Yaklaşık iki saattir yoldayız. Will her geçen dakika daha çok tedirgin oluyordu,kolunu sıktım "biraz benim kullanmamı ister misin?" Zorla başını salladı "hayır,ben iyiyim sanırım" hangi hakka hizmet onuda yanımda getirdim bilmiyorum. Tüm sabah bana 51. Bölgede yaşanan korkunç hikayeler anlatmıştı,gelmek istemediği çok belliydi. Biraz ileride bir cafe gözüme çarptı "hey hadi şurada bir şeyler yiyelim,sonra devam ederiz"
Cafe'de otururken bile Will tedirgindi,yolda giderken biraz uyumak istediğini söyledi, şöför koltuğuna geçtim oda arkaya geçti. Beş saatlik bir yolculuktan sonra 51. Bölge görüş alanıma çıktı,elbette oraya kadar gitmek yasaktı. Turistler yakındaki bir motele götürülüyorlardu elimde olmadan zıng diye durdum,Will uykulu bir şekilde doğruldu "ne oldu?"
"Geldik, peki içeri nasıl gireceğiz?" Her taraf güvenlik görevlisi doluydu ve binanın her santiminde güvenlik kameralarının olduğuna eminim. Will etrafa bakındı "bilmiyorum ama arkadan mutlaka bir girişi vardır" kafamı olumlu şekilde salladım. Bir güvenlik görevlisi camı tıklattı "burada ne yapıyorsunuz gençler?" Will'e birbirimize baktık "Şey,51. Bölgeyi görmeğeye geldik"
"51. Bölgeye giriş yasak ancak şuradaki motelde konaklayabilirsiniz." Teşekkür edip motele gittik iki haftalık bir oda tuttuk. Odadaki pencereden 51. Bölge görünmüyordu görünse işimiz daha kolay olurdu. Ben yatağa yattım ,Will televizyon masasına oturdu "Peki ne yapalım,geceyi mi bekliyelim?"
"Bence kötü fikir,gece korumayı arttıracaklardır,bence bugün girelim"
"Bugün mü?" Will hafifçe güldü,pencereden dışarı baktı "peki güvenlikten nasıl kurtulacağız,içeride dışarıdakinden daha çok güvenlik olduğuna eminim" büyük bir off çektim,neden hiçbir şey kolay olmazdı ki?Babam bana küçükken hep Marselinleri anlatırdı,her Marselinin farklı bir özelliği olduğunu söylerdi. Örneğin ikinci Marselin'in altıncı hissi çok kuvvetliymiş,her şeyi önceden algılarmış,beşinci Marselin kırmızı rengi göremezmiş buyüzden Mars kraliçesini zor algılarmış,yedinci Marselin tam bir deliymiş yaşadığı süre boyunca Venüsü yok etmeye planlamış kızı doğuncada kendisi taşı kızına verip Neptüne giderek intihar etmiş. Benim annenim özelliği iyi olmak en iyi Marselin oymuş,ondan önceki Marselinler hep Vensleri ve Seyrusları öldürmeyi amaçlamış ama benim annem öyle değilmiş onları öldürmek yerine barış kurmaya çalışmış ama başaramamış. Sanırım benim özelliğim yarı insan olmak o zaman bende bunu kullanırım. Banyoya doğru yürüdüm
"Nereye gidiyorsun Ven?"
"Banyoya"
"Bende geliyim mi?" Yüzümü buruşturdum "hayır!" Will güldü. Banyoya geçip aynada kendime baktım. Madem yarı insan yarı uzaylıyım o zaman şu anki halim insan halim mutlaka uzaylı olduğum halim içimde bir yerdedir. Gözlerimi kapatıp annemi hayal etmeye başladım kırmızı saçlı,beyaz tenli,iyi huylu bir uzaylı sonra Mars kraliçesini ve içindeki Venüsü,Vensleri,Seyrusları,Foxarları... bunları düşünürken birden banyo aydınlandı gözlerimi açtığımda inanamadım,uzaylı halimi bulmuştum ve ışık benden geliyordu. Hâlâ esmerdim ama gözlerim büyümüş,sarı olmuş ve parlıyorlardı,üzerimde ahpotun kollarını andıran mavi bir elbise vardı ve elbise sudan yapılmıştı cidden bu suydu! Tenim sarıya yakın bir ten rengi olmuştu. Will kapıyı açtı beni görünce gözleri açıldı ve ıslık çaldı "ne oldu sana be!?" Ona doğru bir adım attım ve şimdi fark ettim ben uçuyordum yani tam anlamda değil ayaklarım yere basmıyordu,havada yürüyordum. Ağzımı açmadan konuşabiliyordum"Uzaylı halimi bulmaya çalışıyordum ve sanırım buldum" Will'e dokunursam ne olur merak ettim. Will'in yüzünü ellerimin arasına aldım Will'e dokunduğumda onunda gözleri sarı oldu ve parlamaya başladı vücudunda ateş ve su kaynaşmaya çalışıyor ama yapamıyorlardı, Will bana gülümsedi
"Ne yapmam gerekiyor?"