defa gelmişim bana doğru düzgün anlatacağınıza dalga geçiyorsunuz!" Ardından bıkkınca yanaklarını havayla doldurup dışarı üfledi. Alex'te iki elini pes edercesine kaldırdıktan sonra yüzü ciddileşti. "Emily, Roman haklı olayı büyütüp daha fazla dalga geçmeyelim ki çok komik olsada." Alex'in son cümleden sonra Roman'ın yüzü düştü. O an farkettim ki bu yaptığım oldukça ayıptı sonuçta gerçekten dünyaya yeni gelmişti ve şuan çoğu şeyi yeni yeni öğreniyordu. Artık bu gözyaşı işini anlatmalıydım. "Roman, sana güldük çünkü gözyaşı aslında yalanmaz bu bir vücut salgısıdır ama neden yaladım dersen dudağımı refleks olarak yaladım ve ağzıma tuzlu bir tat geldi ne olduğunu anlamak için tekrar yalamak üzereyken sen bunu dedin ardından hiçbir şeyden haberi olmayan zavallı Alex'te ardından öyle söyleyince sonuç bu oldu." Zaten yorgunken birde bu uzun konuşma beni tüketmişti derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım taki annemle babamın sesini duyana kadar. "Kızım? Annenle ben çok korktuk nasılsın?" Gözlerimi açıp onlara baktım babamın göz altı ve gözleri kızarık üstüne birden şişti. Annem desen ondan beter halde görünüyordu burda yatan bendim ama onlar benden beterdi. Acıdım hemde çok. "Anneciğim,babacığım korkmayın iyiyim böyle dediğinize göre kalbim durdu demekki oysaki ben uyuyup uyandığımı zannettim emin olun hiçbir şey hissetmedim." Onlara söylemeyecektim gördüklerimi ki zaten inanmazlardı, kafama takılan şey acaba benim kalbim o saat Ateş'le kalmak istediğime karar verdiğim için mi durmuştu?" Bunu onlara şüphelenmeyecekleri şekilde sormalıydım. "Babacığım kalbim neden durmuş doktor birşey söyledimi?" babam iç çekip sağ elini saçından geçirdi. "Annen sormuş cevap ise kalbinin yorgun olduğunu gördüğün bir rüya yada kabus kalbini hızlandırdığını sonucunda kaldıramayıp durduğunu söylemiş." İç
çektim ilk başta merak ettiysem de rüyamla ilgili bağlantısını daha fazla düşünmek istemiyordum. Birde bu hastane havasından çok bunalmıştım artık düzelmiş olmalıydım taburcu olup hayatıma devam etmek istiyordum. "Anneciğim..." Anneme seslendiğimde bana gülümseyerek cevap verdi. "Efendim kızım. İyimisin? Birşeyin yok ya? Birini çağırmamı istermisin?" Bir anneciğim dedim neler sordu. Kimbilir ne kadar korktu ben grip olduğumda yada azda olsa ateşim çıktığında kendini yıpratan annem kim olduğu belirsiz sürücü yüzünden ve birde benim dikkatsizliğimden neler çekmişti. Ona içten bir şekilde gülümsedim ardından en tatlı sesimle konuşmaya başladım. "Anneciğimm... Ben gerçekten çok bunaldım bu hastanede kalmaktan hem bak iyiyimde doktoru çağırsanda konuşup eve gitsek?" "Swan saçmalama! Ne evine gitmesi?!" Off! Soyadımızla bana seslendiğine göre gerçekten kızmıştı ama kolay kolay pes etmeyecektim. "Ama anneciğim-" "sana hayır dedim Swan! Kalbin tam iki kez durdu iki kez! Ölsem izin vermem! Senin her kalbinin durduğunda bana neler olduğundan, neler hissettiğimden haberin varmı?! Canımdan can gitti resmen!" Gözü zaten hem kızarık,şişti birde sinirden yüzüde kızarınca daha fazla üstüne gitmeme kararı aldım mazallah günlerce uyumayan birinin havale geçirmiş hali gibi görünüyordu. İç çektim ve pes ettim, sakın bana hani kolayca pes etmezdin demeyin çünkü annemi görmediniz! Yanımdaki tuvalet kaşıdından kesip beyaz bayrak gibi salladım. Bu annemi her zaman güldürürdü benim çocukken keşfettiğim bir şeydi annem ne kadar kızgın olursa olsun böyle yapınca sakinleşip gülerdi. Yüzüne baktım bu sefer sadece burukça gülümsemekle yetinmişti hemen ardından gözleri doldu ve ağlamaya başladı. "Anne? Niye ağlıyorsun?" Ben bunu sorunca ağlama hıçkırıklara dönüştü ve bana doğru koşup sarıldı. Annem saçlarımı koklayıp öpüyordu. "Bizi öyle korkuttun ki, senin tam iki kere ölüşünü izledim!" Arkadan bir ağlama sesi daha duydum sahibine kafamı çevirdiğimde babamda aynı annem gibi ağlıyordu. Alex ile Roman'ın ise gözleri dolduydu. Babamda hızla yanıma gelip bana sarıldı. "Kızım korkudan az daha kalp krizi geçirecektim. Sensiz evladım olmadan ne yapardım ben? Buna yaşamak mı denirdi? Evladım'dan uzun yaşama tehlikesi bile beni hayattan soğuttu. Canım kızım ne olur dikkatli ol." Ben çok şanslıydım hem de çok! Solumda annem beni öpüp,kokumu içine çekip,saçlarımı okşuyordu sağımda ise babam bana sarılmış ağlıyordu. Roman'la Alex'e baktım artık onlarda ağlıyordu. Alex yerinde kıpırdandı. "Bizde sarılmak istiyoruz." Kafamı gülümserken tamam anlamında salladım hızla yanımıza gelip onlarda sarıldılar. Şuanda topluca sarılıyorduk yoğun bir sevgi çemberi olduyduk. Arkadan "Öhö-öhö" sesi geldi bir doktor ve aynı bana benzeyen bir hemşire vardı. Doktor ile hemşire gülümsüyordu ama birden hemşirenin suratı düştü ne olduğunu anlamak için etrafa göz gezdirdim Roman'ın kaşları şaşkınca havaya kalkmış,ağzı açık kalmıştı. Alex'e baktım çenesi kasılmıştı dişlerini öyle sıkıyordu ki kırılabilirdiler, gözüm ellerine kaydı iki elinide yumruk haline getirmişti ve yine sıkıyordu çünkü kollarındaki damarlar çok belirgin olmuştu. Burda bir işler dönüyordu. Annemle babamın da üçlü arasında gözleri gidip geliyordu. Bana oldukça benzeyen hemşire varla yok arasında konuştu. "Alex?" Bu bir cümleden çok soru şeklindeydi. Gözlerim tekrar Alex'e kaydı. Alex dişlerini gıcırdattı ve tıslayarak konuştu. "Ally?!"

Dilek Yıldızı (Wattys2015)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin