Aynı günün devamı...
YazardanVideoyu izlemeye başladıktan sonrası tam bir karmaşaydı. İki adam da duyduklarıyla şok olmuştu. İlk kendine gelen Safir'di. Yanında şoka girmiş çocuğu gördüğünde endişelenmişti. Nefes almıyor gibiydi. Dizlerindeki bilgisayarı alıp kenara koymuştu. Özay'ın yüzünü elleri arasına almış kendine getirmeye çalışıyordu.
"Özay, iyi misin? Bana bak. Nefes almıyorsun. Yapma böyle, lütfen." Ne kadar sarssa da tepki yoktu. Son çare olarak tokat atmıştı. Sonunda içine derin ve titrek nefes çeken çocukla rahatlamıştı. Tabii bu rahatlama kısa sürmüştü çünkü Özay ağlamaya başlamıştı.
"Ama nasıl olur? Yaşadığım onca şey... Neden?!" Dudaklarının arasından çıkan isyankar cümleler Safir'in canını yakmıştı. Böylesine bir hüznü hayal bile etmek istemiyordu.
"Ağla, yavrum. İçindeki acıyı atmanın en iyi yolu bu. Sonra konuşacağız." Bu sırada kapı açılmıştı. Gurbet ve Eldem endişeyle onlara bakıyordu. Sesleri duymuştular büyük ihtimalle.
"Abi, sonra. Tamam mı?" Safir'i onaylayıp çıkmıştılar odadan. Bir süre ağladıktan sonra yavaş yavaş sakinleşen Özay'la Safir konuşmuştu.
"İyi misin biraz daha?"
"Evet."
"Peki nasıl hissettiğini sorsam?"
"Bilmem. Karmakarışık? Bence bu durum için birebir tabirdir. Aslına bakarsan o dünyaya hep yabancı hissetmiştim. Hiç bir zaman neden böyle hissettiğime anlam veremezdim. Yani bir çeşit depressiv bir durum sanmıştım. Belki bir gün geçer diye düşünürdüm hep. Meğerse gerçekten oraya ait değilmişim. Ne kadar ironik, değil mi?"
"Anlıyorum. İstersen abime söyleyelim. Kendini hazır hissettiğinde tabii ki. Abim arama bulma işlerinde uzmandır. Ailenle ilgili bir şeyler bulabilir. En azından başlarına tam olarak ne geldi, peşlerine düşenler kimlerdi bulabilir."
"Olur ama bana biraz zaman tanı. Kendimi toparlayayım. Beni yalnız bırakır mısın? Düşünmek istiyorum biraz."
"Tamam." Safir kapıdan çıkmak üzereyken Özay ona seslenmişti.
"Gitme ama burada kal." Bu sözlerle Safir gülümsemişti.
"Olur, içerdeyim o zaman ben."
Odadan çıkıp salona geçen Safir abisi ve Elgin'in endişeli bakışlarına maruz kalmıştı.
"Neler oluyor, Safir?" İlk önce konuşan Elgin'di.
"Şu anlık bir şey diyemem. Kendisi isterse söyleyecektir."
"İyi mi şimdi Özay, abicim?"
"İyi şimdilik. Hayatıyla ilgili önemli bir gerçeği öğrendi."
"Bir şeye ihtiyacı olursa söylemeniz yeterli, biliyorsun, Safir."
"Biliyorum, abi. Endişelenmeyin siz."
"Tamam, ben gidiyorum şimdilik. Dikkat edin kendinize." Deyip ayaklanmıştı Gurbet. Onu yolcu ettikten sonra Elgin'le Safir biraz sohbet etmişti. Saat ilerlediğinde Elgin uyumak için odasına geçmişti.
Safir bir süre bekledikten sonra yavaş yavaş Özay'ın odasının önüne gelmişti. Yavaşca kapıyı tıklatmıştı. İçeriden gel sesini duyduğundaysa içeri girmişti.
"İyi misin biraz daha? Geleyim mi?"
" İyiyim, gel hadi."
"Düşünebildin mi? Nasıl hissediyorsun?"
"İçimde her şey allak bullak. Ne düşüneceğimi ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum. Üzülmem gerekiyor ama bir taraftanda garip bir sevinc hissi var. O dünyadan olmama seviniyorum galiba. Ama ailem içinde üzülüyorum. Yaşıyorlar mı öldüler mi bilmiyorum. Ben hiç bir şey bilmiyorum..." Yine gözleri dolmuştu Özay'ın. Safir yanına oturup ona sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARALLELS (GAY)
Science Fiction"Kaçacak yerin yok." Uçurumdan aşağıya baktım yeniden. Sanki beni çekiyordu. Onlara baktım. Yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı. "Bilemezsin... Belkide her son yeni bir başlangıçtır." Anında kendimi boşluğa bırakmıştım. Hafif rüzgar bedenimi sarıy...