4.Mühürlüm

3.4K 190 20
                                    

Ateş Sarıyer

'Alfa, kasabaya yeni insanlar geldi. Onları kontrol etmemi ister misiniz?'

'Hayır, ben onları bizzat kontrol edeceğim. Senin daha önemli işlerin var. Gelecek Luna'yı aramak gibi. Onu ne olursa olsun bulmalıyız.'

Sabri benim delta 'm dı. Deltaların görevi Lunayı korumak ve onun uğruna can vermekti. Fakat ben Lunamı, mühürlümü bulamadığım için işi sadece Luna'yı aramaktı. Sadece alfa ve delta Lunanın kim olduğunu hissedebilir ve bulabilirdi. Sabrinin babası da bizim sürünün deltası ve annemin koruyucusuydu. Ben babamın yerine geçince o da görevini oğluna devretmişti.

Hayatım ruh eşimsiz çok boş ve anlamsız geçiyordu. Evet, bir sürüm vardı ama sürüyü de ayakta tutan Lunaydı. Mühürlümü bulma yaşım da geçiyordu ve bundan daha da geriliyordum. Normal bir kurt mühürlüsünü 26 yaşına kadar buluyor ama bu yaştan sonra bulamayanlar 'umutsuz vaka' diye adlandırılıp bir eş seçmek zorunda kalıyorlardı.

Ben bunu yapmak kesinlikle istemiyordum. Dünyayı gezdim ruh eşimi bulmam için ama hiç bir ses veya koku beni ona çekmedi.

Şimdi ise çalışma masamın önünde oturuyor, sürü ile ilgili finansal işlemleri sürdürüyordum.

Akşamüstü kasabama gelen insanları kontrol edecektim. Eğer sürüye bir tehdit olurlarsa onları zorla kasabadan çıkaracağım.

Saat 4 olduğunda hala masamda işlerini hallediyordum. Şimdi ise insanlara bakma zamanı gelmişti. Tam ofisimden çıkıyorken aceleci bir kapı tıklayışı sesi geldi kulaklarıma. 'Gel' dedim.

'Alfa, kusura bakma seni rahatsız ediyorum ama bu söyleyeceğim sizin için ve sürü için çok önemli.'

'Ne diyorsun eski delta?' Sabrinin babası gelmişti kapıma.

'Ben Luna'yı buldum alfa.' Bu nasıl olabilirdi? Gerçekten Lunamı, ruh eşimi bulmuş muydu?
'Nasıl? Nerede? Söyle hemen!' Diye bağırdım.

'Kendisini meydanda gördüm alfa, çok zayıf ve bir yandan da çok üşümüş gözüküyordu. Kendisinde fark ettiğim şeylerden biri ise açık mavi gözleri ve kömür siyahı saçlarıydı.'

'Hemen oraya gitmeliyim, onu neden orada bıraktın? Onu bana getirmeliydin!'

'Alfa, Luna... bir insan. Benden ve ona olan reaksiyonumdan korktu, iri gözleri daha da açıldı. O nedenle sürü doktoru beni oradan aldı ve bana gözlerinin Lunanın üstünde olacağını söyledi.'

Bir insan mı? İnsan olması sorun değildi ama onun kurtadamların olduğu bir dünyaya ait olduğunu söylemek zor olacaktı. Kurdum onu görmek için can atıyordu. Onun adı Asrın. Kendisi normalde sinirli ve huysuz bir kurttur ama mühürlüsünü bulduklarını duyunca küçük bir yavru köpek gibi davranıyordu.

'Tamam, gidebilirsin. Bana sürü doktorunu çağır.'

'Hemen Alfa!' 5 dakika sonra sürü doktoru geldi. Ve bana yeni taşınan insanların mühürlümün ailesi olduğunu söyledi. Adreslerini de alıp evden çıktım. Artık beni mühürlümden hiçkimse alı koyamazdı.

Kurduma dönüşüp koşmaya başladım. Onunla tanışmak için can atıyordum. Evinin arkasındaki ormanlıkta bekliyordum. Gece olduğu için evin ışıkları yanıyordu. Burnuma yemek kokuları geliyordu, demek ki yemek yiyorlardı.

Biraz sonra arka kapı açıldı ve ilk önce burnuma 26 yıllık hayatımda duyduğum en güzel koku girdi. Bu koku benim sevdiğim kokuların bir karışımıydı. Nefis kokuyordu.

Bu kokunun kaynağını öğrenmek için gözlerimi açtım ve bir iki adım ileriye gittim. Giderken de tabi çıtırtı sesleri çıkmıştı. İşte o zaman mühürlümü görmüştüm. O da benim kurdumu görmüştü. Gözlerindeki korkuyu silip atmak istedim. Oysa ki ben onu korkutmaya değil, onunla tanışmaya gelmiştim.

Biz birbirimizin gözlerine bakıp kalmışken arkamdan başka bir çıtırtı geldi ve sonrasında bir hırıldama duydum. O kadar kendimden geçmişim ki arkamdan gelen kurdu hissetmemiştim. Bu kurt sürüden değildi. Yabancıydı. Ve ben yabancıları sevmezdim. Ona bu sefer ben hırladım. Sesimdeki gücü fark etmiş olmalı ki koşarak sürü topraklarından çıkışını izledim.

Geri dönüp ruh eşimin olduğu yere baktığımda o orada yoktu. Evin yukarısından küçük ayak sesleri geliyordu. Bu benim küçük meleğimin ayak sesleri olmalıydı.

Küçük penceresine baktım, bir iki dakika sonra meleğim açık olan perdeleri kapatmak için pencerenin önüne gelmiş olması gerek ki beni görüp yine gözlerime gözlerini değdirdi. Ama hiç düşünmediğim bir şey yaptı. Perdeleri yüzüme kapattı.

Ben ise sabah oluncaya kadar ormanda bekledim. Sonrada evime döndüm. Onunla gerçek bir tanışmanın vakti geldi artık...

_________________________________________
Sevgili okurlarım, umarım bu bölümü de beğenmişsinizdir. Daha fazla Ateş Sarıyer 'in gözünden anlatmalımıyım hikayeyi yoksa Işık' la devam mı?
Yorumlarda yazınız lütfen.
Görüşmek üzere...

Sevgili KurdumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin