(Geçen bölümün devamı)
Elgin
Gurbet'in söylediklerinden sonra özür dileyip odadan çıkmıştım. Şu an bu evdeki kendi odamdaydım. Duyduklarım gerçekten beni şaşırtmıştı. Ailem hakkında neredeyse hiç bir şey bilmiyordum. Yıllardır onlar hakkında küçücük bir bilgi kırıntısına dahi hasrettim. Şu an öğrendiklerim ise beni çok fena duygu karmaşasına sokmuştu. Biraz sonra kapı tıklatılmıştı.
"Gel." Kapı açılmış ardından Gurbet yavaşca içeriye geçmişti.
"Hayatım, iyi misin?" Yanıma oturarak elimi tutmuştu.
"Bilmem. Ne hissetmem gerektiğini bilmiyorum şu an."
"Konuşmak ister misin?"
"Yani... Garip işte... Hep ailemi merak ederdim aslında. Ya da nedenini sorgulardım yaşadıklarımın. Onlar hakkında hiç bir bilgiye sahip değildim. Beni bıraktılar mı yoksa öldüler, o yüzden mi yetimhâneye verildim. Neden hayatım diğer çocuklar gibi normal değildi. Tam büyüdüm hayatımı düzene soktum derken o sapık adam her şeyi alt üst etti. Kim bilir belki onun her şeyden haberi vardı... En azında şimdi gerçekten öldüklerini öğrendim en azından." Ellerimi yüzüme getirip gözyaşlarımı silmiştim.
"Şştt, tamam. Geçecek, gel buraya." Gurbet beni kendine çekerek sarılmıştı. Ne kadar süre ağladım bilmiyorum ama yavaş yavaş sakinleşiyordum. Yılların birikimiydi sanki... Ne zaman böyle ağladığım hakkında hiç bir fikrim yoktu. Sonunda başımı Gurbet'in boynundan kaldırmıştım.
"Peki şimdi ne yapacaksın? Bu olaylar öylece kapandı mı? Ya hâlâ bir şeylerin peşindelerse?" Sorumla Gurbet derin bir nefes almıştı.
"Bilmiyorum. Kontrol etmelerini söyledim ekibe. Bir kaç saate haber verirler."
"Anladım." Düşünceli bir sesle konuşmuştum. Tabii bu hâlim Gurbet'in aniden boynumu öpmeye başlamasıyla yarım kalmıştı. "Hayatım, ne yapıyorsun?"
"Seni öpüyorum." Kıkırdamıştım.
"Onu görüyorum ama şu an zamanı mı?"
"Bence en uygun zaman." Diyerek boynumu öpmeye devam etmişti. Onu kendimden zar zor ayırarak konuşmuştum.
"Dur be adam. En azından kapıyı kilitle. Malum evde Safir var. İstemeden de olsa odaya dalabilir."
"Haklısın, bebeğim." Kapıyı kilitledikten sonra kaldığımız yerden devam etmiştik.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Şu an duş almış sarılarak uzanıyorduk. Kafam Gurbet'in göğsündeydi. Sağ eliyle saçlarımı okşarken sol eliyle benim elimi tutuyordu.
"Ailen hakkında bir şeyler bulursam sana söylememi ister misin?" Gurbet'in sorusuyla derin bir nefes almıştım.
"İsterim. En azından onlar hakkında bir şeyler bilmek istiyorum. Az da olsa... Nasıl insanlar oldukları, ne iş yaptıklarını öğreneğim en azından. Onlara benziyor muyum mesela? En çok anneme mi benziyorum yoksa babama mı? Çok merak ediyorum bunu mesela..."
"Söz elimden geleni yapacağım, Elgin. Küçücük bilgi kırıntısı dahi olsa öğreneceğim." Gözlerine bakarak gülümsemiştim.
"Teşekkür ederim, hayatım." Bana bakan gözleri ışıl ışıldı. Eminim ki şu an ben de onun gibiydim. Bakışmamızı bölen odanın kapısının çalınması ve dışarıdan gelen bebek sesiydi. Gurbet kalkıp kapıyı açtığında Safir direk konuşmuştu.
"Abii, bu bücürük babasını özlemiş. Hiç susmadı deminden beri."
"Bab-ba..." Güzhan Gurbet'i gördüğü gibi ona doğru atılmıştı. Gurbet çabucak oğlunu kucağına almıştı. Kucağına almasıyla anında başını babasının omzuna koyarak sıkıca sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARALLELS (GAY)
Science Fiction"Kaçacak yerin yok." Uçurumdan aşağıya baktım yeniden. Sanki beni çekiyordu. Onlara baktım. Yüzümde huzurlu bir gülümseme vardı. "Bilemezsin... Belkide her son yeni bir başlangıçtır." Anında kendimi boşluğa bırakmıştım. Hafif rüzgar bedenimi sarıy...