farklı kimliklerle bu hikayeyi tam tamına üç kez yayınladım. şimdide bu kimlikte, başka bir umutla yayınlıyorum. umarım kurgum hoşunuza gider. kitap karakterimiz Ezel Ateş'in doğum gününe özel giriş ve ilk beş bölüm sizlerle. iyi okumalar dilerim.başlangıç tarihiniz...
bölüm müziği : Stray Kids - Silent Cry
27.01.24
Benim Masum Çocukluğum
"Bana o gün,
sırtımdaki yaralara rağmen sarıldığında
ailem olacağını bilseydim,
bu kadar dağılır mıydım?"25 Ekim 2022 - Salı | İstanbul
"İyileşeceksin, demek insana umut vaat eder; geçecek, demek insana çaresiz olmamayı öğretir ancak bitti, demek... İnsanı felakete sürükler; iyi hissetiğini, geçtiğini düşünür fakat sadece değişmiştir."
Etkilendiğini belli etmek için kaşlarını kaldırıp indirdi. Şu günlerde arkadaşının tek yaptığı, onun hayatı hakkında çıkarımlar yapıp özlü sözler adı altında tavsiye vermekti. Şüphesiz genç adam bunların hiçbirini umursamıyordu. Onun hayatına verilebilecek en iyi tavsiye değişmesi değil saklanması olurdu. Ay ışığına görünmeden yok olursa bir gün, genç adamın tek nefesle yaşamından gülümseyerek feragat etmesine sebep olacaktı.
"Bu sözleri söylemek için çok mu düşündün?" diye sordu sesindeki alaycı tona sahip çıkmaya çalışırken. Gözleri hem yürüdüğü yolda hem de arkadaşındaydı. Takılmazdı onun söylediklerine ama o her zaman temkinli davranırdı, daha fazla kayıp yaşamamak adına.
Adımları ara sokağa girdiğinde genç adamın omzunda hissettiği baskıyla birlikte arkadaşına döndü. Başıyla işaret ettiği yöne çevirmeden gözlerini, yüzünü inceledi. Korkuyla büyüyen açık kahve tonlardaki gözlerine yansıyan araba farıyla kaşlarını çattı. Arkadaşı pek fazla korkan birisi olmamıştı hiçbir zaman. Ancak şu an korkuyorsa ters giden bir şeyler olmalıydı.
Bakışları işaret edilen yöne döndüğümde istem dışı küfür etti.
"Siktir."
Bakışları anlık olarak arkasına döndüğünde başka birilerini görmemek rahatlatmıştı onu. On altıncı yaşından sonra genç adam arkasına bakmadan yürüyemez olmuştu. Şimdiyse bir kavgaya karıştığında arkasına bakar olmuştu. Bunlar içinde birer küfür savurdu.
Adımları ne ileri gitti ne geri. Duruşunu dikleştirmek istedi ancak ne zaman omurgasından tüm bedenine yayılan güven duygusuna güvense kaybediyordu. Omuzlarını bu yüzden dikleştirmedi. Sadece derin bir nefes aldı. Yavaşça geri verdi. Başka hiçbir eylem de bulunmadı.
Onun aksine arkadaşı bir adım öne çıkmış, duruşunu dikleştirmişti. İçinde bastıramadığı intikam duygularıyla birlikte burukluk hissi boğazını düğümlemişti. Ona yaşatılanlar, yaşamak zorunda olduğu ve bir can uğruna terk edilmesi... Tüm bunlar genç adamda tarif edilemez bir duygu durumuna sokuyor, en derininde hissettiği acıyı kanatarak sökmek istiyordu. Bunları yapmamak için elinde hiçbir sebebi yokken bileğinde hissettiği daima soğuk ellerle bakışlarını odaklandığı yerden çekti. Ne var, dercesine salladığı başıyla arkadaşından bir cevap beklemeye başladı.
Tuttuğu bileği tek bir hamlede bırakıp sadece, "Bekle," dedi.
Onun sözüne karşı çıkmak için aralanan dudakları sert bir bakışla susturup birkaç adımda arabanın önüne yaslanan avukatın yanına yürüdü. Aralarında üç adım kala durdu. Ayakları aynı hizaya geldiğinde başını sallayarak eğdi, gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sessiz çığlıklar
Teen Fiction"Yenilgi senin için bir zayıflık mı Aren Çakır?" "Yenilgi değil Utku yenilmek bir zayıflıktır." "Açıkla," dedim sert bir sesle. Kolunu benden kurtarmayı akıl edince biraz geri çekildi. Kaşlarını çattı. "Anlamadım." Hafifçe üzerine eğildim. "Yenil...