İnsan halime geri dönmüştüm ama Will hala o haldeydi,ona bu haldeyken ne diyeceğimi bilmiyorum. Maden uzaylı görmeye bu kadar meraklıyız bizde gösteririz,planımız Will dikkatleri dağıtırken ben içeri girecek ve hiç değilse güvenlik kodunu kırmaya çalışacaktım yani en fazla Will'le öldürülür ya da hapse atılırdık.
Arka kapıya yeterince yaklaştığımızda Will kendini gösterdi. Biraz öne çıkıp güvenlikçilere el salladı ve koşmaya başladı,görevlilerden bir tanesi telsizine konuştu "tüm birimler bir uzaylı kaçmış tekrarlıyorum bir uzaylı kaçmış!" Bir siren sesi duyuldu ve arka kapıdan birkaç asker daha çıktı ve Will'i izlemeye başladılar Will ise onlarla dalga geçercesine davranıyordu.
Askerler yeterince uzaklaşınca içeri girdim,uzun koridorda koşmaya başladım. Ayak sesleri çok yakınımdan geliyordu yanımdaki kapıdan içeri girdim,bir düzine asker çıkışa gidiyordu. Will,umarım durumu iyi idare ediyorsundur. Koridora çıkıp koşmaya başladım ve iç sesim bana ne diyorsa onu yaptım. Koridorun sonunda bir asansör vardı bana göre şu süper bilgisayarların olduğu yer yukarıdaydı ama iç sesim bana "koşmaya devam et" diyordu. Mecbur iç sesimi dinledim. Umarım yanılmıyordur.
Yeni bir koridora çıktım ve birden kırmızı bir ışık yanıp sönmeye ve siren ötmeye başladı arkama baktım. Filmlerde olan yerde kırmızı lazer vardı ve sanırım ona deymiştim. Lanet olsun! Mor renkli bir duman duvardaki,yerdeki ve tavandaki deliklerden çıkıp üzerime boşaldı hemen burnumu ve ağzımı kolumla kapattım. Ancak bir şey fark ettim bu duman beni etkilemiyordu ne gözümü yaşartıyor,nede nefes almamı engelliyordu, hiç bir şey yapmıyordu. Ne yani film setinde filan mıyım? Yürümeye devam ettim ve karşıma devasa bir kapı çıktı sanırım burası. Kapının yanında bir göz ve parmak izi algılayıcı vardı,güzel şimdi içeri nasıl gireceğim? Ben bunu düşünürken kapı açıldı hemen duvarın arkasına saklandım, beyaz önlüklü bir adam çıkıp gitti kapı kapanırken ben içeri girdim.
İçeride üç güvenlik görevlisi ve beyaz önlüklü bir adam daha vardı ama bu adam daha gençti yani Will'le yaşıt gibiydi. Elime baktım uzaylı halindeki tenim geri gelmeye başlamıştı,bakalım ortalığı ne kadar karıştırabileceğim. Elimi yukarıdaki yangın sensörüne doğrulttum ve sensör beni algılayınca patladı ve su heryere saçıldı görevliler kendi aralarında konuştular ve bir kişi alarmı kontrol etmeye gitti, elimi bu sefer görevlilere doğrulttum ve sanki boyunlarını sıkıyormuşum gibi davranmaya başladılar elimi havaya kaldırınca onlarda havada süzülmeye başladılar onları kapının diyer yanına koydum, beyaz önlüklüğe yaklaşınca anında yere düştü ve nefes tarlığı çekmeye başladı bu olayı anlamadım ama ekranlara doğru yürüdüm.
Ekranlar güvenlik kameralarınada bağlıydılar ve ben baş roldeydim her kamera beni çekmiş. Çekilenlerden kurtuldum ve tüm güvenlik şifrelerine kendi parmağımıda ekledim işim bitince kapıya doğru yürüdüm beyaz önlüklü zorla ayağa kalktı ve bana baktı
"Bağışlayın kraliçem beni"
Ona baktığımda gencin yüzünün yarısı değişmişti teni mavi olmuştu ve mor çizgiler geçiyordu. Bir Vens! Ne yani bu adamlar Venleri yakalamışlar mıydı? Vens bana bakıp aynı şeyleri söylüyordu "bağışlayın beni,bağışlayın beni..." hep bunu tekrarlıyordu. Kafasını yere koydu ve gövdesi inip kalkmayı bıraktı. Ölmüştü onu ben mi öldürmüştüm? Kafamın içinde Will'in sesini duydum "Ven umarım işin bitmiştir formumu kaybetmeye başladım" Vensin yanına gittim ve açık olan gözlerini kapattım kulağına fısıldadım "bağışlandın" hafif bir gülümseme geçti yüzünden,insanın bedeninden çıktı ve kendi bedenine döndü. Vensin bedeni suya dönüştü ve eriyip gitti. Hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşup binadan çıktım.