5 Aralık
Göktunç: Bugün boş musun acaba?
Ahter: Sana da merhaba...
Göktunç: Üzgünüm, biraz heyecanlıyım da.
Göktunç: Merhaba bu arada.
Ahter: Boşum da bir şey mi oldu?
Göktunç: Seni bir yere götürmek istiyorum.
Göktunç: Sen hazırlan 2 saate seni evden alırım.
Ahter: Tamam da nereye gideceğiz?
Göktunç: Sabr et biraz, görünce çok seveceksin.
Ahter: O zaman ben hazırlanayım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Göktunç
Aynadan son kez kendime baktıktan sonra arabanın anahtarlarını alarak odadan çıkmıştım. Evin çıkışına gidiyordum ki birisi boynuma atladı. Bu duruma o kadar alışmıştım ki ellerimle direkt bacaklarını tutuyordum.
"Eee nereye ikiz? Gizli gizli kaçıyorsun yine."
"Saçmalama, Safir. Ne gizlisi? Dışarıya çıkınca ne zamandan beri izin alıyoruz?"
"Sen kaçırıldığından beri..." Bu durumu hâlâ atlatmış değildi. Galiba her dışarıya çıktığımda ona haber vermem gerekecekti.
"Tamam, Ahter'le buluşacağım."
"Ne? Sonunda teklif edecek misin?" Diye sormuştu heyecanla. Hafif gülümsemeyle cevaplamıştım.
"Galiba evet."
"Tamam o zaman. Tutmayayım seni. Hadi git bakalım."
Safir'le vedalaşıp evden çıkmıştım sonunda. Bir süre sonra Ahter'in evinin önündeydim. Ona geldiğimi haber verdikten sonra beklemeye başlamıştım. Bir kaç dakika sonra arabanın kapısı açılmış ve Ahter yan koltuğa oturmuştu.
"Merhaba." Dedikten sonra yaklaşıp yanağımdan öpmüştü.
"Merhaba, yıldızım." Diyerek gülümsemiş ve elini tutarak üzerini öpmüştüm.
"Elimi mi öpdün sen?"
"Hm evet. Hoşuna gitmedi mi yoksa?"
"Hayır, hayır öyle değil. Sadece beklenmedikti. Sevdim."
"O zaman daha sık yapmam gerek." Dediğimde genişce gülümsemişti.
"Oluur. Bu arada nereye gideceğiz?"
"Çok seveceğin bir yere, emin ol."
Onu yıllardır ailemize mahsus bir ormana götüreceğim. Öylesine bir orman değildi. Büyülü olduğu söylenirdi. Hatta ailemizin ölümüyle bile ilgisi olduğunu düşünüyordu abim. Çoğu şeyi bildiğini ama bize söylemediğini biliyorduk.
Tabii ki Ahter'i getirdiğim kısım güvenli ve bizim kontrolümüz altındaydı. Sevdiğim insanı tehlikeye atacak kadar kafayı sıyırmamıştım henüz. Bir süre sonra ormana varmıştık.
Arabadan inmiş ormanın girişine gelmiştik. Ahter hayretle önündeki manzarayı izliyordu. Daha ormanın girişindeydik. Orman sanki fanfastik kitaplardan fırlamış gibiydi. Ağaçlar kocaman ve yemyeşildi. Çoğunluk yeşil olsa da farklı renkler de eşlik ediyordu.
"Göktunç, burası muhteşem. O kadar güzel ki... Ben ne diyeceğimi bilmiyorum." Konuşurken yavaş yavaş ormanın içine doğru ilerliyorduk. Ona orman hakkında bazı bilgiler vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARALLELS (GAY)
Science Fiction"Kaçacak yerin yok." Uçurumdan aşağıya baktım yeniden. Sanki beni çekiyordu. Onlara baktım. Yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı. "Bilemezsin... Belkide her son yeni bir başlangıçtır." Anında kendimi boşluğa bırakmıştım. Hafif rüzgar bedenimi sarıy...