Birinci Bölüm: Bedeni Kana Boyanmış Kurban

26 3 17
                                    


bölüm müziği : Conan Gray - Family Line

Bölüm Bir:
Bedeni Kana Boyanmış Kurban

Utku Kaya | 2022

Gözlerini açtığında, kapattığında, nefes aldığında, yürüdüğünde, düştüğünde ve diğer birçok eylemi yaptığında kana bulanan bir bedene sahip olmak şüphesiz insanı en çok etkileyen bir şeydi. Başka bir şehirden, ülkeden, dünyadan ve evrenden gelmişiz gibi, başka bir ırkmışız gibi yaklaşılmayı hak edenlerden miyiz? Yoksa bununla için fazla mı yaralıyız?

Fazla yaralıyız.

Çoğunlukla insanlar değil kabuk bağlamış yaraya, açık yaraya bile bakamazsan bizim normal olma gibi bir medet ummamız olağan dışıydı. Sadece yaralıyız, ucube ya da yanına yaklaşılmayacak kadar kötü değil. Bulaşıcı bir hastalığımız da yok. Ama yine de...

İnsanlar şunu bilmeliydi: yaralı olmak farklı olmak demek değildi. Eğer öyle olsaydı farklılıklar güzeldir klişesi yalan olurdu. Farklılıklar güzelse neden canımızı yakıyor?

Mutlu olmak herkesin hakkı. Ama bu hayatta mutluluk için gözyaşı dökenlerde vardı. Ve döktüğü gözyaşı kadar gülemeyen de.

Gülmek de herkesin hakkı. Ama neden çok pahalı bir hediye gibi neden ona ulaşamıyoruz? İnsan ulaşamadıklarını mı ister? İstek... Ama sanki küçük bir tebessüm, kalp ritminin korku değil de heyecanla hızlanması ihtiyaçtı. Yaşamak için.

Yaşamak... Tanımı hayatını sürdürmek olan o kelime. Hayatı sürdürmek... Sürünmek miydi?
Benim lügatım da başka bir tanımı yoktu.

Belki de bana başka tanımlara şans tanınmamıştı. Sahi bu benden miydi kaderden mi? Yaşadıklarımı kader deyip indirgemeli mi yoksa nedenini mi sorgulamalıyım? Bedenimden dökülen her kanın, tenimde açılan her bir yaranın, ruhuma atılan her bir dikişin hesabını kime kesmeli? İlla bir suçlu varsa eğer... O suç kim ve buna neden olan sorumlu kim?

Her olayın üç kişisi olurdu. Sorumlu, suçlu ve kurban.

Ben kurbandım. Ama kimin suçlu ve sorumlu olduğunu ayırt edemeyecek kadar küçüktüm. Benim böyle olmamın sebebi kimdi? Benim böyle acıya batmış, kalbinde yaşam ukdesi, hayalleri başkası tarafından yönetilen bir birey olmamın sebebi kimdi?

Kim?

Sorularla hayat geçmezdi. Sorulara cevap gerekirdi. Cevaplarda... Maalesef geçmişte gizliydi. İnsan geçmişin sorularında tutsak kalacak kadar tükenmişse sorularına nasıl cevap bulacaktı? Esaretten kurtulmadan fiilen hiçbir şeysin. Yoksunun, sıfırsın, etkisizsin.

İnsan; etten, kemikten bir beden. Böyle sıradan olan bir bedeni değerli yapan nedir? Ruhu mu? Ruh, benlikte gizlidir. Benliğini kaybeden bir ruh, kendini öldürmüş bir bedenden başka bir şey değildir. Peki ya benliğini başkaları kaybettirdiyse? O zaman bu fiilden yoksun intiharın sebebi kurban mıdır sorumlu mu?

Ben Utku'yum. Ne şimdiki soyadımla ne de gerçek soyadımla değil sadece Utku'yum. Çünkü ben yaşadığım yahut yaşadığımı sandığım bu yirmi iki yıllık hayatımda kurbandan başka hiçbir şey olamadım. Hiçbir şey... Belki de kayıp benliğimin asıl nedeni, bilemem. Ve bu hayat bizi hep bilmediklerimizden vurur. Yüzümüze inen bu bilinmezlik tokadı insanı en çok yaralayandır.

Açık yara daha kaç kez kanar? Kanaatimce on üç. On üçten sonrası ölümdür nezdimde. Ölüm... Bu hayatta kıyısına en çok yaklaşıp yapamadığım eylem. Hayır, ölüm kurtuluş değil kaçıştır. Bunu bir kez daha anladım baktığım gözlerde. Bu ölüm sessizliği, gerçek ölümden daha rahatsız ediciydi şüphesiz.

sessiz çığlıklarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin